İnsana Değer, Değere Destek…
W – Onko Koçsel İlacın kurucusu Sn.İrfan Bey ve üst düzey yöneticileri Sn.Tuğçe Hn & Sn.Sezen Tuğba Hn sizi kısaca tanıyabilir miyiz?
İ.K – 1979 yılında ilaç sektörüne adım attım ve üst düzey görevlerde bulundum. 1980’li yılların sonuna kadar genel koordinatörlüğünü üstlendiğim ilaç şirketinde, Onko İlaç’ın kurulmasına kadar çalıştım. 1987 yılında %100 yerli sermaye ile Onko İlaç’ı kurdum. Daima Türk tıbbına hizmet felsefesiyle hareket ederek ve sektörün ihtiyaçları doğrultusunda yenilikçi çözüm arayışlarına girerek kan ürünlerini Türkiye’ye getiren ilk kişi oldum.
T.K – ODTÜ Biyoloji bölümünü şeref derecesi ile bitirdim. Daha sonra Amerika’da MBA eğitimini tamamladım ve Uluslararası İşletme yüksek lisansı yaptım. Bilimsel deneyimlerime Yale Üniversitesi’nde başladım. Bu deneyimi çok uluslu bir ilaç firmasında iş yaşamına adım atarak devam ettirdim. 2007 yılından bu yana da Onko Koçsel İlaçları yönetim kurulu üyesiyim.
S.T.K.- Endüstri mühendisiyim aynı zamanda matematik de okudum. Yine endüstri mühendisliği ve ek olarak da yöneticilik üzerine master yaptım. ABD’de okurken mühendislik alanında çeşitli firmalarda görev yaptım. Türkiye’ye döndüğümde ise ilaç sektörünü daha yakından tanımak için global bir firmanın bir çok departmanında çalışarak tecrübe edindim. Burası benim için bir okul oldu. Sonrasında ise kendi şirketlerimize geçtim ve 2008 yılından bu yana Onko Koçsel İlaçları’nın yönetim kurulu üyesiyim.
W – Onko Koçsel kültürünü yakından tanımak adına değerlerinizi ve önceliklerinizi paylaşır mısınız?
T.K.- Onko Koçsel olarak, yeni tedavi olanaklarıyla ileri teknolojiye entegre, temel tedavinin yanı sıra yaşam kalitesini de artıran ilaçları Türk tıbbının hizmetine sunmayı misyon edinmiş bir firmayız. Kurulduğu günden bu yana, misyonu doğrultusunda yapmış olduğu yurt dışı iş birlikleri, Onko Koçsel İlaçlarına uluslararası bakış açısı kazandırmıştır. Onko Koçsel, yaklaşık 30 yıllık tecrübesini yeni üretim tesisleri ile birlikte uluslararası pazarlara taşıma hedefine ulaşmak için çalışmalarına hızla devam ediyor.
W – ‘İnsana Değer, Değere Destek…’ mottonuzun anlamını ve hikayesini paylaşır mısınız?
İ.K.- 29 yılı aşkın bir süredir onkoloji, romatoloji, hematoloji ve nöroloji alanlarında hizmet veren bir ilaç firması Onko Koçsel İlaçları. Türkiye’de örneği olmayan bir teknolojiyi ülkemize getirerek onkoloji alanında dışa bağımlılığı azaltmayı hedefleyen devasa bir yatırım yaptık. Amacımız; insan sağlığına katkı yapmak ve yaşam kalitesini arttıran tedavi seçeneklerini insanlara sunabilmekti. Bu yüzden mottomuz da insana verdiğimiz değer… Bu değerin devamını sağlayacak desteği de Türk tıbbının hizmetine sunuyoruz.
W- Onko Koçsel’in vizyonu ve orta-uzun vade hedefleri nelerdir?
