Halkımızın en yakın sağlık danışmanı olan biz eczacılar, öncelikli görevimizin toplum sağlığının korunması olduğu bilinciyle hareket etmekteyiz. 1956 yılından bu yana çalışmalarına devam eden Ankara Eczacı Odası olarak önce halkımıza, sonra meslektaşlarımıza hizmet ediyor olmaktan büyük gurur duymaktayız.
İlaçta tam anlamı ile yerelleşme sağlanmalı!
Toplumun en yakın sağlık danışmanı olan eczacılar olarak önemsediğimiz konuların en başında, halkımızın ilaca erişimi gelmektedir. Ancak, son dönemlerde hem yerelleşme sürecinin ilaç endüstrisine yansımaları hem ilaç kuru hem de Sağlık Uygulama Tebliği (SUT)’nde yaşanan değişiklikler nedeni ile halkımızın ilaca ulaşmasında bazı sorunlar yaşanmaktadır.
Ankara Eczacı Odası olarak, ülkemiz ekonomisine ve halkımızın ilaca erişimine yapacağı katkılar için her zaman yerli ilaç üretiminin arkasında olduğumuzu belirtmek isteriz. Ancak ilaç üretimin özüne baktığımızda; ilacın hammaddesinden, paketlemede kullanılan plastik ve kâğıt malzemelere kadar ilaç üretiminin hemen hemen her aşamasında ithal ürünlerin kullanıldığını görmekteyiz. Şu anda üretilen yerli ilaçların üretim aşamalarına baktığımızda, yalnızca kullanılan tesis ve çalışanların yerli olduğunu söylemek mümkündür ve tüm bu etmenler yerli ilaç üretimi sürecini sekteye uğratmaktadır.
Yerli ilaç üretimindeki bu süreç “İlaçta Kısmi Yerelleşme” den çıkarılıp, üretimin her aşamasında yerelleşmeye gidilmelidir ve jenerik ilaçların da tercih edilmesi sağlanmalıdır.
“Geri ödemeden çıkarılan ilaçlar ilaca erişimi zorlaştırıyor”
İlaç endüstrisinin geneline baktığımızda bazı ilaçların da geri ödeme kapsamından çıkarıldığını veya çıkarılma planı olduğunu görmekteyiz. İlaçların geri ödeme kapsamından çıkarılması ile halkımız, hali hazırda kullandıkları ilaca ya hiç ulaşamamakta ya da geri ödeme kapsamından çıkan ilaçlar fahiş fiyatlara ulaşmaktadır. Her iki durumda da halkımızın ilaca erişimi kısıtlanmaktadır. Ancak unutulmamalıdır ki bir ülkenin sosyal güvenlik ağı ne kadar geniş olursa, sosyal devlet anlayışı o kadar uygulanabilir olmaktadır.
Bu ilaçlar piyasada bulunmuyor!
Yerelleşme sürecinde yaşanan aksamalar ve ilaç fiyat politikaları neden ile bazı suni gözyaşları, bazı burun spreyleri ile bazı astım ve KOAH ilaçlarında sıkıntılar yaşanmakta, halkımız bu ilaç gruplarının bir kısmına erişmekte zorluk yaşamaktadır.
Ankara Eczacı Odası olarak yerli ilaç üretimi ve jenerik ilacı destekliyoruz. Bunların yanı sıra, bu sürecin daha etkin yönetilerek, hastalarımızın ilaca ulaşımındaki engellerin kaldırılmasını talep ediyoruz.
“İlaç kuru en çok kronik hastalıklarda kullanılan ilaçları etkiliyor”
Halkımızın ilaca erişiminin önündeki bir diğer engel ise İlaç Fiyat Kararnamesinden kaynaklanmaktadır. Bildiğiniz gibi ülkemizdeki ilaçların Dönemsel Avro Değeri, Avrupa Birliği üyesi olan ve en ucuz ilaç fiyatına sahip beş ülke referans alınarak hesaplanmaktadır. Son olarak Şubat 2019 tarihinde yapılan değişiklikle bu değer 3,40 olarak belirlenmiştir.
Ancak Dönemsel Avro Değerinin Avro kuru ile arasında meydana gelen makas farkı, pek çok firmanın ilaçlarını Türkiye pazarından çekmesine ya da piyasaya kısıtlı ilaç sunmasına neden olmaktadır. Özellikle kanser, astım, KOAH, hipertansiyon ve MS gibi kronik hastalıkların tedavisinde kullanılan ilaçların piyasada bulunması ile ilgili sıkıntılar yaşanmaktadır.
Hastalarımızın ilaca erişimini zorlaştıran başka bir etmen ise SUT’ta yapılan değişikliklerden kaynaklanmaktadır. Sizlerin de bildiği üzere geçtiğimiz günlerde SUT’ta yapılan değişiklikle daha önce nöroloji uzmanlarınca reçetelenen bazı ilaç gruplarının sadece psikiyatr uzmanları tarafından yazılması şeklindeki düzenleneme neticesinde, hastalarımızın bu ilaçlara erişiminde sıkıntılar baş göstermiştir. Hastalarımız hem çok sayıda hekime giderek daha fazla muayene ücreti ödemek zorunda kalmakta hem de birden fazla hekim reçetesi ile bize başvurmak zorunda kalmaktadır.
Yine astım ve KOAH ilaçlarının reçetelenme şartlarında yapılan değişiklikler ve belirsizlikler hastalarımızın ilaca erişimini kısıtlamaktadır.
