Ana Sayfa İlaç İlaçta Yerelleşme Çalışmalarının Katkısı

İlaçta Yerelleşme Çalışmalarının Katkısı

Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu Başkanı Prof. Dr. Ahmet Ayar

İşaret fişeği Kovid-19: İlaç ve tıbbi cihaz sektöründe yerelleşme çalışmaları hız kesmiyor

Türkiye ilaç ve tıbbi cihaz üretimi alanında önemli bir eşik atladı. Kovid-19 salgını sürecinde tüm dünyada büyük bir kriz yaşanırken Türkiye’nin bu durumu fırsata çevirdiğini belirten Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu (TİTCK) Başkanı Prof. Dr. Ahmet Ayar, “O süreçte başlayan yerelleşme çalışmalarının katkısını bugün görüyoruz. 2024 itibarıyla kullanılan ilaçların kutu bazında yüzde 91’i, değer bazında yüzde 57’si ülkemizde üretilir hale geldi” dedi. Aybike Eroğlu / YeniŞafak

Dünya genelinde milyonlarca insanın yaşamını kaybettiği Kovid-19 salgını, sağlık alanında önemli gelişmelerin de yaşanmasını sağladı. Türkiye’nin ilaç ve tıbbi cihaz üretiminde önemli bir eşiği salgın sürecinde atladığını belirten Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu (TİTCK) Başkanı Prof. Dr. Ahmet Ayar, “Ülkemizde ilaç ithalatına bağımlılığın azaltılması amacıyla, yerli ilaç üretim kapasitesini artırmaya yönelik çalışmalar başladı. Bu çalışmalar kapsamında salgın sürecinde Kovid-19’a yönelik yerli ilaç üretimi için AR-GE ve üretim tesisleri kuruldu. Gelinen noktada Türkiye, yerelleşme çalışmalarının katkısıyla 2020 yılında 2.2 milyar kutuya düşen ilaç pazarı hacmini yüzde 21,36 artışla 2.67 milyar kutuya çıkardı. Değer bazlı 7.18 milyar dolar olan ilaç pazarımız ise yüzde 30,22 artışla 9.35 milyar dolara yükseldi” dedi.

TESİSLER KAPANINCATALEP ARTTI

2020 yılında tüm dünyayı etkileyen Kovid-19 salgınının ilaca olan talebi artırdığını hatırlatan Ayar, “Salgının başlangıcında tedarik zinciri ciddi şekilde kesintiye uğrarken, dünya genelinde üretim tesislerinin kapanmasına ve lojistik sorunlara yol açtı. Özellikle Asya’dan gelen tıbbi malzemeler ve ilaç hammaddeleri tüm ülkeler için tedarik sorunlarına neden olmuştu. Salgının en yoğun yaşandığı günlerde dünya genelinde yaşanan enflasyonist ortam, enerji fiyatlarında meydana gelen artış, ilaç etkin maddesi, yardımcı madde, ambalaj maliyeti ve lojistik masrafları ile döviz kurunda yaşanan değişiklikler ilaç sektörünün faaliyetlerini etkilese de halk sağlığı temelinde ülkemizde üretim çalışmaları devam etti. Ayrıca, TÜSEB, yerli PCR test kitlerinin geliştirilmesi ve üretimi için çeşitli kurumlar ve şirketlerle işbirliği yaptı. Bu çabalar, pandeminin başlarında Türkiye’nin test kapasitesinin artmasına ve yurt dışı bağımlılığının azaltılmasına yardımcı oldu” şeklinde konuştu.

 

AR-GE TESİSLERİ KURULDU

Bu süreçte ilaç ithalatına bağımlılığın azaltılması amacıyla çalışmalara başlandığını hatırlatan Ayar, “Yerli ilaç üretim kapasitesini artırmaya yönelik çalışmalar başlarken, bu çalışmalar kapsamında Kovid-19 salgınında yerli ilaç üretimi için AR-GE ve üretim tesisleri kuruldu. Türkiye, aynı zamanda Kovid-19 aşılarını temin etme ve üretme çabalarını da hızlandırdı. Türkiye ilaç pazarının büyüklüğü, 2002’de 3,9 milyar TL iken 2023’te 222,4 milyar TL’ye ulaştı. 2023 yılında Ülkemizde 2,76 milyar kutu ilaç pazara arz edilmiş, bunun 2,5 milyar kutusu yerli üretim tesislerimizde üretilerek halkımızın kullanımına sunulmuştur” ifadelerini kullandı. 2024 itibarıyla kullanılan ilaçların kutu bazında yüzde 91’inin Türkiye’de üretildiğini anlatan Ayar, ilaçların değer bazında yüzde 57’si ülkemizde üretildiğini anlattı.

ÜRETİME DAYALI POLİTİKALAR

Benzer gelişmelerin tıbbi cihaz sektöründe de yaşandığını aktaran Ayar, “2002 yılında 64 milyon dolarlık ihracat ile ülkemizdeki tıbbi cihaz alanında ihracatın ithalatı karşılama oranı yüzde 11 iken 2019 yılında yaklaşık 640 milyon dolarlık ihracat ile bu oran yüzde 32 seviyesine ulaştı.. Pandemi ile birlikte ülkemizdeki üretim alanında hızlı aksiyon alınması sonucunda hem ülke içi hem de ülke dışı ihtiyacı karşılama noktasında iki yıl gibi kısa bir sürede tıbbi cihaz ihracatında kayda değer bir artış yaşandı.2021 yılında 1,4 milyar doların üzerinde ihracat ile ülkemizdeki tıbbi cihaz alanında ihracatın ithalatı karşılama oranı yüzde 55 seviyesine ulaştı. Salgın sürecinde dünyanın en gelişmiş ülkelerinde dahi durma noktasına gelen sağlık hizmetinin tüm vatandaşlarımıza aksatılmadan sunulması hatta birçok ülkeye tıbbi cihaz gönderilerek yardımda bulunulması, ülkemizin bu alanda ulaştığı gücün önemli bir göstergesi, üretime dayalı oluşturduğumuz politikaların sonucudur” ifadelerine yer verdi.