T.K.- 2010 yılında firma olarak bakış açımızı değiştirdik ve yerli ürettiğimiz ürünlerin sayısını artırma kararı aldık. Çünkü ileri teknoloji ürünleri Türkiye’de üretilmiyor, özellikle onkoloji alanında bu anlamda bir üretim söz konusu değil. O yüzden bu ilaçlarla ilgili dış politikalara bağımlı kalınıyor. Hem dışa bağımlılığı ortadan kaldıracak hem de ekonomiye katkı sağlayacak bir proje hayata geçirmeyi hedefledik.
Onko Koçsel olarak 25 yılı aşkın bir süredir bu pazardayız ve bu alanı çok iyi bilmekteyiz. Bu sebeple kendi bulunduğumuz pazarda ilerleme kararı aldık. Çok farklı ve yenilikçi bir teknolojiyi Türkiye’ye getirdik. Burada önemli olan Türkiye’de bugüne kadar üretilemeyen veya çok kısıtlı üretilen ürünleri üretebilen bir teknolojiyi, ülkemize getiriyor olmamız. Dünyada da sadece 14 fabrikada böyle bir teknolojinin mevcut olduğunu söyleyelim. Şu ana kadar yaptığımız yatırımların gelecek vadede Türkiye ekonomisine yapacağı katkı bizim vizyonumuzun en önemli artısını oluşturuyor.
S.T.K.- Türkiye’de özellikle onkoloji pazarındaki ithal ve yerli üretim oranlarını değiştirmek istiyoruz. Yerli üretimler çok basit ürünler, ileri teknoloji ile üretilen ürünler değil. Bizim hedefimiz önümüzdeki dönemde ithal ürünlerin üstünlüğünü kırabilmek ve tabii aynı zamanda bu alanda ciddi oranlarda ihracat yapmak. Bu tarz ürünler Türkiye’de üretilmediği gibi doğal olarak ihracatı da yok. İhracatın Türkiye ekonomisine katkısı çok ve ithalat-ihracat oranları bizim tüm Türkiye olarak cari açığımızı, milli gelirimizi ve servetimizi etkiliyor. Bu oranlar ne kadar tersine dönerse o kadar iyi olacak. Amacımız Türkiye’deki ithalat ve ihracat oranında değişiklik yapıp onkoloji alanındaki bu ürünlerin ihracatına başlayarak Türkiye’nin ihracatına katkıda bulunmak. Hedefimiz 2018 yılında üretimimizin %20’sini ihracata ayırmak şeklinde. İhracatın yanı sıra bir de istihdam konusu var, çok sayıda kişiyi istihdam ettik ve etmeye devam edeceğiz.
W- Büyüyen bir organizasyon olarak İ.K. & Ar-Ge & Üretim gibi önemli birimlere ait politikalarınız nelerdir?
S.T.K.- Biz gerçekten bir aileyiz. Birbirini iyi tanıyan, birbirine bağlı insanlarla çalışıyoruz. Aramıza yeni katılan çalışma arkadaşlarımız da bu samimi ortama hızlı uyum sağlıyor. Çalışanlarımızı kendi alanlarında başarılı ve yetkin kişiler arasından seçiyoruz. Hızlı çözüm üretebilen, profesyonel bir ekibiz. İnsan Kaynakları ekibimiz, çalışanlarımızın motivasyonlarını yükseltmek için periyodik çalışmalar yapıyor ve etkinlikler düzenliyor. Biz “İnsana Değer” derken gerçek anlamda önce kendi çalışanlarımızın mutluluğu olmak üzere insan kaynağına olan değerden bahsediyoruz. Bu konuya verdiğimiz öncelik her bölümün çalışma tarzına yansıyor. Bizim en büyük avantajımız vizyoner bir bakış açısında sahip olmamız. Ürün gamımızı genişletirken de, ekibimize dahil olacak kişileri seçerken de her zaman bu bakış açısıyla hareket ederiz. Sadece Ar-Ge ve Üretim ekibi değil tüm divizyonlarımızın en iyi ve etkin çalışmaları ortaya koyabilmesi için politikalar oluşturmaya önem veriyoruz.
