Ýstanbul Üniversitesi’nde 12-13 Eylül tarihleri arasýnda düzenlenen ‘Doðal Ürün Kimyasýnda Yeni Geliþmeler’ isimli konferansta söz alan yerli ve yabancý konuþmacýlar, doðal ürün kimyasý konusunda yapýlan çalýþmalarý multidisipliner bir açýdan ele alarak, bu alandaki son geliþmeler hakkýnda bilgi verdiler. Ülkemizin önde gelen bilim insanlarý, ülkemiz çok zengin bir endemik bitki örtüsüne sahip olduðu halde, bitki özlü ilaç üretiminde çok fazla varlýk gösteremediðine dikkat çektiler.
Cumhuriyet- Bilim Teknik- “Doðal Ürün Kimyasýnda Yeni Geliþmeler” konferansýna katýlan, ülkemizin ve dünyanýn sayýlý doðal ürün kimyasý uzmanlarýndan, TÜBA Þeref Üyesi Prof. Dr. Ayhan Ulubelen, Ýstanbul Teknik Üniversitesi Kimya Bölümü’nden Prof. Dr. Gülaçtý Topçu ve Ýstanbul Üniversitesi, Eczacýlýk Fakültesi Analitik Kimya Anabilim Dalý’ndan Prof. Dr. Ufuk Kolak ile doðal ürünler kimyasý alanýnda ülkemizdeki son geliþmeleri ve kendi çalýþmalarýný sorduk.
Öncelikle söz konusu konferansýn düzenlenmesinden sorumlu Prof.Dr. Gülaçtý Topçu’ya konferansýn ana amacýný sorduk:
“Böyle bir konferansý düzenlemekteki ana amacýmýz doðal ürünler kimyasýný Türkiye’deki Kimya ve özellikle Eczacýlýk Fakültelerine ve Türkiye’ye öðreten ilk bilim kadýný olan ve dünyaca tanýnan Prof. Dr. Ayhan Ulubelen’in meslekteki 60. yýlý ve 80. yaþ gününü kutlamaktý. Bu kutlamanýn IUPAC (International Union of Pure and Applied Chemistry) tarafýndan Kimya Yýlý olarak olarak seçilen 2011 yýlýnda yapýlmasý da hoþ bir rastlantý oldu. Bu kutlama çerçevesinde Elsevier yayýnevinin bilimsel bir dergisi olan Phytochemistry Letters’ýn 2011 yýlýndaki 4. sayýsý Prof. Dr. Ayhan Ulubelen’in onuruna çýkacaktýr, o sayýnýn da Managing Guest Editorlüðünü yapmaktan büyük bir onur duydum.
Bu özel sayý için, benimle birlike uzun yýllar Hocamýz ile birlikte çalýþan iki meslektaþým Prof. Dr. Nezhun Gören ve Prof. Dr. Sevil Öksüz de Guest Editörlük yaptýlar. Avrupa’da ve Amerika’da seçkin bilim adamlarýnýn özellikle belli yaþ dönümlerinde (70, 75, 80 veya 90. yaþý gibi) yaþ günlerini bilimsel toplantý veya konferans þeklinde kutlama alýþkanlýðý oldukça yaygýn olmasýna raðmen Türkiye’de bu pek alýþkanlýk haline gelmemiþtir.”
Dünyada doðal ürün çalýþmalarýna hýz veriliyor
“Tabii ki konferansýn ikinci amacý Doðal ürünler ve Doðal Ürünler Kimyasý (Natural Products Chemistry) konusunda dünyadaki son geliþmelerin hangi noktaya geldiðini ve bu çalýþmalarýn ne kadar multidisipliner bir ekiple gerçekleþebileceðini bir kez daha konuþmacýlarýn sunuþlarý ile gözler önüne sermekti” diyerek konferansýn içeriðini açýklayan Prof.Topçu, toplantýda dikkat çeken geliþmeleri þöyle özetledi: “Son 10 yýldýr piyasaya çýkan ilaçlarýn pek çoðunda ilacýn etki mekanizmasý enzim inhibisyonuna dayanmaktadýr, bu nedenle sunulan çalýþmalarda ilaç olma potansiyeline sahip doðal veya sentetik olarak hazýrlanan doðal bileþiklerin aktivite testlerinin pek çoðu enzim inhibisyonuna dayanan metotlarý içermekteydi. Ayrýca bazý doðal orijinli yarý sentetik bileþiklerin farklý sentetik türevleri ve kontrollü salýmlý, daha etkin nano formülasyonlarý sunuldu. Dünyada doðal ürünlerle yapýlan çalýþmalarýn azalmadýðý, aksine bu alandaki çalýþmalarýn çok daha multidisipliner bir þekilde sürdürüldüðü, sunuþlarda açýkça izlendi”.
