İlaç fiyatlandırmasına esas olarak alınan ve gerçek değerinin yarısı kadar olan Euro kuru yüzünden hastalarımız yine bir çok ilacı bulamama sorunu ile karşı karşıya kalıyor.
Bir çok ilacın piyasada bulunamamasının sebebi uygulanmakta olan yanlış ilaç fiyat politikasıdır. Bu sorunun çözülebilmesi için, ekonominin reel gerçeklerine uygun fiyatlandırma yapılmalı ve ilaçta, Euro kuru güncel hale getirilmelidir.
İlaç fiyatlarının belirlenmesinde kullanılan resmi Euro kuru hâlâ 3,40 TL olarak hesaplanıyor. Ancak ilaçta kullanılan kur seviyesinin güncel kurun çok altında olmasından kaynaklı olarak piyasada bulunamayan ilaç sorunu devam edecektir. Çünkü; güncel kura göre Euro bugün itibariyle ilaçtaki kurun yaklaşık iki katı oranda, 6,43 TL seviyesinde bulunmaktadır.
Hiçbir firma zarar ederek çalışmak istemez, istese de ekonomik gerçekler buna müsaade etmez. Piyasada bulunmayan birçok ilaç en ucuz referans ülkedeki fiyatın bile çok çok altında fiyatı olması nedeniyle ithal edilmemektedir. Eşdeğeri olmayan ve piyasada bulunmayan ilaçlar için fiyatlandırmada mutlaka değişiklik yapılmalı, fiyatı en düşük Referans ülkedeki perakende satış fiyatına yaklaştırılmalıdır.
Zira; bulunamayan ilaç en pahalı ilaçtır. Fiyatlandırmada yapılacak iyileştirmenin yanı sıra yerli ilaç üretimi ve kullanımı özendirme çalışmaları hızlandırılmalıdır. İlaçta dışa bağımlı olduğumuz sürece ilaç yokluğu, bulunamaması gibi sorunlar her zaman yaşanacaktır. Bu yüzden yerli ilaç üretimi ve kullanımı bir an önce hızlandırılmalıdır. Bunun için reçeteye ilaç ismi değil etken maddenin yazılması uygulamasına biran önce geçilmelidir.
2018 YILINDA EN ÇOK İLAÇ İTHALATI ALMANYA’DAN YAPILDI
TÜRKİYE’NİN İTHAL İLACA ÖDEDİĞİ PARA GİDEREK ARTIYOR
Türkiye’de eczacılık ürünleri ithalatı incelendiğinde 2018’de sektörün en çok ithalat yaptığı ülkeler arasında ilk beş sırada Almanya, ABD, İsviçre, Güney Kore ve İtalya gelmektedir.
İlaç Endüstrisi İşverenler Sendikası (İEİS) raporundan elde edilen bilgilere göre Almanya’dan 2017 yılında 828 milyon dolarlık ürün ithal edilirken, 2018 yılında bu rakam yüzde 6,3 artarak 880 milyon dolara yükseldi. Özellikle Almanya’dan ithal edilen ilaç bedeli rakamları 2015 yılından bu zamana kadar sürekli bir artış göstermektedir.
2018 yılında yüzde 111,1 ile en büyük artış Güney Kore’den yapılan ithalatta gerçekleşmiş olup, ithalata ödenen para 182 milyon dolardan 384 milyon dolara yükseldi. En az artış ise yüzde 5,2 ile İtalya’dan yapılan ithalatta gerçekleşerek, 363 milyon dolarlık ürün ithal edildi.
İlaç ithalatı Türkiye’nin milyarlarca dövizinin yurt dışına çıkmasına neden oluyor. Yerli ilacın üretiminin ve kullanılmasının özendirilmesine yönelik çalışmaların bir an önce hızlandırılması gerekiyor.
Türkiye’nin en çok ilaç ithalat yaptığı ilk beş ülkeden yapılan ithalat için harcanan paranın 2 milyar 589 milyon doları sadece bu beş ülkeye yapılıyor. Bu rakamlar Türkiye’nin ilaçta dışa önemli ölçüde bağımlı olduğunu gösteriyor.
Devletin yerli ilaç sanayini desteklemesi hem dışa bağımlılığı azaltacak, hem de ilaçta fiyat avantajı sağlayacaktır.
Reçetelerde etken madde yazılımına geçilerek, hekim ve eczacılar yerli ilaç için teşvik edilmeli. Aynı zamanda yerli ilaç için vatandaştan daha az katkı payı alınarak vatandaşın da bu projeye katılımı sağlanmalıdır.