W- Cari açığa ilaç olacak mısınız? Yatırım planlarınız içinde farklı stratejik ürünlerde var mıdır?
İ.K.- Onko Koçsel İlaçları olarak onkoloji ilaçları sektöründe ülkemizin en büyük yatırımına imza atmanın gururunu yaşıyoruz. Gebze’de inşa ettiğimiz üretim ve onkoloji alanında GMP onaylı tek ARGE laboratuvarını barındıran tesislerimiz Türk İlaç Sanayi’nin geldiği son noktayı göstermesi açısından önemli bir konuma sahip. Yüksek kalite ve üretim standartları, sadece ülkemiz ihtiyaçlarını karşılamak için değil aynı zamanda global onkolojik ilaçlar pazarında endüstri devlerinin yanında bayrağımızı gururla dalgalandırmak, bilimsel araştırma ve teknolojik deneyimlerimize dayanan üretim gücümüzü, ekonomimize katkıya çevirmek için kritik öneme sahiptir. Çünkü artık kanserin birçok türünde yaşam süreleri ve yaşam kalitesi artmış aynı zamanda hastaların yaşamları boyunca ilaç kullanım süreleri uzamıştır. Bu nedenle onkoloji uzmanlarının hem yüksek üretim kalitesine güvendikleri ürünlere hastalarının sağlığını emanet etmesi hem de bu tedavilerin ulaşılabilir olması gereklidir.
T.K.- Biz sadece hastalıkları tedavi etmeye yarayan ürünlere değil, yaşam kalitesini artırmaya dayalı ürünlere de önem veriyoruz. Bu yüzden ürün portföyümüzde radyoterapi ve/veya kemoterapiden kaynaklı ağız içi yaralar için gargara da var, ciltte oluşan iritasyon ve döküntü gibi durumlarda cildin yeniden yapılanmasını desteklemek, cildi nemlendirmek amacıyla krem formda ürün de var. Bizim stratejimiz insan sağlığını artıracak her ürünü ulaşılabilir kılmak.
W – Yurtdışına açıldınız, özellikle Amerika ofisiniz son derece önemli, bu ve benzeri stratejik hamlelerinizi sizden alabilir miyim? Yurtdışı hedef pazarlarınız ve ihracat hedeflerinizi nelerdir?
T.K.- Onko Koçsel olarak geçen yıllarla zenginleşen pazar tecrübe gücümüzü arkamıza aldık ve hızla uluslararası arenada gururla boy göstermeye başladık. İlk hedefimiz dünya ilaç pazarının lideri ABD oldu. Bu doğal bir başlangıç noktasıydı çünkü üretim tesislerimiz temel atma aşamasından itibaren FDA süreç ve beklentilerine göre dizayn edildi, hatta bu beklentilerin ötesinde yapılanarak gelecek öngörülerimizi de inşa edip somutlaştırmış olduk. Bu bağlamda 2016’nın ilk haftası ABD ofisimizi açtık ve ilaçlarımızın ABD pazarına yönelik pazar erişim projeleri ile FDA onay süreçlerini başlattık. Daha sonra hedefimiz gelişmekte olan pazarlara (EGM) açılmak oldu. Bu pazarlar hızlı büyüyen pazarlar. Bu bölgelerdeki çift haneli büyüme oranı ile yüksek kaliteli, ulaşılabilir ilaç talepleri global şirketlerin de hedeflerine girmesinin en büyük nedeni. Aynı zamanda genelde düşük ekonomik profil nedeniyle tedavilerin ulaşılabilir