Kalp krizlerinin yaşam beklentisi üzerindeki etkileri de dahil olmak üzere uzun vadeli sağlık sonuçları iyi bilinmektedir. Peki erkekleri ve kadınları farklı şekilde mi etkiliyorlar? Araştırmacılar, kalp krizinden sonra kadınların erkeklere kıyasla daha fazla yıl kaybettiğini keşfetti.
Karolinska Institutet ve Danderyd Hastanesi’ndeki araştırmacılar, kalp krizinden kurtulan 335 bin kişinin yaşam beklentisini inceledi ve bunları miyokard enfarktüsü geçirmeyen 1,6 milyon kişiyle karşılaştırdı.
Circulation dergisinde yayınlanan çalışmanın sonuçlarına göre, kadınlar erkeklere göre daha fazla yaşam beklentisi kaybı yaşıyor ve bu etki, kalp krizi sonrasında kalp fonksiyonu bozulanlarda daha belirgin.
Çalışmada, “Gruplar arasında büyük farklılıklar olduğunu tespit ettik. Kadınlar ve genç bireyler kalp krizi geçirdiklerinde yaşam beklentisini en fazla kaybedenler oldu. Enfarktüs sonrası kalp fonksiyonu bozulursa etkiler daha da büyüktü.”
50 yıllık bir kalp kriziAraştırmasının ilk yazarı Christian Reitan, “Kalp fonksiyonu bozuk olan yaşlı bir kadın, 2022’de ortalama 11 yıl kaybederken, normal kalp fonksiyonuna sahip 80 yaşındaki bir erkeğe kıyasla yaşam beklentisi ortalama 5 ay kaybediyor.”
Araştırmacılar, kalp krizinin etkisini daha doğru ölçmek için gelir, eğitim, diğer hastalıklar ve ilaçlardaki farklılıklar gibi faktörleri göz önünde bulundurdu.
Christian Reitan “Sonuçlar, yaşam beklentisindeki azalmanın oldukça büyük bir kısmının ortadan kaybolduğunu, yani yaşam beklentisindeki azalmanın büyük kısmının kalp krizinin kendisi dışındaki faktörlerle açıklandığını ancak bunların hala kalp kriziyle ilişkili olabileceğini gösterdi. Hastanın kalp fonksiyonunun korunması durumunda cinsiyet farkının ortadan kalktığını gördük. Bunu, kalp krizinin etkisinin ve dolayısıyla kalp krizine yönelik bakımın cinsiyetler arasında benzer olduğu ve kadınlarda gördüğümüz yaşam beklentisindeki büyük azalmanın risk faktörleri ve diğer hastalıklardaki farklılıklardan kaynaklanıyor”
Araştırmacılar, bulgularının yaşam beklentisi etkilerini anlamaya, yüksek riskli grupları belirlemeye ve gelecekteki bakım planlamasını iyileştirmeye yönelik bilgiler sunacağına inanıyor.