SUT değişikliğinin biz sağlık profesyonelleri ile görüşülmeden ani kararlarla yapılması, biz eczacılardan önce hastalarımızı mağdur etmekte, hastalarımız ilaçlarına doğru zamanda ulaşamamaktadır. Bu sorunların oluşmasını engellemek için SGK ve Sağlık Bakanlığının Birliğimiz ve biz meslek odaları ile birlikte hareket etmesi ve eczacılarımızın görüşlerini alması mağduriyetlerin önüne geçecektir.
Şehir Hastanesi çevresinde simsarlar baş gösteriyor!
Bildiğiniz üzere Ankara Bilkent’te faaliyete geçen Şehir Hastanesi halkımızın sağlığa ulaşmasında bazı sıkıntılara neden olmaktadır. Şehir Hastanesi çevresinde eczane bulunmaması, hastalarımızın ilaca ulaşamamasına neden olmakta ve o bölgede illegal yapılar ortaya çıkmakta, hastane çevresinde ilacını alacak bir eczane bulamayan halkımızın karşısına simsarlar çıkmaktadır.
Kapatılan hastaneler şehir hastanesine taşınırken planlı bir sürecin hayata geçirilmemesi, kapatılan hastanelerin çevresinde hizmet veren eczacılarımızı da zor duruma düşürmüştür. Bu hastanelerin çevresi adeta “Ölü Şehir” haline gelmiştir.
Yine bu taşınma sürecinin plansızlığından kaynaklanan bir diğer sıkıntısı ise reçetelerde yaşanmaktadır. Reçetede bulunan hekim kaşesi ile ilacı yazan hekim farklılık göstermektedir. Henüz kaşesini teslim almamış olan hekimler ya başka bir hekim arkadaşının kaşesini kullanmakta ya da şehir hastanesinde muayene ettiği hastasına eski hastanesindeki kaşesi ile reçete yazmaya devam etmektedir.
Eczacılar olarak sıkça karşılaştığımız ve bizi oldukça üzen bir başka konu ise “Zam beklentiniz var mı?” sorusudur. İlaç fiyatları Sağlık Bakanlığının belirlemiş olduğu ilaç politikalarına göre belirlenmekte ve biz eczacılar da Bakanlığın belirlediği fiyatlar üzerinden hizmetimizi sunmaktayız. Bizler için önemli olan ilaç fiyatlarından önce hastalarımızın ilaç ihtiyaçlarını karşılayabilmektir.
Ankara Eczacı Odası olarak yetkili otoriteden talebimiz, hastalarımızın ilaca erişimine engel olan; İlaç Fiyat Kararnamesi, yerelleşme sürecinde ortaya çıkan aksaklıklar, SUT değişiklikleri veya geri ödeme kriterleri gibi her ne sebep varsa bu sorunlara ivedilikle çözüm bulunması ve hastalarımıza hekimi tarafından reçetelenen ilaçları sunabilmektir.
İlaç fiyatları ve geri ödeme kriterleri hastalarımızın ilaca erişiminin önündeki engel olmamalıdır!
Özetleyecek olursak, biz eczacılar ilaçların fiyatlarının artmasını değil, düzenlenmesini istiyoruz! İlaç fiyatlarından dolayı piyasada yaşanan ilaç sıkıntısının önüne geçilmesini talep ediyoruz.
Piyasada yaşanan ilaç sıkıntısının çözülmesinde bir diğer yöntem ise eşdeğer ilaçların reçetelenmesidir. Ancak hastalarımızın bir kısmı eşdeğer ilacı kabul etmemekte, mutlaka hekimi tarafından yazılan ilaç markasını istemektedir. Bu durumun reçetelere ilaç markası yerine etken madde isminin yazılması ile çözüme kavuşabileceğine inanmaktayız.
“Eğitimin niteliği artırılmalı”
Eczacılık fakültelerinin eğitim niteliğinin azalması mesleğimizin gelişiminin önündeki bir diğer engel olarak karşımıza çıkmaktadır. Ankara Eczacı Odası olarak eczacılık fakültelerinin taban puanlarının yükseltilmesi ve fakültelerimizin asgari eğitime başlama kriterlerine uygun hale getirilmesini talep etmekteyiz.
Fakültelerimiz bu asgari şartları sağlayana kadar, hali hazırda eğitim veren eczacılık fakültesi kontenjanlarının azaltılması ve yine bu asgari şartlar tamamlanana kadar yeni eczacılık fakültelerinin açılmaması, mesleğimizin dünya standartlarını yakalamasını sağlayacaktır.
Ülkemizde eczacılığa ışık tuttuğumuzda, eczacılarımızın büyük bir çoğunluğunun eczane eczacılığına yöneldiği görülmektedir. Ancak gelişmiş ülkelerde eczacılık uygulamalarına bakıldığında, başta “Klinik Eczacılık” olmak üzere, eczacıların kamu ve özel sektör ile ilaç sanayinde istihdamının önü açılarak, eczacılıkta çok farklı istihdam alanları oluşturulduğu görülmektedir.
Mesleğimizin geleceği için, yeni mezun eczacılarımızın kamu ve özel kuruluşlarda istihdam edilmesinin yolunun açılması ve buralarda görev yapacak eczacılarımızın çalışma şartlarının iyileştirilmesi gerekmektedir.
Ankara Eczacı Odası Başkanı
Ecz. Taner Ercanlı