olması için hükümetlerin en önemli ekonomik önlemlerinin sağlık sektörü üzerine yoğunlaştırmasına neden olmakta. Onko Koçsel İlaçları olarak EGM pazarlarında ilk etapta Güneydoğu Asya (SEA) bölgesini seçtik. Malezya’nın en büyük lokal ilaç firmalarından biri ile bu bağlamda Kuala Lumpur’da ön sözleşme yaptık. Bu sözleşme uyarınca Güneydoğu Asya ve uzak doğudaki toplam 14 ülkeye ürünlerimizi ulaştırmış olacağız. Bununla beraber 200 milyon nüfus ve 22% yıllık Pazar büyümesi ile önemli pazarlardan biri olan Pakistan’ın en büyük ve deneyimli oyuncularından biri ile de partnerlik anlaşmasını İslamabad’da imzaladık ve ürün tescil süreçlerimizi başlattık. Bunun yanı sıra; Körfez ülkeleri, Kuzey Afrika ve Orta-Güney Amerika’da lokal ithalatçı firmalarla işbirliği görüşmelerimiz finalize olmak üzere. Avrupa Birliği Bölgesi’ne giriş noktalarımızdan biri de komşumuz Bulgaristan. Sofya Ofisimiz 2016 yılının 1.çeyreği itibari ile açıldı. Paralelinde de Avrupa Birliği İyi Üretim Uygulamaları sertifikası (EUGMP) başvurumuzu tamamlamış ve üretim tesislerimizi Avrupa Birliği’ne bağlı ilaç ajanslarının denetimine açmış olacağız. Onko Koçsel İlaçları olarak Global Açılımımız ve projelerimizle ülkemizdeki sektörel bilgi ve deneyimlerimizi dünya pazarlarına taşıyarak ülkemize bu alanda hem cari açığın kapanmasına yönelik önemli bir ekonomik kazanım sağlayacağız hem de global pazarlarda yüksek kaliteli üretim standartlarıyla üretilen kanser ilaçlarına erişimi kolaylaştıracağız ve daha fazla kanser hastasının yaşam kalitelerine hatta yaşam sürelerine yaptığımız katkıyla gurur duymaya devam edeceğiz.
W – Ar-Ge özel önem verdiğiniz alan ve bu konuda ciddi yatırımlarınız oldu, yatırımızın boyutunu alabilir miyim? İnovasyon ve patent başvurularınız hakkında bilgi alabilir miyim?
S.T.K.- 110 milyon euroyu geçen bir yatırımdan bahsediyoruz. Onko Koçsel Ar-Ge Merkezi; Analitik Geliştirme Laboratuvarları (enstrümantal analiz laboratuvarı, yaş kimya laboratuvarı), Formülasyon Laboratuvarı, Pilot Üretim, Stabilite alanlarından oluşuyor ve ileri teknolojiye sahip yaklaşık 200 makine, cihaz ve ekipmanla donatılmış bulunuyor. Benzerlerinden çok farklı üretim akışına göre dizayn edilmiş ve GMP sertifikasıyla pilot üretim laboratuvar alanına sahip olan Onko Koçsel Ar-Ge Merkezi, Türk ilaç sektörünün onkoloji alanında en büyük ve en donanımlı Ar-Ge merkezi olarak öne çıkıyor. Onko Koçsel, Ar-Ge çalışmaları doğrultusunda, dünyada bulunmayan iki veya daha fazla molekül içeren kombinasyon ürünlerin hasta uyumunu artırıp ilaç yan etkilerini azaltmayı ve Türkiye’nin bulunmadığı yeni pazarlarda yer almak için yeni ürün geliştirme çalışmalarına hız vermeyi hedefliyoruz.