Hastalara eşdeğer ilacı çok iyi anlatmak gerekmektedir. Eşdeğer ilacın, orijinal ilaçla aynı şey olduğu, ülke ekonomisi için yerli ilaç seçilmesi gerektiği anlatılmalıdır. Böylece bilinçli bir ulusal ilaç politikası oluşturabiliriz
AB ülkelerini incelediğimizde, her ülkede jenerik ilacın ve yerli üretimin desteklendiğini görmekteyiz. AB ülkelerinde reçetesini alıp eczaneye gelen hastalar, eczacıya bir istekte bulunmazlarsa eczacı, kendisine en uygun eşdeğer ilacı vermektedir.
Tedavi ve ilaç parasının bütçeye vereceği yükün azaltılması ancak yerli ilaç desteklenerek mümkündür. Bu bağlamda eşdeğer ilacı yaygınlaştırmak için reçetelerde bir önce etken madde yazılımına geçilmelidir.
ÜLKE BAZINDA İTHALAT (MİLYON ABD DOLARI)
ÜLKE ADI | 2017 | 2018 | DEĞİŞİM(%) |
ALMANYA | 828 | 880 | 6,3 |
ABD | 600 | 563 | -6,1 |
İSVİÇRE | 417 | 399 | -4,5 |
GÜNEY KORE | 182 | 384 | 111,1 |
İTALYA | 346 | 363 | 5,2 |
FRANSA | 339 | 328 | -3,0 |
İRLANDA | 410 | 317 | -22,6 |
BİRLEŞİK KRALLIK | 375 | 290 | -22,7 |
ÇİN | 208 | 277 | 33,1 |
HİNDİSTAN | 170 | 183 | 7,7 |
KAYNAK: TÜİK, İEİS
Eczacılık mesleğinin önemli bir diğer sorunu da hızla artan eczacılık fakülteleri ve işsiz mezunlar.
MEZUN ÇOK AMA İŞ YOK !
Türkiye’de 25 bin eczane ve KKTC dahil 58 eczacılık fakültesi bulunuyor. Öğrenim gören 10 bin öğrenci var ve her yıl 2 bin mezun veriliyor. Dolayısıyla işsiz eczacı sayısı da artıyor.
Eczacılık fakülteleri ve kontenjan sayıları ülkemizin ihtiyacının çok üzerindedir. Mezun olan eczacıların çoğu mevcut yasanın 3 bin 500 kişiye bir eczane açılmasına izin verdiği için eczane açamıyor ve ülkemizde yaşanılan istihdam sorunu nedeniyle de kamuda da iş bulamıyor.
Yeni mezun eczacılara bir yıl süre ile eczanelerde çalışma zorunluluğu getirilmiş olması da gerçek bir istihdam sağlamaya yönelik olmayıp sadece işsizliği bir yıl ötelemekte, bir yıl boyunca zorunlu stajyer istihdamı da eczanelere ek bir ekonomik yük getirmesinin yanı sıra her yıl yaşanacak personel değişikliğiyle de birçok hukuki ve sosyal sorunu da beraberinde getirmektedir.Kısaca; eczacının eczacıya istihdam ettirilmesi içinde bulunduğumuz ekonomik koşullarda ne yeni mezunlara çare olacak ne de mevcut eczanelere bir katkı sağlayacaktır.
Önümüzdeki dönem yeni mezun olacak genç eczacılar için iş bulma açısından ciddi sorunların yaşanacağı bir dönem olacak. Zira mezun olanların nerede istihdam edileceği düşünülmeden, planlanmadan açılan üniversiteler gençlerimize bir gelecek sunan kurumlar olmak yerine maalesef işsizliği öteleyen bir yapı halini almış durumdalar.
TEİS olarak beklentilerimiz; Öğrencisi olmayan fakat açılmış olan eczacılık fakültelerinin standartları belli kriterlere ulaşmadan öğrenci alımına müsaade edilmemesi, öğrenci almaya müsait fakültelerin taban puanlarının yükseltilmesinin sağlanmasıdır. Sağlık Bakanlığı verilerine göre 2023 yılında 9 bin fazla “eczacı” olacağı öngörüsünden hareketle; mesleğimizin geleceği ve işsiz eczacı ordusu oluşmaması için eczacılık fakülteleri kontenjanlarındaki sayıların azaltılması öncelikli hedeflerden biri olmalıdır.
Son olarak da halkımıza buradan her zaman olduğu gibi ister bitkisel kaynaklı ve doğal olarak adlandırılmış olsun,isterse kronik hastalıklarda kullandıkları ilaçlar olsun mutlaka hekim tavsiyesi ve eczacı eliyle alıp kullanmaları gerektiğini bir kez daha hatırlatıyor, yerli ilaçların da en az ithal ilaçlar kadar kaliteli ve etkili olduğunu, eşdeğer ilaç konusunda eczacılarına güvenmekten çekinmemeleri gerektiğinin altını önemle çiziyoruz.
Ülkemizde ve dünyada ilacın tek yetkilisi eczacıdır, eczacınıza danışmadan ilaç kullanmayın!
TEİS