Journal of Epidemiology & Community Health’de yayınlanan geniş ve uzun vadeli bir çalışma, kadınların boşanmayla ya da daha sonraki yaşamda bir ilişkinin sona ermesiyle duygusal olarak başa çıkma konusunda erkeklerden daha fazla mücadele edebileceğini öne sürüyor.
Her iki cinsiyet de boşanma, ayrılık veya ölüm öncesinde ve sonrasında antidepresan kullanımını artırırken, kadınların bu ilaçları kullanımı erkeklerden daha fazla. Yeni yapılan bir çalışmada, yeniden partner olmanın her iki cinsiyette de antidepresan kullanımında hafif bir azalma ile ilişkili olduğunu, ancak kadınlarda bu durumun özellikle kısa ömürlü olduğunu gösteriyor.
Araştırmada, ileri yaşlarda depresyonun da nispeten yaygın olduğunu ve 55 yaş üstü kişilerin tahminen yüzde 10-15’inin klinik olarak anlamlı depresif belirtiler yaşıyor.
Bu nedenle araştırmacılar, 1996 ile 2018 yılları arasında, yaşları 50 ila 70 arasında değişen, boşanma, ilişkilerinin kopması ve yas sürecinden geçmiş 228 bin 644 yaşlı Finli arasında antidepresan kullanım kalıplarını ve daha sonra yeniden birliktelik yaşamanın bu kişiler üzerindeki etkisini izlemeye karar verdiler.
Yapılan izlenimde toplamda 85 bin 031 kişi yaslı, 75 bin boşanma ve 68 bin 604’ü ayrılık nedeniyle partneriyle yaşamayı bıraktı. Daha sonra ortalama 2 ila 3 yıl içinde 53 bin 460 kişi yeni bir ilişkiye girdi. 31 bin 238 kişi ayrıldıktan, 15.958 boşanmadan ve 6.264 partnerlerinin ölümünden sonra.
Yas ya da ilişki sona erdikten sonra yeniden birlikteliyask kuran erkeklerin sayısı kadınlardan daha fazladır. Eşleri ölen hem erkek hem de kadınlar, antidepresan kullanımlarını olaydan önceki 4 ila 1 yıl arasında artırdılar ve önceki 3 ay ve sonraki 3 ayda ciddi bir artış oldu. Erkeklerde yüzde 5,5’in biraz altında; kadınlarda yaklaşık yüzde 7 oranında. Kullanım daha sonra geriledi ancak yine de eskisinden yüksek kaldı.
Benzer şekilde boşanmadan önceki 6 ayda antidepresan kullanımı her iki cinsiyette de arttı. Erkeklerde yüzde 5, kadınlarda yüzde 7 oranında. Hemen ardından hem erkeklerde hem de kadınlarda geriledi ve 1 yıl sonra sabitlendi. Ancak boşanma öncesine göre daha yüksek kaldı.
Ayrılık yaşayan kadınların, olaydan önceki 4 yıl içinde antidepresan kullanımları önemli ölçüde arttı. Erkekler de bu uyuşturucuların kullanımını artırdı, ancak çok daha az bir oranda: kadınlarda bu oran yüzde 6’ya kıyasla yüzde 3’ün biraz üzerindeydi.
Erkeklerde antidepresan kullanımı bir yıl içinde ayrılıktan 12 ay önceki seviyeye geriledi ve sonrasında aynı seviyede kaldı. Ancak kadınlar için durum farklıydı çünkü kullanımları hemen ardından biraz azaldı ve kısa sürdü, ilk yıldan itibaren yeniden arttı.
Araştırmacılar, cinsiyet rolü farklılıklarının kadınlar için daha ağır zihinsel sağlık sonuçlarının bazılarını açıklamaya yardımcı olabileceğini, ancak bu etkilerin bazılarını hafifletmeye yardımcı olmak için genellikle erkeklerden daha iyi sosyal ağlara sahip olduklarını öne sürüyor.
Trajectories of antidepressant use before and after union dissolution and re-partnering in later life: a prospective total population register-based cohort study
Background Grey divorce and later remarriage have become increasingly common in high-income countries, but previous evidence on their impacts on mental health is scarce. Even less is known about the effects of non-marital separation and re-partnering in later life.
Methods Using Finnish registry data from 1996 to 2018 on 228 644 individuals aged 50–70 in 2000–2014, trajectories of antidepressant (AD) use 4 years before and 4 years after divorce, non-marital separation, bereavement and subsequent re-partnering were examined using individual fixed-effects (FE) linear probability models.