Diğer yandan Onko Koçsel, hızla gelişmekte olan biyoteknolojik ürünler pazarı için de mevcut Ar-Ge ekibiyle kapsamlı araştırmalara başlayarak altyapı çalışmalarını organize ediyor. Ar-Ge merkezimizde çalışmalar çeşitli proje bazlı işbirlikleriyle sürüyor. Söz konusu işbirliklerini proje bazında TÜBİTAK, TEYDEB, SANTEZ ve çeşitli üniversitelerle işbirliği içinde yürüten Onko Koçsel AR-GE merkezinde çalışmaları tamamlanmış veya devam eden bazı projeler, özel sektör ve üniversite birlikteliğine dayanıyor. “Fikir ürünleri unsurları olmadan hedeflere ulaşılamaz’ görüşünü prensip edinen Onko Koçsel İlaçları, araştırma geliştirme çalışmalarını buluşla sonuçlandırıp patent başvurusu yapma noktasına gelmiş bulunuyor. İlk uluslararası patent başvurusunu geçtiğimiz sene yaptık. 2016 yılının ilk yarısında 3 patent başvurusu daha yapmayı planlıyoruz.
W – Caris Life Science işbirliğinizi aktarır mısınız, yakında başka işbirlikleriniz de olacak mıdır?
T.K.- Onko Koçsel İlaçları, yeni yapılanma stratejisi ile dünya devleriyle işbirliği de gerçekleştiriyor. Kanser tedavisine yönelik geniş kapsamlı çalışmalar yürüten dünyanın sayılı biyoteknoloji firmalarından Caris Life Sciences ile gerçekleştirilen işbirliği bu girişimlerin başında geliyor. İşbirliği kapsamında Caris Life Sciences’ın sunduğu dünyanın en gelişmiş ‘moleküler profilleme’ hizmeti sayesinde tümöre özel tedavi seçenekleri değerlendirilebiliyor ve Caris’in geliştirdiği moleküler profilleme hizmeti sayesinde hastalar hem gereksiz ilaç ve yan etki yükünden kurtuluyor hem de doğru ilaçlarla etkin tedavi şansı yakalıyor. İşbirliği ile Onko Koçsel, onkoloji destek tedavi birimleri ve ekip yapılanmasında değişikliğe giderek ve spesifik bir alanda daha uzmanlaşarak, kanserde doğru tedavi seçenekleri ve doktora erişimin artacağı bir yapılanmaya geçiş yapıyor. Planladığımız ve görüşmeleri devam eden diğer işbirliği çalışmalarımızı da yakın gelecekte Türk tıbbının hizmetine sunacağız.
W – Yatırımlarınızda teşvik-hibe den istifade ettiniz mi? Sizce Kamunun destekleri yatırım yapmak için risk almayı sağlayacak ölçüde mi, destekler için ek beklentileriniz nelerdir?
T.K.- 2010 yılında bu projeyi hayata geçirmeye başladığımızda hiç teşvik sistemini düşünmememiştik. Biz ne olursa olsun bu projeyi yapacağız ve Türkiye’ye bu fabrikayı kazandıracağız gözüyle bakmıştık. 2012 yılının Haziran ayında Türkiye’de yeni bir teşvik sistemi çıktı. Aslında biz bu tarihe kadar projemizde ilerlemiştik. 2012 yılında çıkan bu teşvik onkolojiyi de kapsıyordu. Böyle olunca da bu teşvikten yararlanabilmek için başvuruda bulunduk ve öncelikli yatırım teşvikini Nisan 2013’te alarak Ekonomi Bakanlığı’ndan onaylattık. Onkoloji alanında böyle bir teşvik alan tek firmayız. Onkoloji ilaçlarının yüzde 96’sı ithal ediliyor. Yüzde 4 yerli ürün kullanılabiliyor. O nedenle bizim yatırımımız “öncelikli tesis” kategorisine girdi. 5’inci ve 6’ıncı bölge arası bir teşvik uygulandı. Yatırım aşamasında çok fazla teşvik katkısı alamıyorsunuz. Eğer makineleriniz yurt dışından geliyorsa bunlar gümrükten çekilirken KDV istisnası avantajı sağlanıyor. Asıl desteği fabrika faaliyete geçtikten sonra almış oluyorsunuz. Eskiden devlet bu anlamda zarara uğratıldığı için sistemi bu şekilde değiştirmişler. Bu sebeple çoğunlukla kendi imkanlarımızla yürüttük. Şu anda Ekonomi Bakanlığı’nın desteklerinden yararlanmaya çalışıyoruz ancak yayınlanan tebliğlerin ilaç sektörüne uygun olduğunu söyleyemeyiz. Yeni karar yazımı aşamalarında Bakanlıktaki yetkililere bu konudaki görüşlerimizi sunmayı talep ettik. Çünkü ilaç sektörüne spesifik destekler oluşturulmasına ihtiyaç var.
