Türkiye’nin kanser ilacı üretiminde büyük bir potansiyele sahip olduğunu vurgulayan Pekşen, “Yalnızca kanser ilaçlarına ödediğimiz para yıllık tam 3 milyar dolar. Yani tek bir kez 70 milyon dolar yatırım yapıp bir fabrika kurarak fakir fukara halkın cebinden çıkan 3 milyar dolar parayı kurtarabilecekken bu yapılmayarak uluslararası ilaç tekellerinin bu milletin kanını emmesine göz yumuluyor. Uluslararası sömürge düzeni adeta kandan kanımızı emiyor ve AKP iktidarı buna tüm gücüyle destek veriyor” dedi.
KENDİ KANIMIZI PARAYLA SATIN ALIYORUZ
“Kızılay topladığı kanı, plazma, eritrosit, trombosit olarak ayrıştırarak kullanıma sunmakta ve maalesef Türkiye’de kanser ve diyaliz ilaçları üretimi olmadığı için kullanım fazlası kan ürünleri haraç mezat yurt dışındaki tekellere satılmakta ve oradan ilaç olarak milyarlarca dolar ödenerek ithal edilmektedir” diyen Pekşen sözlerine şöyle devam etti: “İsminden ‘Türk’ kelimesi kaldırılan Kızılay, 2006 yılında kan ürünlerinden üretilen ilaçların Kızılay tarafından kurulacak bir fabrikada doğrudan Türkiye’de üretilmesi için çalışma başlattı. Ancak çok dikkat çekicidir ki Kızılay’ın bu çalışması Sağlık Bakanlığı’nın müdahalesi ile son buldu. Sağlık Bakanlığı bu çalışmaları sonlandırarak tüm yetkiyi üzerine aldı. O gün bu gündür Türkiye toplam 70 milyon dolar harcayıp bir ilaç fabrikası kurmuyor, kuramıyor. Bütün tıp camiası bilir ki, kanser ve diyaliz hastalarının tedavilerinde en çok kullanılan ilaçlar insan kanından üretilmektedir. Ülkemiz bu konuda çok büyük imkanlara sahiptir. Kızılay’ın 2017 yılında bağışçılardan topladığı kan 2 milyon 400 bin ünitedir.
Ancak böylesine büyük bir kan potansiyeli ne yazık ki uluslararası ilaç tekelleri tarafından tam bir sömürge işbirliğine dönüşmüş ve bu tekeller Türkiye’nin kanını adeta emer hale gelmiştir.”
“Papa’dan randevu almak için Vatikan’a milyonlarca dolarlık bağış yapılarak Hristiyanlığın tanıtımı, yaygınlaşmasına katkı sağlayan ve bu konuda büyük bir iştahla destek olan AKP kanser ilaçları üretimine neden 70 milyon dolarlık kaynak ayırmamaktadır?” diye soran Pekşen, “Saltanat sarayına var, saltanat uçağına var, saltanat sultasına var. Ama yoksul halka yok. Halk GDO’lu ürünlerle canından olmakta, kanser hastalıklarıyla inim inim inlerken, 2 milyon 400 bin ünite kan toplanılmasına, her türlü mali ve teknik olanaklar olmasına rağmen neden bu konuda gerekli yatırım yapılmamakta, yatırım yapacak olanlar neden engellenmektedir? Kanımız üzerinden kurulan bu acımasız ve vicdansız sömürü düzeni ile kanser ettiğimiz halkımıza reva gördüğünüz düzeniniz batsın” ifadelerini kullandı.