Dr. Ayşegül Girgin iple yüz askılama yöntemi hakkında güncel bilgileri paylaştı;
Günümüzde ortalama yaşam süresinin ve bununla beraber iş hayatının uzaması, daha geç yaşlarda emekli olmayı da beraberinde getirdi. Artık annelerimizin ve babalarımızın emekli olup köşesine çekildiği, torun baktığı yaşlarda biz hala iş hayatında tırmanmaya, altın çağımızı yaşamaya devam ediyoruz. Hal böyle olunca genç nesil kadar dinç, dinamik ve genç görünme isteği daha da önem kazandı. Son yıllarda özellikle iş dünyasında spor, sağlıklı beslenme gibi kavramların önem kazanması, estetik ve anti-aging uygulamaların daha popüler olması gene bu sebepten dolayıdır. Bu kadar yoğun bir temponun içinde tabi ki iyileşme süreci uzun, iş ve sosyal hayattan uzak kalmayı gerektirecek işlemler yerine sonuçları ve iyileşme süreci hızlı uygulamalar ilk tercihimiz.
Hepimizin artık çok aşina olduğu botulinum toksin, dolgu ve vitamin enjeksiyonları gibi medikal estetik uygulamaları günlük hayatın bir parçası hatta manikür, pedikür ve kuaför uygulamaları kadar rutin hale gelmiş durumda. Bu uygulamalar içinde son dönemde parlayan birçok uygulamanın önüne geçen uygulama ise iple askılama yöntemidir.
Yaşlanmayla birlikte deri ve deri altı dokularımızın yer değiştirmesi sonucunda sarkmalar ve derin oluklar en çok canımızı sıkan estetik problemlerdir. Yakın zamana kadar cerrahi müdahaleye mecbur olduğumuz bu problemleri artık cerrahi müdahaleler olmadan, daha kısa ve konforlu iyileşme süreçleri ile asıcı ipler vasıtasıyla çözmek mümkün.
İple yüz askılama, 1970’li yıllarda plastik cerrahi ameliyatları sırasında dokuları asmak için ameliyat iplerinin kullanılmasıyla başlamakla beraber tekniğin cerrahisiz olarak da kullanılabileceği 1990’lı yılların sonunda tıp camiasının dikkatini çekmiştir. Yöntemin temeli, özel olarak tasarlanmış ipler kullanılarak yumuşak dokuların olması gereken orijinal yerine sabitlenmesi prensibine dayanmaktadır. Genel anestezi gerektirmeyen, 20-30 dk. gibi kısa bir sürede yapılabilen, çok güvenli ve konforlu olan bu tedavinin sonuçları uygulamadan hemen sonra görülmektedir. Kullanılan iplerin özellikleri, uygulama tekniği, sarkmanın derecesine göre değişmekle beraber kalıcılık süresi ortalama 1-2 yıl kadardır.
İple askılama tedavisinde, iplerin asıcı ve tutucu özellikleri dışında hangi materyalden yapıldığı da önemlidir;
İpler, yapıldıkları materyallere göre vücutta
emilebilir
ve emilemeyen (kalıcı ipler olarak)
olmak üzere ikiye ayrılır. Emilebilir ipler için en sık kullanılan materyaller PDO (polydiaksinon) ve PLLA/CL (poly L laktik asit ve capronalacton kombinasyonu) iken kalıcı iplerin materyalleri çoğunlukla polypropylene ve silikondur.
İpler sadece uygulama alanında mekanik asma efekti oluşturmaz; aynı zamanda yapıldığı materyalin özelliğine göre cilt altında kolajen sentezini uyararak cildin sıkılaşmasını, canlanmasını ve nemlenmesini sağlar. Kalıcı iplerde kullanılan polypropylene ve silikon gibi materyallerin cilt yenileme etkisi oldukça zayıfken; emilebilir iplerin yapımında kullanılan PDO ve PLLA/CL un uyarıcı ve yenileyici etkisi daha fazladır.
Emilebilir iplerin deri altında kalma süresi cilt altında yenileme için yapılan uyarım süresini dolayısıyla oluşacak olan kolajen miktarını etkiler. PDO’nun ciltte emilimi 1-4 ay kadar sürerken; PLLA/CL’un emilimi 18-24 aya kadar devam etmektedir. Yani, emilim süresi uzun materyal ile yapılmış iplerin mekanik olarak askılama etkisi daha uzun sürmektedir. Aynı zamanda bu iplerin oluşumunu tetiklediği kolajen miktarı da fazla olacağından anti-aging etkisi daha belirgin hale gelmektedir.
Yer çekimine bağlı sarkmaların düzeltilmesine ve aynı zamanda da cilt kalitesinin artmasına olanak sağlayan iple askılama tedavisinin, önümüzdeki uzun yıllar boyunca estetik tıp alanında artan bir şekilde popüler olması öngörülmektedir.