Tüm Eczacı İşverenler Sendikası (TEİS) Başkanı Nurten Saydan, birçok temel ilaçta sıkıntı yaşandığını ifade ederek, “Firmalar ilaç Euro kurunun 3,40 TL olarak belirlenmesinden memnun olmadığından birçok ilaç piyasada yok. Ameliyat sonrası kan pıhtılaşmasını engellemek için hastalara verilen ilaçtan, kan sulandırıcı iğneye, göz damlasından psikiyatri alanına kadar birçok ilaç piyasada bulunmuyor.” diye konuştu. Başkent’e konuşan Saydan, yaşanan ilaç sıkıntısını ve buna karşın çözüm önerilerini anlatırken, “İlaç ve eczacılık hizmetinin sürdürülebilirliği açısından ‘İlaç fiyat kararnamesi’nin yeniden düzenlenmesi gerekmektedir.” dedi.
Zehra ŞAHİNDOKUYUCU/Başkent Gazetesi
İlaçta yaşanan sıkıntıyı anlatan Tüm Eczacı İşverenler Sendikası Başkanı Nurten Saydan, 19 Şubata kadar eczacıların ilaç bulma konusunda çok büyük sıkıntılar yaşadığını 19 Şubattan sonra bir parça rahatladıklarını ancak halen, bazı kan sulandırıcı iğneler, tansiyon ilaçlarından bazıları, göz damlaları ve bazı psikiyatri ilaçları halen piyasada çok bulunmuyor.” diye konuştu. Saydan, şunları söyledi: “Bilindiği üzere 2004 yılında yürürlüğe giren İlaç Fiyat Kararnamesi ile ilaç fiyatlarının belirlenmesi için firmaların beyanları yerine seçilen referans ülkelerdeki fiyatları esas alınmaya başladı. Avro kuru üzerinden belirlenen ilaç fiyatları o yıllarda kurun sürekli aşağı düşmesi nedeniyle bir yandan devletin ilaç harcamalarında tasarruf yapmasını sağlarken ilaç üretici ve ithalatçılarının da piyasaya ilaç vermesinde bir sorun yaşamamasını sağlıyordu. Ancak yıl boyu sabitlenen kur nedeniyle son yıllarda Avro kurunun yükselme trendine girmesi ve özellikle de 2018 yılında Avro kurunda yaşanan olağan üstü artış bu dengeyi bozdu. Bir çok firma ithalatı ya azalttı ya da tamamen durdurdu. Özellikle hayati öneme haiz ithal ilaçlarda son dönemde yaşanan sıkıntı bu ilaç fiyatlandırma politikasının doğal sonucudur. 2004 Yılında ülkenin içinde bulunduğu ekonomik koşullara uygun olan İlaç Fiyat Kararnamesi günümüz ekonomik koşullarında artık sürdürülebilir değildir. ilaç fiyatlandırmasında kullanılan Avro kurunun gerçek Avro kurunun yüzde 60’ı oranında hesaplaması, bu düşük hesaba rağmen referans ülkelerdeki fiyat düşüşünün her hafta ilaç fiyatlarına yansıtılarak ülkemizdeki ilaç fiyatlarının düşürülmesi, buna rağmen her geçen gün artan maliyetler ilaçların piyasada bulunabilir olmasının önündeki en büyük engeli teşkil etmektedir.”
İLAÇ FİYATLARI
19 Şubatta yürürlüğe giren ilaç fiyatlarındaki artışa değinen Saydan, “Herkes 19 Şubatta yürürlüğe giren ilaç fiyatlarındaki artışa odaklanmış durumda. Ancak bu artıştan 7 gün sonra yine ilaç fiyatları birer ikişer düşmeye başladı. Geçen seneden bu zamana kadar çeşitli ilaçlarda 52 defa gerçekleşen, 2004 yılından bu yana da 832 defa gerçekleşen ve rafımızda bulunan ilaçlarda zarar etmemize neden olan ilaç fiyat düşüşleri, içinde bulunduğumuz ekonomik koşullara tamamen aykırı bir durum oluşturmaktadır.” diye konuştu. Yaşanılan sıkıntıların aşılması için yapılması gerekenleri anlatan Saydan, sözlerini şöyle sürdürdü: “İlaç ve eczacılık hizmetinin sürdürülebilirliği açısından İlaç fiyat kararnamesinin yeniden düzenlenmesi gerekmektedir. Bu çerçevede ilaç fiyatlandırmasında yılda bir defa Avro kuruna bağlı olan uygulamadan vazgeçilerek belirli aralıklarla enflasyon oranında artış yapılmasının sağlanması, artan işletme giderlerimiz göz önünde bulundurularak ilaç fiyat değişikliklerinde özellikle 4. ve 5. kademe ilaçlarda eczacı kar oranlarının yeniden belirlenmesi sağlanmalıdır. Bu güncelleme sağlanmadığı takdirde bulunamayan ilaç sorunu devam edecek, yeni molekül ilaçlar ülkemize gelmeyecek ve yerli ilaç üretimine ağırlık verilmesini sağlayacak olan milli ilaç projesi tam anlamıyla hayata geçmeyecektir.”
