Borç ve hastane birbirine yakışmayan iki sözcük.
Bize düşen bir yarayı işaret etmek.
Çünkü ilaç hastanelerin kalbidir, hastaların dermanı.
O yüzden ödeme önceliği de ilaçtır ve SGK bu görevini layıkıyla yerine getiriyor.
Mesele; bazı üniversite hastaneleri.
***
Üniversite hastaneleri ilaçları depolardan alıyor, depolara ödenmesi gereken parayı da SGK’dan alıyor ama bu parayı ilaç depolarına 4 yıldır ödemiyorlar. Peki nerde bu para?
Alacaklı oldukları hastayı rehin alacak kadar alacaklarının peşine takılanlar borçlarına niye yaban?
Çekini ödemeyen insanlar hapse atılıyor da, üniversite hastanelerinin işletmelerinden sorumlu beylere bu müeyyide neden uygulanmıyor?
Borç bir işletmenin namusuysa.
Bu boş vermişliğin sırrı nedir?
***
İlaç firmalarının alacaklarının öncelikli olarak ödenmesi konusunda Danıştay kararı var.
Özel hastaneler, eczaneler alacaklarını alıyor. Ama devletin ihalesine giren en rekabetçi ilaç depoları paralarını alamıyor.
Kamu İlaç Tedarikçileri Derneği Başkanı Kadir Keçelioğlu’nun haklı isyanına baktım.
Sadece bir ilaç deposunun üniversite hastanelerinden 284 milyon lira alacağının olması nasıl bir şeydir de, inatla ödenmeyen bu borcun üzerine yatılma hesabı mı vardır?
Savcılığa suç duyurusunda bulunuldu ama ses yok.
Bir üniversite hastanesinin bu durumlara düşmesinin utancını kim üstlenecek? Rektörlerin bu durumlardan haberi var mı?
Yoksa üniversite hastanelerini kendi işyerleri gibi kullanan beyler var da, kimsenin haberi yok mu?
İlaç depoları bütün bunlara rağmen alacaklarına karşılık ödeme planı yapılmasına razı.
Ama üniversite hastaneleri yasaların olmadığı, borcun üzerine yatmanın ayıplanmadığı bir düzende yaşadıklarını zannediyorlar.
***
Hastane ruhunun asaletine ve hastaların ilaçlarını istediği zaman bulabilme gerçeğine mahsuben.
Borçlarını ödemeyi reddedenleri işaret etmek adına; bize düşen yetkililere seslenmek.
“Bu konuda ses verecek kimse yok mu?
Görevini kötüye kullananları görebilecek birileri!”
Coşkun ÖZGÜR.