S.T.K.- Onko Koçsel İlaçları olarak bu devasa yatırımımızın ardından başvurularımızın hız kazanması ve üretimimizin teşvik görmesini bekliyoruz. Son derece büyük bir kapasiteye sahibiz. 2018 yılı itibariyle üretimimizin yüzde 20’sini ihraç edecek güce sahip bulunuyoruz. Yerli kanser ilaçlarını ihtiyaç sahiplerine %60 daha ekonomik sunacağız. Bu engelleri aşabiliyor, ancak bürokrasiyi aşmakta güçlüklerle karşılaşıyoruz. Örneğin 2015’in neredeyse tamamını beklemekle geçirdik. Üretime başlamak üzere hazırladığımız ilaçlar için 8-9 ay izin bekledik. İlgili komisyonlar toplanamadı. Neyse ki kan ürünleri, radyoloji ürünleri, steril likit ürünleri işimizle onkoloji ilaçları ithalat ve pazarlamasını sürdürdük. 2014 yılnda T.C. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından “2014 Onkolojide Yerli Yatırım Teşvik Ödülü”ne layık görüldük. Ancak bizim için en büyük ödül bürokrasinin hızlanması olacaktır.
W – Onko Koçsel in bundan sonraki yürüyeceği terapötik alanlar hangileri olacaktır? OTC’ye bakışınız nasıl ?
S.T.K.- Devlet tarafından geri ödenmeyen ürünlerden oluşan bir ürün portföyümüz zaten bulunuyor. Biz yenilikçi tedavilerden bahsederken gerçek anlamda yaşam kalitesini artırmaya yönelik ürün arayışı ile hareket ediyoruz. Hamilelikte bulantı-kusmayı engelleyen tıbbi cihaz da portföyümüzde, ishali 24 saat içinde durduran jelatin tannat ürünümüz de. Biz daima yapılmayanı yapma çabasındayız. Bu çabamızı OTC alanında da yerli üretimde de sürdüreceğiz.
W – Aile şirketleri sahadan yavaş yavaş çekilme süreci yaşıyor bu gelişmeler açıkçası ülkenin geleceği için sıkıntı yaratacaktır, bu konudaki düşüncelerinizi alabilir miyim?
İ.K. – Yeni ilaçlar bulmada önemli ilerlemelerin kaydedildiği günümüzde, hala sınırlı tedavi seçenekleri olan hastalıklar bulunuyor. Onko Koçsel olarak, bilimi bu hastaların ihtiyaçlarına cevap verecek ilaçlara ve diagnostik testlere dönüştürmek amacıyla Ar-Ge yatırımları yapmayı hedefledik. Hastaların söylediklerine kulak vererek sorunlarına çözüm üretebilmek ve hatta gelecekteki ihtiyaçlarını önceden görebilmek temel amaçlarımızın başında geliyor. Yerli kanser ilaçları üretimi için 110 milyon euro yatırımla ileri teknolojiye sahip ilaç fabrikamızın açılışının ardından, kanser ilaçları araştırma ve geliştirilmesi için Türkiye’nin onkoloji alanında ilk GMP onaylı AR-GE merkezini hayata geçirdik. Ancak Türkiye’de bu gibi ülke yararına önemli ölçüde katkı sağlayacak büyük yatırımları gerçekleştiren kuruluşların bürokrasiden destek görmesi gerekiyor. Fakat destek verilmese bile en azından bu kurumların önlerinin açılması, üretime bu yolla katkı sağlanması, gerek sektörel ilerleme gerekse ülke ekonomisi açısından büyük önem arz ediyor. Yenilikçi sağlık hizmetleri konusunda daha gidilecek çok yol var. Bugün Türkiye’deki insanlar yenilikçi ilaçlara Avrupa ve Amerika’daki insanlardan çok daha geç ulaşıyorlar. Ne yazık ki Türkiye’de ruhsatlandırma süreci çok ağır işliyor, bu o hastaların ilaçlardan faydalanmasının da gecikmesi demek oluyor.