Prof. Dr. Ayhan Ulubelen bitki kimyasýnýn en fazla geliþtiði ülkeler arasýnda Çin Halk Cumhuriyeti, Hindistan, Pakistan, Japonya ve Avrupa’da Almanya’yý, onlar kadar olmasa bile Türkiye’yi sayýyor.
Ülkemizde doðal ürün çalýþmalarý
Prof. Ulubeler bitki kimyasýnýn ülkemiz bilim dünyasýnda hak ettiði saygýyý görmediðini þu sözleriyle belirtiyor: “Gerek gazeteler gerekse televizyonlar bitkilerden yararlanarak her çeþit hastalýðý tedavi ettiðini söyleyen kiþilerle dolu.
Pek çok ülkede olduðu gibi ülkemizde de halk arasýnda kullanýlan bazý bitkiler vardýr, bunlar halk arasýnda çay þeklinde içilerek soðuk algýnlýðý, mide aðrýsý gibi, ya da barsak bozukluðu gibi rahatsýzlýklarý tedavi eder, ancak son zamanlarda çok daha ciddi hastalýklarýn bu kanallarla tedavi edilebileceðini söyleyen ve hastalarýn saðlýðýný tehlikeye atabilecek kiþilerin var olduðu görülmektedir. Bu nedenlerle bitki kimyasý çalýþmalarýna özellikle doktorlar tarafýndan þüphe ile bakýlmakta.”
Prof. Kolak sentetik veya bitkisel kaynaklý herhangi bir preperatýn ilaç olarak kullanýlmasý için Saðlýk Bakanlýðý’ndan ruhsat alýnmasý gerektiðini belirtiyor. Ancak bazý ürünlerin ilaç adý altýnda kaçak olarak satýldýðýný, bazý ürünlerin ise Tarým ve Köy Ýþleri Bakanlýðý’nýn izni ile piyasaya verildiðini ve bunlarýn reçetesiz olarak satýldýðýný açýklýyor. Saðlýk Bakanlýðý’nýn bu konuda bir þey yaptýðýný sanmadýðýný söyleyen Prof. Ulubelen ülkemiz eczacýlýk fakültelerinde bu alandaki faaliyetlere iliþkin þu bilgileri veriyor:
“Ülkemiz eczacýlýk fakültelerinde, özellikle Ýstanbul Üniversitesi, Ankara Üniversitesi, Gazi Üniversitesi, Eskiþehir Anadolu Üniversitesi baþta olmak üzere çok iyi çalýþan botanik ve farmakognozi* dallarý var, bitki kimyasý çalýþanlarý bunlarýn bilgilerinden yararlanabilirler. Bitki kimyasý çalýþmalarý alanýnda tabii endemik bitkilerimizin çok oluþu büyük bir þans.”
Hangi hastalýklarda kullanýlýyor
Prof. Kolak, ülkemizde bulunan 10.000 tür bitkinin 3.000 türünün endemik olduðunu belirterek, “Eski çaðlardan beri halk arasýnda bu zengin bitki örtüsünden çeþitli hastalýklarýn tedavisinde yararlanýlmýþtýr. Halk arasýnda tedavi amacýyla kullanýlan bitkilerin içerdikleri maddeleri elde edip bu maddelerin kimyasal formüllerini aydýnlatarak bilim dünyasýna kazandýrýyoruz” diyor. Peki bitkisel kaynaklý ilaçlar hangi hastalýklarda kullanýlabiliyor? Kolak’a göre bu ilaçlar kanserden Alzheimer tedavisine kadar çeþitli alanlarda kullanýlýyor. Ulubelen ise bu konuda þu bilgiyi veriyor: “Bu soruya farmakolog arkadaþlar daha rahat cevap verebilir. Ancak eskiden beri kullanýlan morfin, yenilerde kanser için kullanýlan 2-3 ilaç ilk akla gelebilenlerden. Günümüzde Alzheimer için bitkisel kaynaklý ilaç çalýþmalarý yoðun bir þekilde yürüyor.”
