Günlük hayatı olumsuz etkileyen, halk arasında basur olarak da bilinen hemoroid her yaşta ortaya çıkabiliyor. Özellikle 45-65 yaş aralığındaki yetişkinler ve hamile kadınlarda daha çok rastlanıyor.
Tedaviye geç kalınma sebepleri arasında, hastaların en sık yaptığı hatalardan biri olan utanma duygusu nedeniyle muayeneye gitmekten kaçınmaları olduğunu belirten Türkiye İş Bankası grup şirketleri arasında yer alan Bayındır Sağlık Grubu, Bayındır Söğütözü Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Dr. Hakan Gökbayır, hemoroid tedavisinde hem hastaya hem uzmana büyük görevler düştüğünü vurgulayarak konu hakkında önemli bilgiler paylaştı.
Hemoroid, anüs rahatsızlıkları arasında en sık görülen hastalık olarak karşımıza çıkıyor. Toplumumuzda da sıkça görülen anüs bölgesi rahatsızlıkları halk arasında basur olarak adlandırılıyor.
Hemoroidin anüs bölgesindeki toplardamarların genişlemesi anlamına geldiğini söyleyen Dr. Hakan Gökbayır, “Hemoroid anüs çevresi ve rektum dediğimiz anüs iç kısmında oluşuyor. Köken aldığı yere göre hemoroidler ikiye ayrılıyor; Anüs çevresinden köken alanlar ‘Dış Hemoroid’ ve Anüs iç kısmından köken alanlar ‘İç Hemoroid’ olarak sınıflandırılıyor. Ayrıca iç hemoroidler kendi içinde 1’den 4’e kadar evrelendiriliyor. 1 başlangıç, 4 en ileri safha olarak kabul ediliyor” dedi.
KABIZLIK HEMOROİDE NEDEN OLABİLİYOR
Dr. Hakan Gökbayır, hemoroide neden olan sebepleri 4 sınıfta ele alarak konu hakkında bilgiler paylaştı:
Kalıtsal: Hemoroid ve varis gibi toplardamar genişlemesinin sebep olduğu rahatsızlıklar genetik yatkınlıkla çocuklara aktarılır.
Kabızlık: Hemoroid hastalığının en önemli nedeni kabızlıktır. Kabızlık nedeniyle tuvalette aşırı ıkınma makattaki toplardamar basıncını artırarak genişlemeye sebep olur .
Gebelik: Hamile kadınlarda sık görülen konstipasyon yanı sıra rahim kısmında bebek büyüdükçe artan basınç toplardamarlara baskı yapar. Bu durum kadınlarda hemoroid oluşumu riskini artırır.
Fazla Kilo (Obezite): Diğerleri kadar risk taşımasa da fazla kilolu insanlarda da toplardamar genişlemesi sık görülür.
EN SIK GÖRÜLEN BELİRTİ AÇIK KIRMIZI RENKTEKİ KANAMA
Hemorodin genelde ilk aşamada semptom göstermediğini ancak ilerleyen dönemlerde bazı belirtilere neden olduğunu belirten Dr. Hakan Gökbayır, belirtiler görüldüğünde mutlaka bir uzmana başvurulması gerektiğinin altını çizerek hemoroide neden olan belirtiler hakkında ayrıntılı bilgiler aktardı:
Dışkılama Esnasında Makatta Kanama: İç hemoroid hastalarında en sık görülen belirti açık kırmızı renkteki kanamadır. Tuvalet kağıdında, dışkıda ya da dışkılama sonrası klozete damlama şeklinde görülür.
Anüste Ele Gelen Meme: Bu durum hem iç hem de dış hemoroid hastalarında en belirgin bulgulardan biridir. Dış hemoroid hastalarında anüs çevresinde meme oluşumu olarak görülür. İç hemoroid hastalarında ise daha çok ilerleyen evrelerde şişlik ortaya çıkar.
Ağrı: İç hemoroid hastalarında ilk başlarda ağrı genellikle olmaz. Ancak ileri evrelerde ağrı şikayeti oluşmaya başlar. İç ve dış hemoroidlerde, uzun süre sabit oturma – ayakta durma veya anal bölgeyi üşütme sonrası kan akımı iyice yavaşlar ve böylece pıhtılaşma oluşabilir. Bu durum mevcut memenin aniden büyüyerek serleşmesine ve şiddetli ağrıya neden olur.
Kaşıntı: Hemoroid, anüs çevresinde şiddetli kaşıntıya neden olabilir. Ancak her zaman kaşıntının tek nedeni hemoroid değildir. Anal bölgedeki cilt problemleri ve bağırsak parazitleri de anüste kaşıntıya sebep olabilir.
Dışkı Kaçırma – Anüsten Akıntı: Hemoroid hastalarında görülen bir diğer belirti ise nadiren de olsa dışkı kaçırma ve anüsten gelen ve iç çamaşırı ıslatan akıntıdır.
HEMOROİD TEDAVİSİNDE BİRÇOK TEDAVİ YÖNTEMİ MEVCUT
Özellikle başlangıç safhasındaki hemoroid rahatsızlıklarının cerrahi tedavi gerektirmediğini açıklayan Dr. Hakan Gökbayır, sözlerini şu şekilde sürdürdü:
“Bu safhada, varsa kabızlığın diyet ve ilaçlarla ortadan kaldırılması, düzenli tuvalet alışkanlığının edinilmesi sağlanır. Ayrıca ağızdan alınacak toplardamar duvarı güçlendirici ilaçlar ve anüs bölgesine lokal olarak uygulanacak pomad, fitil türü ilaçlarla tedavi uygulanır. Medikal tedavi ile fayda görmeyen hastalar içinse lazer, lastik bant ile boğma, anal bölge atardamarın bağlanması, stapler hemoroidektomi ve klasik cerrahi yöntemlerin içinde bulunduğu geniş bir tedavi yöntemi yelpazesi mevcuttur.”
DOĞRU TANI ve TEDAVİ ÇOK ÖNEMLİ
Tedavi aşamasında en önemli olanın hastaya faydalı olacak ve işlem sonrasında hastaya en az sıkıntı verecek yöntemin doğru tespit edilmesi olduğunu belirten Dr . Hakan Gökbayır,
“Hasta açısından daha az sıkıntıya yol açacak diye yetersiz bir tedavi yönteminin kullanılması ileride hastaya daha fazla sorun çıkaracak, hastalığın tekrarlamasına neden olacaktır. Bu konuda hastanın yapması gereken, şikayetlerin başlangıcında mutlaka alanında deneyimli bir genel cerrahi uzmanına muayene olarak, doğru tanının konmasını sağlamaktır. Ek olarak hastaya ne tür bir tedavi önerildiyse süreci uzatmadan öngörülen tedaviyi olması gerekir.Aksi taktirde hastalık ilerledikçe tedavisi ve sonrasında gelen süreç daha zor olacaktır” dedi.