Bilim insanları bütün bu farklılıkların gelip “hijyen hipotezi” diye adlandırılan teze dayandığını söylüyorlar.
BBC: “Mükemmel Bir Savunma: Bağışıklık Sisteminin Olağanüstü Yeni Bilimi” adlı kitabın yazarı Matt Richtell bu tezi, “Çevremizin aşırı hijyenik hale gelmesinin, bağışıklık sistemimizin patojenlere karşı eğitimli olamamasına yol açması” diye açıklıyor.
“Kabaca söylersek, temizliğe aşırı odaklanarak bağışıklık sistemimizi eğitimsiz ve egzersizsiz bırakıyoruz” diyor.
Bu kadarıyla bakıldığında bu yeni bir fikir değil.
1989 yılında alerjik saman nezlesi konusunda yapılan bir araştırmada, bir çocuğun buna yakalanması ile kaç kardeşi olduğu arasında bir bağlantı olduğu yolunda şaşırtıcı bir bulguya ulaşmıştı.
Çalışma “Erken çocuklukta diğer kardeşlerle temas yoluyla ya da anne karnında yakalanılan hastalıkların çocuklarda daha ilerde alerjik hastalıklar çıkmasını önlediği” tezi üzerinde duruyordu.
Dünya Alerji Örgütü tarafından yayımlanan başka bir araştırmada da alerji ve bağışıklık sistemi hastalıklarının göçle bağlantısına bakılıyor ve bu tür hastalıkların “insanlar yoksul ülkelerden daha zengin ülkelere göçtüğünde” arttığına ilişkin veriler alıntılanıyordu.
California Üniversitesi’nden bağışıklık uzmanı Smita Iyer “hijyen hipotezinin” Covid-19 söz konusu olduğunda da “antiviral bağışıklık tepkileri konusundaki bildiklerimizin tamamen zıddı olduğunu” kaydediyor. Ama şöyle sürdürüyor:
“Ne var ki; bağışıklık sistemimizin kısa süre içinde art arda ya da aynı anda bir çok güçlü düşmanla başa çıkabileceğini kabul ederek, daha önce ya da aynı zaman dilimi içinde karşılaşılan patojenlere karşı geliştirilen bağışıklık tepkilerinin, son tehdide karşı tepkimizi de etkileyebileceğini hesaba katan bir modelleme yaratabiliriz” diyor.
Ne kadarı bilimsel ne kadarı varsayım?
Bilim insanları buna karşılık, aradaki bağın ille de bir sebep sonuç ilişkisi anlamına gelmediğini bu tür çalışmaların tamamen gözlemsel veriler olarak algılanması gerektiğinii de vurguluyorlar.
Bir başka yanlış anlama ise bu bağı hijyeni ihmal etmenin doğru olacağı şeklinde algılamak olabilir.
Doktor Shekhar Mande, ” Bunu önümüzdeki salgınlarda hijyen kurallarını gevşetmeyi savunduğumuz şeklinde yorumlalamak gerekir” diyor.
Güney Carolina Tıp Fakültesi’nden salgın hastalıklar uzmanı Krutika Kuppali de yeni araştırmaların henüz bilimsel olarak kanıtlanmamış varayımlara odaklandığını bu nedenle şimdilik “bilimsel sonuç değil hipotez” olduklarını vurguluyor.
Salgın hastalık uzmanlarının Hindistan gibi ülkelerde ölüm oranının daha düşük olması konusunda dikkat çektikleri bir başka faktör de nüfusun görece daha genç olması. Dolayısıyla ölüm oranlarının düşüklüğünde diğer faktörlerin payının ne olduğu henüz netlik kazanmış değil.
tamamı için kaynağa bknz