Hangi bitkinin ilaç potansiyeli taþýdýðý nasýl tayin ediliyor. Ulubelen bu konuda en önemli etmenin folklorik incelemeler olduðunu söylerken, Kolak, eski çaðlardan beri halk arasýnda zengin bitki örtüsünden çeþitli hastalýklarýn tedavisinde yararlanýldýðýný, halk arasýnda tedavi amacýyla kullanýlan bitkilerin içerdikleri maddeleri elde edip bu maddelerin kimyasal formüllerini aydýnlatarak bilim dünyasýna kazandýrdýklarýný söylüyor.
Bitki ilaca kaç yýlda dönüþebiliyor?
Bir bitkinin ilaç olarak kullanýlabilir hale gelmesi için Ulubelen’e göre 5-10 yýl, Amerikalýlara göre 10-20 yýl gerekir: “Laboratuarda etken maddelerin ayrýlmasý, in-vitro ve in-vivo testlerin yapýlmasý, etkin bileþiklerin kimyasal yapýlarýnýn aydýnlatýlmasý, çalýþma hýzý ve isteði, laboratuvarlarýn donanýmý, farmakolojik testlerin de hýzýna baðlý olarak 6 ayla 2 yýl sürebilir, sonra klinik testler, toksikoloji testleri, etkin maddelerin ilaç haline getirilebilmesi için yapýlacak çalýþmalarla en az 5 yýl süre gerekir. Tabii çalýþmalarýn tekrarý ve standart hale getirilmesi, bitkilerin çoðaltýlmasý için çalýþmalar da hesaplanmalý”
Peki üniversitelerimizde bu iþ için yeterli donaným var mý? Ulubelen’e göre var:
“Üniversitelerimizde yeterli donaným var; bir üniversitede bulunmayan aletler için baþka bir Üniversitenin donanýmýnda çoðu kez ödeyerek, bazen de parasýz yararlanabilecek duruma gelindi.”
Patent alan çalýþmalar
Topçu bitki özlü ilaç üretiminde sahip olduðu patentlerle ilgili sorumuzu þöyle yanýtlýyor:
“Prof. Dr. Ayhan Ulubelen ile birlikte antitüberküloz ilaç olabilecek abietan diterpenler üzerine bir patentim var. Ayrýca Koç Üniversitesi öðretim üyelerinden Prof. Dr. Burak Erman ile birlikte NF-Kappa b inhibitörü özelliðine sahip triterpenler için yeni bir patent baþvurusu yaptýk. Patentlenebilecek pek çok çalýþmam var ama gerek Türk ilaç sanayi, gerekse dünya ilaç sanayi genellikle tüm araþtýrma safhalarý (Faz I-IV) tamamlanmýþ veya tamamlanmak üzere olan çalýþmalara ilgi duyuyor.”
Ulubelen ise Türk ilaç endüstrisinin geçmiþteki bazý kötü deneyimler sonucu Türk bilim çevresine pek güvenmediðini belirterek, þöyle konuþuyor: “ Türk ilaç sanayinin haklý ve haksýz olduðu hususlar var, tartýþmaya deðer, keþke açýk sözlülükle birbirimizi suçlamadan üniversite ve ilaç endüstrisi bir araya gelip konuþabilse.” Topçu, Türk ilaç sanayinin bitkisel ilaçlar konusundaki çalýþmalarla ilgilenip ilgilenmedikleri sorumuzu þöyle yanýtlýyor: “Hayýr ilgilenmiyor. Zaten pek fazla Türk ilaç sanayi de kalmadý maalesef.”
Yýldýz Teknik Üniversitesi Biyoloji Bölümü’nden Prof. Dr. Nezhun Gören ise Tokat Gazi Osman Paþa Üniversitesi ile birlikte yürüttükleri bir çalýþmada 10 kadar bitkiden yararlanarak ürettikleri haþere öldürücü ilaç için Kanada ve ABD’den patent aldýklarýný belirtiyor. Þu anda etkin maddenin tespiti için çalýþmalarýnýn devam ettiðini, bir yýl içinde çalýþmalarýnýn sonuçlanmasýný beklediklerini söylüyor.
*Bitkiler içindeki maddeleri inceleyerek bunlardan organizmaya girdiðinde hastalýklarý iyileþtirici etkisini bulmaya çalýþan bilim dalýna farmakognozi denir. Farmakognozi botaniðin eczacýlýk biliminde uygulanmasýdýr
kaynak: Cumhuriyet gazetesi-Reyhan Oksay