Ana Sayfa Tıp&Sağlık ‘Kan alım şekli sepsisin erken tanısında yüzde 40 etkili’

‘Kan alım şekli sepsisin erken tanısında yüzde 40 etkili’

Prof. Dr. Aynur Eren Topkaya

Namık Kemal Üniversitesi (NKÜ) Araştırma Hastanesi’nde oluşturulan özel kan alma ekibi tarafından alınan örnekler, kan yoluyla bulaşan bir hastalık türü olan sepsisin erken tanısında yüzde 40 etkili oluyor.

Namık Kemal Üniversitesi (NKÜ) Tıp Fakültesi Tıbbi Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Aynur Eren Topkaya, AA muhabirine yaptığı açıklamada, sepsisin kan yoluyla bulaşan ve bu doğrultuda tüm vücudu etkisi altına alan bir hastalık türü olduğunu söyledi.

Sepsise uygun tedavi yöntemi uygulanmadığı takdirde organ yetmezliğine sebep olabileceğini dile getiren Topkaya, “Sepsis hastalığı kan dolaşımında mikroorganizmaların bulunması ve bu mikroplara karşı vücudumuzun bağışıklık sisteminin açtığı savaş sonucu ortaya çıkan değişikliklerin tamamıdır. Bu hastalıkta önce kan dolaşımına mikroorganizmaların geçişi oluyor. Daha sonra bunlara karşı bağışıklık sisteminin verdiği cevapla tüm vücuda yayılıyor. Uygun tedavisi zamanında başlanmazsa organ yetmezliklerine ve hatta hayatın kaybına bile neden olabilir.” diye konuştu.

Topkaya, bu hastalığın tanısında ve tedavisinde kan testinin önemli olduğunu ve bu kapsamda kan alımı yapılırken çok dikkat edilmesi gerektiğini belirterek, “Sağlık Bakanlığı da sepsisle mücadelenin öneminin vurgulayarak bütün ülkede önemli adımlar attı. Çünkü sepsis saniyeler içinde, şu anda konuşurken bile insanların ölümüne sebep olan oldukça ciddi seyreden bir hastalık. Sıklığı da hiç azımsanamayacak boyutlarda. Uygun tedavi ile kurtulma şansının da olduğu bir hastalık türü.” ifadelerini kullandı.

Klinik Mikrobiyoloji Uzmanlık Derneği (KLİMUD) tarafından hazırlanan kan alımı rehberinin hastanede oluşturulan ekibe yol gösterdiğini aktaran Topkaya, şu bilgileri verdi:

“Sağlık Bakanlığı’nca sepsisle mücadele konusunda rehberler oluşturuldu. Eğitimler, seminerler düzenlendi. KLİMUD da kan kültürü rehberini yayınladı. Ulusal ve güncel ihtiyaçlara cevap verecek kan kültürü rehberi hazırladı. Kan kültürü rehberinde hangi hastalardan hangi koşullarda ne şekilde kan alması gerektiği bu kanın laboratuvara nasıl gelmesi gerektiği ve laboratuvarda hangi işlemlerin yapılması ve bütün bu işlemlerin de yani hastadan örnek alınışından örneklerin raporlanmasına kadarki sürelerinin kalitelerini izlenmesi için kalite göstergeleri de tanımlandı.”

Kan alımı için KLİMUD tarafından oluşturulan rehber doğrultusunda profesyonel bir ekip oluşturduklarını dile getiren Topkaya, şöyle devam etti:

“Kan kültürlerinden optimum yarar sağlanabilmesi, kan kültürlerinin doğru araştırılabilmesi ve doğru ve hızlı bir biçimde hasta sağlığına en iyi katkıyı sağlayabilmek için en kritik aşamalardan birisi kan örneğinin alınmasıdır. Kan alımı Latince flebotomi olarak adlandırılıyor. Bu örneğin profesyonel kan alma ekipleri tarafından alınması gerekiyor. Biz de hastanemizde hemşirelik hizmetlerini desteği ve hemşire arkadaşlarımızın özverisi ile 10 kişilik bir kan alma ekibi oluşturduk. Ekipte yer alan arkadaşlarımıza KLİMUD rehberinde yer alan aşamalar anlatıldı, eğitimler verildi.

Rehber doğrultusunda kan alma işlemi basamak basamak tanımlandı. Bütün ayrıntıları, hiçbir şeyi atlanmadan bir kontrol listesi oluşturuldu. Bu kontrol listeleri ile hemşire arkadaşlarımız bir hemşiremiz örnek alırken kontrol listesindeki aşamalara göre hareket edilip edilmediğini denetledi. Bu yaptığımız işlemin hasta hizmeti kalitesine yansımasını ölçmek için de kalite göstergelerimizi ay ay izledik.”

Kan örneği almadan önce iyi bir cilt temizliği şart

Kan testinden doğru bir sonuç almanın hastalığın teşhisindeki etkisine değinen Topkaya, “Kan almadan önce iyi bir cilt temizliği yapmazsanız, cilt florası dediğimiz bakteriler de kan kültür şişesine bulaşabilir. Şişelerin hazırlığını düzgün bir şekilde yapmazsanız yine dış ortamdan farklı mikroorganizmalar dışarıdan bulaşır. O zaman gerçek tanıya ulaşamazsınız. Yani hastanın gerçekten kanında mikroorganizma mı var, yoksa bu dışarıdan mı karıştı? Bizim kan alma ekibi ile kontaminasyon (bulaşma) oranlarımız çok düştü.” dedi.

Yanlış kan alımı hastada olmayan hastalığın doğmasına neden oluyor

Doğru kan alımı ile hastalığın tanı oranında artış meydana geldiğini ifade eden Topkaya, bu yöntemin oldukça fayda sağladığını dile getirdi.

Bu yöntemin sepsisin tanısında yüzde 40 oranında bir destek sağladığını aktaran Topkaya, şunları kaydetti:

“Kan alma sırasında bütün kan alma basamakları takip edildiği için uygun miktarda, uygun şekilde, uygun şişelere kan alımı sağlandı. Bununla beraber başta sepsis olmak üzere diğer kan dolaşımı ile geçebilen mikroorganizmaların neden olduğu enfeksiyonlarda da tanı oranlarımız oldukça arttı. Bu uygulamadan önce kan kültürlerinde kontaminasyon oranımız, yani kanda olmadığı halde dışarıdan buluşan mikroorganizma oranı yüzde 8 ile 10 arasındaydı. Bu hedeflenenden çok fazla bir orandır. Yani hastada bir mikrop olmadığı halde siz bir mikrop üretiyorsunuz. Bu hastanın yanlış tedavi edilmesine, tedavinin yanlış yapılmasına sebep olur. Bu oran bu yeni uygulama ile yüzde bire ikiye düştü. Sepsisin de yüzde 40 daha hızlı, daha doğru tanımlanmasına destek oldu bu yöntem.”