Crohn hastalığı ve ülseratif kolit olmak üzere iki ana hastalık grubundan oluşan İnflamatuar bağırsak hastalığı (İBH), sindirim sisteminin iç yüzeyinin iltihaplanması ile karakterize, atak dönemlerinin olabildiği, bağırsaklarda kronik iltihaba neden olan bir grup hastalık. Hastalığın nedeni hala tam olarak belirlenemiyor olsa da İBH’nin genetik yatkınlığı olan bireylerde çevresel faktörlerin etkisiyle ortaya çıktığı kabul ediliyor.
Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Dahili Tıp Bilimleri Bölümü İç Hastalıkları Anabilim Dalı Gastroenteroloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi, Türk Gastroenteroloji Derneği Üyesi Doç. Dr. Göksel Bengi, İnflamatuar bağırsak hastalığı (İBH) ve Ramazan ayında beslenmeye ilişkin önemli bilgiler paylaştı.
İnflamatuar bağırsak hastalığı (İBH); Crohn hastalığı ve ülseratif kolit olmak üzere iki ana hastalık grubundan oluşan, sindirim sisteminin iç yüzeyinin iltihaplanması ile karakterize, atak dönemlerinin olabildiği, bağırsaklarda kronik iltihaba neden olan bir grup hastalık. Bu hastalarda bazen bağırsak dışındaki organlarda da hastalığa ait bulgular görülebiliyor. İBH olan Crohn hastalığında ön plandaki belirtiler kronik ishal, karın ağrısı ve kilo kaybı iken bir diğer İBH grubu olan ülseratif kolitte daha sık kanlı ishal ve karnın sol alt tarafında ağrı görülüyor. Bunların yanında gaz ve şişkinlik gibi şikayetler de eşlik edebiliyor. İBH’nin tam nedeni hala net olarak anlaşılamamış olsa da İBH’nin genetik yatkın bireylerde çevresel faktörlerin etkisiyle ortaya çıktığı kabul ediliyor.
Hastalığa neden olduğu düşünülen 3 faktör öne çıkıyor
Doç. Dr. Göksel Bengi: “İBH, genellikle 15-40 ya da 50-80 yaş aralığında, genellikle ailesinde bu hastalık bulunan kişilerde görülür. Örneğin, yapılan araştırmalar İBH’ye sahip hastaların yüzde 25’inin ailesinde de İBH‘nin olduğunu gösteriyor. Bu da hastalığın gelişiminde genetik yatkınlık olduğunu düşündürüyor. Bazı kişilerde mikroplar ve tüketilen gıdalar yabancı madde olarak algılanabilir ve vücut onlarla savaşabilmek için antikor salgılar. Bu durum da İBH hastalığına yol açabilir. Yine sigara kullanımı, stres, antibiyotik, ağrı kesici ve doğum kontrol hapları gibi çeşitli ilaç kullanımı ve diyet faktörlerinin de İBH’ye sebep olabileceği gösterilmiştir. Beslenme konusunda ise; yağlı gıdalar, rafine şeker ve etin çok tüketilmesi aksine lifin, sebze ve meyvenin az tüketilmesi ise İBH riskini artırıyor. İBH tanısı; bir Gastroenterolog tarafından hastanın klinik, laboratuvar, görüntüleme, endoskopik işlem ve patoloji sonuçlarının beraber değerlendirilmesiyle konulmalıdır.” dedi.
Sahurda yüksek yağ içeren besinler tüketilmemeli
Ülseratif kolit veya Crohn hastalığı gibi inflamatuar bağırsak hastalığı olan kişilerin oruç tutmak istemesi halinde hastalıklarıyla ilgili durumu doktorlarıyla konuşması gerekiyor. Mide bağırsak yakınmalarının artmasında tüketilen gıdaların içeriğinin de önemli olduğunu vurgulayan Doç. Dr. Bengi Göksel: “Yüksek yağ içeren besinler sahur için uygun değildir. Sahurdaki öğünde yüzde 70’ten daha fazla karbonhidrat tüketimi gündüz açlığına neden olabilir. Tatlı gıdaların açlık etkileri daha fazladır. Sahurda yüksek yağlı, kızartılmış gıdaların tüketilmesi; 1500 miligram üzerinde tuz, 1000 kaloriden daha fazla gıda almak ve gün içinde fazla fiziksel aktivite susuzluğu artırır. Susuzluk ve açlık hissini önlemek için sahurda 2 porsiyon meyve, sebze, çeyrek fincan bakliyat, tam tahıllı ekmek ve yeterli sıvı tüketilmelidir. Kızartılmış yağlı yiyecekler, tatlıların aşırı tüketimi, öğündeki yemek hacminin 1000 mililitreden, yağın 40 gramdan fazla olması ağırlık hissi ve şişkinliğe neden olur. Oruç tutanlar kabızlık oluşumunu önlemek için lifli gıdalar, kepekli tahıl ürünleri, fazla sıvı, meyve ve salata tüketmelidir. Ramazan ayı süresince ağır yiyeceklerin tüketilmemesi, bol sıvı alınması gerekiyor. İnflamatuar bağırsak hastalığı olan bireylerin hastalığın aktif olduğu dönemde oruç tutmaları önerilmiyor. Ancak hastalığın yatıştığı dönemlerde ilaçlarını düzenli kullanmak koşuluyla oruç tutabilecekleri belirtiliyor. Yine yakın zamanda bu hastalar ameliyat olduysa ve mutlaka beslenmeleri gerekiyorsa oruç tutmamaları gerekiyor” dedi.