Eşdeğer ilaç konusunun önemine de dikkat çeken Saydan, “Eşdeğer ilaç uygulaması; sınırlandırılmış bir terapötik eşdeğerlik olarak, aynı endikasyon için kullanılabilecek aynı etken maddeyi içeren ürünlerin benzer dozaj formları arasında fiyat karşılaştırması temelinde; aynı eşdeğer gruplarda ya da aynı fiyat karşılaştırması temelinde ancak eczane ikamesi açısından ayrı eşdeğer gruplarda yer alması esasına dayanır.” denilmektedir. Kurum bu maddeye dayanarak ‘referans fiyat grubu’ oluşturmaktadır. Buna göre fiyat anlamında eşdeğer olan ilaçlar, sistemde eczane tarafından hastaya birbirinin yerine verilemeyecek şekilde farklı eşdeğer gruplarda yer almaktadır. Bu ilaçlar için ‘fiyat farkı’ hesaplanması da bu düzenlemeye göre yapılmaktadır. Sebebi etken madde kullanımı hakkında farklı eşdeğer grupta yer alması yönünde Tıbbi ve Ekonomik Değerlendirme Komisyonu (TEDK) tarafından alınan karardır.” ifadelerini kullandı. İlaçta önemli olanın etken madde olduğunu aktaran Saydan, yetkililere seslenerek, “Onlara diyoruz ki yerli milli ilaçlarımız da var. Bu nedenle o firmalarımızın kazanması açısından doktorlarımız ilaçları etken maddeye göre yazabilir, ilaç etken maddeyle yazılırsa gerçek ilaç harcaması ortaya çıkar. Bir ilacın etkisi isminden değil etken maddesinden gelir.” açıklamalarında bulundu.
“ADETA BİR MUCİZE”
19 Şubat günü ilaçlarda adeta bir mucizeye şahit olduklarına dikkat çeken Saydan, şu görüşlere yer verdi: “İlaç, hiçbir ekonomik ürüne benzemeyen bir ihtiyaç ürünüdür. İlaç; hasta vatandaşlarımızın olmazsa olmazıdır. İlaç ulaşılabilir ve bulunabilir olmalıdır. İlaç fiyat artışının yaşandığı süreçte bir çok ilaçta yaşanan sıkıntı sonrası yaşananlar eczacıları hayrete düşürmekte. Örneğin; birgün önce depolarda olmayan ilaçlar zam aldıkları gece boyunca Anadolu’yu kat ederek depolara ulaştı, adeta bir mucize yaşandı. Sağlık Bakanlığımız ilaç fiyatlarına düzenleme yapmaya yetkili tek kuruluştur. Ülkemizde vatandaşın kullandığı ilaçların geri ödemesinin yüzde 98’i devlet tarafından yapılmaktadır. Ödemesi ülke bütçesinden çıkan bir ürün için, bütçeye uygun ayarlama yapılması zorunludur. Devletçe ödenen ilaç ücretleri vatandaşlarımızın yani bizlerin vergileri ve devletimizin kazançlarından karşılandığı için yetkililerin bu harcamaları azaltmaya çalışması doğru bir davranıştır. 2 aydır yaşanılan ilaç tedarik sorununda en büyük etken zam için tarihin belli olması olduğunu düşünüyoruz. İlaçta yapılan avro fiyat ayarlaması senede bir sefer ve üstelik belli zamanlarda yapılmaya devam edecek olursa, önümüzdeki senelerde hep yaşayacağız demektir. Hele 14 – 18 şubat tarihleri arasında eczanelerimizde yaşanan sorun anlatılacak gibi değil, aslında vatandaşlarımız ile birebir yaşadık ve onlar çok iyi biliyorlar.”
KİME NE ZAMAN LAZIM OLACAĞI BELLİ OLMAZ
“İlacın kime ne zaman lazım olacağı belli olmaz” diyen Saydan, “Hastalık ne zaman kime geleceği belli olmayan bir olaydır. İlaç da aynı şekilde ne zaman, kime lazım olacağı bilinmeyen olmazsa olmaz bir üründür. Eczane eczacıları olarak bizlerin görevi; ilaçlarımızı kendi sermayelerimizle ecza depolarından alarak vatandaşlarımıza eczacılık hizmetimizi vermektir. Özetle bizlerin ilaç fiyatları ile ilgimiz yoktur. Bizler sadece ilaçların eczanelerimizde bulunabilir olmasını istiyoruz. Son gelen bilgilere göre de ilaç sıkıntısında eczane eczacıların hiçbir rolü olmadığı ispatlanmıştır.” ifadelerinde bulundu. İlaçların bir gecede Türkiye’nin her yerine ilaç ulaştığını anlatan Saydan, “Şöyle ki; 19 şubat 2019 Salı sabahı ilaçlarımız eczanelerimize gelmeye başladı. İlaçlara baktığımız zaman imal tarihlerini 2017-2018 yılları olduğunu tespit ettik. Daha önce imal veya ithal edilen ilaçların son kullanma tarihlerine baktığımızda 2019-2020 yılları olduğunu gördük. Şunu merak ediyoruz, bu ilaçlar “ilaç tedarik sorunu “ yaşanırken neredeydiler ? Daha ilginci Türkiye’nin her yerine bir gecede bulunmayan ilaçlar nasıl ulaştı? Nerede bekliyorlardı? Yetkililerin bu sorulara cevap bulması gerektiğini düşünüyoruz.” değerlendirmesini yaptı. Şu an 600 eczacının ruhsatının askıda olduğunu da belirten Saydan, “Eczacıların ciddi sıkıntıları var, kapatabilen kapatıyor kapatamayan ise zorluklarla boğuşuyor. Oysa eczacılar ekonomik sıkıntıyı hissetmeden eczacılık yapmalılar ama bu ülkemizde çok mümkün olmuyor.” dedi.