Döviz kurundaki dalgalanmalar sebebiyle ilaçta yaşanan sorunun arka planındaki bir başka önemli problem ise Türkiye üzerinde yakın coğrafyadaki ülkelere yapılan hukuksuz paralel ihracat. Diğer bir ifadeyle kaçak ilaç ticareti. Bazı ilaç depoları kanalıyla yapılan hukuksuz ihracat sebebiyle Türkiye’de üretilen ve ülkemizin uygun fiyatlarla ithal ettiği ilaçlar, komşu ülkelerde, Avrupa Birliği’ne veya bu ilaçların yasal yollarla temin edilebileceği diğer ülkelere göre çok daha uygun fiyatlarla pazarlanıyor. Habertürk yazarı Güntay Şimşek yazdı…
İlaçta paralel ihracat vurgunu
Döviz kurundaki dalgalanmalar sebebiyle ilaçta yaşanan sorunun arka planındaki bir başka önemli problem ise Türkiye üzerinde yakın coğrafyadaki ülkelere yapılan hukuksuz paralel ihracat. Diğer bir ifadeyle kaçak ilaç ticareti. Bazı ilaç depoları kanalıyla yapılan hukuksuz ihracat sebebiyle Türkiye’de üretilen ve ülkemizin uygun fiyatlarla ithal ettiği ilaçlar, komşu ülkelerde, Avrupa Birliği’ne veya bu ilaçların yasal yollarla temin edilebileceği diğer ülkelere göre çok daha uygun fiyatlarla pazarlanıyor.
Türkiye’de yüksek döviz kuru rakamları, ilaç hammaddesinden ambalajına, ithal edilen üründen, yurtiçinden üretilen mamullere kadar her şeyi etkilerken, birilerinin fırsatçılık yaparak ilaç üzerinden kaçak ihracatla haksız kazanç sağlaması kelimenin tam anlamıyla skandaldır. Sağlık Bakanlığı’nın Türkiye ilaç pazarının %95’ini kontrole eden Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile şüphesiz Sosyal Güvenlik Kurumu’nun (SGK) bu işin üzerine gidip, sorumlulara ciddi müeyyideler uygulaması lazım.
Türkiye’de bazı ilaç depolarının İran, Irak, Suriye, Gürcistan vs. gibi komşu ülkelere yaptığı bu hukuksuz ihracat ülkemize zarar veriyor. Fakat araştırıp, öğrenebildiğim kadarıyla da bu konuda ciddi bir yasal boşluk var. İlaç depoları da bu durumu fırsata çevirmiş durumdalar. Türkiye’de ilaç satmak yerine daha karlı komşu ülkelere yönelmişler.
Mesela Türkiye’den bir ilaç firması Irak veya İran pazarında girebilmek için çeşitli araştırmalar yapıyor. İlgili ülkenin mevzuatına göre ilaçlarını hazırlıyor. O ülkede ofis açıyor, tanıtım çalışması yapıyor. Hasılı ciddi masraf yaparak ilacını ihraç edip, pazara sokmaya çalışıyor.
Diğer yandan ilaç depoları ise maddi ve manevi külfete girmeden, yorulmadan, Türkiye için üretilen ve kamunun ciddi denetimleriyle de çok uygun fiyatlarla Türk vatandaşına ulaştırılması gereken ilaçları, kaçak yollardan komşu ülkelere satıyorlar. Hem Türk halkına hem de Türkiye ilaç sektörüne zarar veriyor. Haksız kazanç elde ediyorlar.
Recep Akdağ’ın Sağlık Bakanı olduğu dönemde, Türkiye’deki fiyatlara, Avrupa’da ilaç fiyatlarının en düşük olduğu 5 ülke referans alınarak ciddi bir düzenleme getirilmiş ve rakamlar aşağıya çekilmişti. Ama anlaşılan devrim gibi bu adım da komşu ülkelere ve korsan ilaç ihracatçılarına yaramış.
Halihazırda Türkiye’de ithal ilaçlar için 2017’deki ortalama dikkate alınarak Euro 2.69 liraya sabitlendi. Mevzuat gereğince bir önceki yılın ortalama döviz kurunun yüzde 70’i baz alınarak sabit kur oluşturuluyor. Fakat Euro 7 TL civarlarında seyredince sektörde sıkıntı başladı. Yabancı firmalar, 2,69 seviyesinden Türkiye’ye ilaç vermek istemedi. Depolardaki ilaç adetleri alarma geçti.
Yerli ilaç üreticileri de ithal hammadde sebebiyle sorun yaşadılar, yaşıyorlar. Biryandan ithal etkin hammadde döviz kurundan etkilenirken, diğer taraftan vadeli çalışan etkin madde üreticileri, Türkiye’deki ekonomik durumu bahane edip, peşin çalışmaya dönmüşler. Böylece sektörde ilave yatırımlarda olmazken, yerli şirketlerin öz sermayesi erimeye başlamış.