W- Türk İlaç Sektörü’nün 2023 hedeflerinin gerçekleşme ihtimali size göre nedir? Bu stratejik öneme sahip konudaki önerilerinizi alabilir miyiz?
İ.K.- 2020’li yıllar; sadece ilaç sektörü için değil sigorta şirketlerinin, tıbbi cihaz üreticilerinin, hammadde tedarikçilerinin..vb. dahil olduğu tüm sağlık hizmetlerinin şu andakinden daha fazla etkin iletişime ve teknolojik ilerlemeye sahip olacağı, tüketicilerin de daha bilinçli ve farkındalıklarının artacağı bir dönem olacaktır. Bu yüzden tüketici olarak adlandırdığımız “hasta”ların veya “sağlık hizmetini talep edenlerin” sunulan hizmetlerin merkezine konularak ihtiyaçlara cevap sağlanması gerekecektir. Güçlü ve zayıf yönlerini bilen ve bunu düşünerek hareket eden firmalar başarılı olacaktır. Yeni iş yapış modellerinin ortaya çıkmasına bağlı olarak yeteneği doğru yönetebilen insan kaynağına da yatırım yapmak gerekecektir. İnovasyon ve yaratıcılık ne kadar önemli ise, bunu etkin hizmet eşliğinde sunmak da bir o kadar önemli olacaktır. Ar-Ge faaliyetleri sadece yeni ürün üzerine değil, yeni metot veya form geliştirme, yeni işbirliklerine yönelme ve bireyin uyumunu artıracak faydalar sunmaya bağlı olacaktır. Süregelen pazarlama ve satış stilleri, müşteri ilişkileri ve kampanya uygulamalarını içeren tüm kanallar değişime uğrayacaktır. Teknoloji alanında değerlendirdiğimizde ise bu değişimlerin en çok da biyoteknoloji alanında olacağını tahmin etmek zor değildir. Bu bakımdan biyoloji/biyoteknoloji alanında da yasal düzenlemelerin tamamlanması ve Avrupa standartlarına kavuşturulması gerekecektir. Ayrıca yüzyüze iletişimin yerini her geçen gün dijital iletişim aldığı için dijital uygulamalar daha da önemli hale gelecektir. Sağlık çalışanlarının internet tabanlı uygulamalar aracılığı ile iletişim halinde olması kaçınılmaz olacaktır. Sadece hasta-sağlık görevlisi alanında değil, ilaç sektörü de bu konuda atılıma geçecektir. İçinde bulunduğumuz sektörün bazı tanıtım ve reklam kısıtlamaları/yasaklamaları olmasına rağmen kurumsal iletişimin önemli bir ayağını oluşturan sosyal medyanın profesyonel olarak yönetilmesi de önem kazanacaktır. Mobil uygulamalar da yaşam kalitesine sundukları katkı ölçüsünde revaçta olacaktır. Değişmeyen tek şey ise, kurumsal itibari güçlendirmeyi, güveni, şeffaflığı ve dürüstlüğü ilke edinen markaların tercih edilmeye devam edilecek olmasıdır.
W- Değerli görüşlerinizin paylaşımı için şükranlarımızı sunar ülkemiz adına başarılarınızın daim olmasını dileriz.