İnflamatuar bağırsak hastalarında demir, B 12 vitamini, D vitamini, kalsiyum, çinko ve magnezyum eksiklikleri sık görülüyor
İnflamatuar bağırsak hastalığında tüm hastalar için geçerli bir diyet formülü olmadığını belirten Doç. Dr. Göksel Bengi, sözlerine şunları ekledi: “İBH’nin atak döneminde her hastada farklılık göstermekle birlikte, beslenme durumu hızla bozulma eğilimine gider. Günde 5, 10 veya hatta 20 kez ishal ile belirgin su ve elektrolit kaybı olduğu için yeterli miktarda sıvı alımı sağlanmalıdır. Su ve çay genellikle iyi tolere edilirken meyve suları (özellikle portakal suyu) iyi tolere edilmez. Koyu kahve ve koyu çay bağırsağın çalışmasını aşırı uyarır ve bu nedenle kaçınılmalıdır. Ancak, inflamatuar bağırsak hastalarında inflamasyonun yeniden meydana gelmesini önleyecek bilinen bir diyet veya beslenme formu yoktur. Diyet yaklaşımında hastalığın tutulum yeri, aktif olup olmadığı, hastanın almış olduğu ilaçlar ya da geçirdiği cerrahiler gibi faktörler göz önünde bulundurularak önerilerde bulunulmalıdır. Genel anlamda batı tipi beslenmeden kaçınılarak Akdeniz tipi beslenme tercih edilmeli; meyve, sebze, C vitamini, fiber ve omega 3 yağ asidinden zengin gıdalar öğünlerde yer almalıdır. Omega 3-yağ asitleri anti-inflamatuar özelliğe sahiptir. Omega-6 yağ asitleriyle uygun bir dengede olduklarında inflamatuar yanıtı kontrol ederler. Alkol, kızarmış ürünler, acılı yiyecekler, hayvansal yağdan zengin doymamış yağ asit oranı yüksek ürünler, hazır gıdalar, yüksek karbonhidratlı yiyecekler, düşük fiber ve yüksek omega 6 içeren besinlerden olabildiğince uzak durulmalıdır. Çalışmalara göre, hastalar lif açısından zengin besinlerden oluşan diyetleri tercih ederse (özellikle ülseratif kolitte) hastalığın tekrar meydana gelme sıklığı daha düşük olur. Lif açısından zengin diyet ürünleri; kepekli tahıl ekmeği, lahana, muz, pişirilmiş sebze ve meyveler, ezilmiş patates, elma sosu, iyi öğütülmüş un ve bu ürünlerden yapılmış ekmek gibi yiyeceklerdir. Ancak, ince bağırsakta daralmış bir alan varsa bağırsak, içeriğini ileriye itebilmek için daha kuvvetle kasılmak zorundadır. Bu da kramp tarzında karın ağrısına neden olur. Bu nedenle bağırsak darlığı olan hastalarda lifli gıdalar pek fazla önerilmez. Sindirimi kolay besinler genellikle lif bakımından düşük olma eğilimindedir. Aslında lif, sağlıklı bir diyetin önemli bir parçasıdır ancak aynı zamanda vücut tarafından sindirilemeyen meyve, sebze ve tahılların bir parçası olma özelliğine sahiptir. Farklı bir deyişle lif, bağırsaklardan geçer ancak gaz ve şişkinlik gibi bazı sindirim sorunlarına da yol açabilir. Lif oranı düşük besinlerle beslenmek, sindirimi zor maddelerin miktarının azalmasını sağlar. Bu durum ise hazmı kolaylaştırır. Son olarak, inflamatuar bağırsak hastalığında kansızlık bağırsak dışı bulgulardan en sık görülenidir. İBH hastalarında demir, B 12 vitamini, D vitamini, kalsiyum, çinko ve magnezyum eksiklikleri de sık görülür. 3-6 aylık aralıklarla yapılan doktor kontrollerinde bunların eksiklikleri tespit edildiğinde mutlaka hastaya yeterli dozda destek sağlanmalıdır” dedi.