Ana Sayfa Manşet Kan ve kök hücre bağışı

Kan ve kök hücre bağışı

Prof. Dr. Ali Uğur Ural

Uygun koşullara sahip sağlıklı bir birey sadece kan bağışında bulunarak, 3 kişinin hayatını kurtarabiliyor. Kan bağışının yanı sıra kök hücre bağışı ile de lösemi, lenfoma, multiple myeloma gibi kan hastalıklarının tedavisi sağlanabiliyor. 

Kan ve kök hücre bağışının sanılanın aksine çok kolay bir işlem olduğunu dile getiren Türkiye İş Bankası grup şirketleri arasında yer alan Bayındır Sağlık Grubu, Bayındır Söğütözü Hastanesi Hematoloji ve Kemik İliği Nakli Ünitesi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Ali Uğur Ural, kan ve kök hücre bağışı hakkında bilgiler verdi.

Ülkemizde Kızılay, 18 Bölge Kan Merkezi, 68 Kan Bağış Merkezi ve mobil kan bağış araçlarıyla 300’den fazla noktada hizmet veriyor.

Türkiye’de halkın %39’u A Rh pozitif, %29’u 0 Rh pozitif, %14’ü B Rh pozitif, %6’sı A Rh negatif, %5’i AB Rh pozitif, %4’ü 0 Rh negatif, %2’si B Rh negatif, %1’i de AB Rh negatif kan grubuna sahipken, bir insanda 70ml/kg miktarında yani ortalama 5 litre kan bulunuyor. Her kan bağışında 1 ünite kan bağışlanıyor ve bir ünite kan ise yaklaşık 450 ml’e denk geliyor.

KAN BAĞIŞI SIRASINDA HASTALIK BULAŞMAMAKTA

18-65 yaş aralığında 50 kilogramın üzerindeki her sağlıklı bireyin kan bağışçısı adayı olabileceğini belirten Bayındır Söğütözü Hastanesi Hematoloji ve Kemik İliği Nakli Ünitesi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Ali Uğur Ural, Kan bağışlama işlemi kayıt, muayene, kan bağışı ve ikram işlemleri ile yaklaşık 30-35 dakika sürüyor.  Erkekler 90 günde bir kadınlar ise 120 günde bir kan bağışında bulunabiliyor. Kan bağışı işlemi boyunca kullanılan tüm malzemeler tek kullanımlık ve steril malzemelerden oluşuyor. Kullanılan malzemeler işlem sonunda kalite standartlarına uygun şekilde imha ediliyor. Bu süreç içerisinde herhangi bir hastalık bulaşının olması söz konusu değil. Kan bağışlamanın sağlığa herhangi bir yararı olduğuna dair bilimsel bir çalışma yok. Ancak kan bağışının bağışçıya en önemli faydası hiç tanımadığı üç kişinin hayatını kurtarıyor” diyerek kan bağışına dikkat çekti.

BAĞIŞLANAN KANLAR TESTLERE TABİ TUTULUYOR

18-65 yaş arasında olan, kan sayımı, tansiyon, nabız, ateş ölçümlerinde anormallik bulunmayan ve fizik muayenede doktor tarafından uygun olan gönüllülerin kan bağışında bulunabileceğini söyleyen Prof. Dr. Ali Uğur Ural, “Kan bağışında bulunmak ilk olarak bağışçıya ve daha sonrada ihtiyaç sahibine herhangi bir zarar vermeyecekse kan bağışı işlemi gerçekleştiriliyor. Bağışlanan kanlar hemen kullanılmıyor. Hasta güvenliği açısından bağışlanan her kan modern laboratuvarlarda testlere tabi tutularak ve eşzamanlı olarak da eritrosit, trombosit ve plazma olarak üç bileşene ayrılarak uygun koşullarda saklananarak, ihtiyacı olan kişilere verilmek üzere hastanelere ulaştırılıyor. Bağışlanan bütün kanlara HIV (AIDS), Hepatit B ve C ve Sifiliz testleri uygulanıyor” dedi.

YILDA 24 KEZ TROMBOSİT AFEREZİ BAĞIŞI YAPILABİLİR

Trombosit aferezi işlemi, aferez cihazı vasıtasıyla hasta için gereken kan bileşenin elde edilmesini sağlayan bir kan bağışı türü olduğu ifade eden Prof. Dr. Ali Uğur Ural, “Cihaz, bağışçının kanını küçük miktarlarda alarak gerekli olan trombosit veya kan pulcukları denilen hücreleri ayırıyor ve kanın trombosit dışında kalan kısmını bağışçıya geri veriyor. Damar yapısı uygun olan, son 5 gün içinde aspirin veya türevi bir ilaç ve 48 saat içinde non-steroid anti inflamatuar bir ilaç (bazı ağrı kesici ve ateş düşürücü ilaçlar) kullanmayan; kan bağışında bulunabilecek herkes aferez bağışçısı olabilir. Aralarında en az 48 saat olmak koşuluyla haftada 2 defadan fazla olmamak koşulu ile yılda 24 kez trombosit aferezi bağışı yapılabilir. Tam kan bağışından en az 4 hafta sonra trombosit aferezi bağışı yapılabilir” ifadelerinde bulundu.

KÖK HÜCRE TEDAVİSİNDE HLA DOKU UYUMU GEREKİYOR

Hepatit B, Hepatit C ve Sifiliz hastalığı geçirmemiş ve kronik hastalığı bulunmayan, kanser, HIV (AIDS) tanısı almamış Sağlıklı ve 18-50 yaş aralığında her kişinin kemik iliği bağışçısı olabildiğini söyleyen Prof. Dr. Ali Uğur Ural,  kemik iliği bağışı ile ilgili şunları söyledi:

“Kemik iliği kök hücreleri lösemi, lenfoma, multiple myeloma gibi kan hastalıkları, kemik iliği yetmezliklerinin tedavisinde kullanılıyor. Bunun için alıcı ve verici arasında HLA denilen doku uyumu gerekiyor. HLA, bir kişinin dokusunun diğer bir kişiye ne kadar uyduğunu gösteriyor. HLA doku tipi kalıtsal olup, kişinin kardeşleri varsa ikizi en iyi eşleşme ihtimali olan kişilerdir. Hastanın ailesi içerisinde eşleşme bulunamaz ise tarama akraba olmayan kişiler arasında yapılmaya başlanıyor. Bir bağışçının, bir hasta için uygun olduğunun belirlenmesi, HLA doku tiplerinin eşleşmesi ile oluyor.”

KÖK HÜCRE BAĞIŞINDE GÖNÜLLÜ VE HASTA RİSK ALTINA GİRMİYOR

TÜRKÖK taramalarında bir hasta ile uyum tespit edilmesinden sonra, Türk Kızılay yetkilisi tarafından bir görüşme gerçekleştirildiği ifade eden Prof. Dr. Ali Uğur Ural, “Görüşme sonrası doku uyumunun yeniden değerlendirilmesi için gönüllüden yeni kan örnekleri alınır ve TÜRKÖK Doku Tipleme Laboratuvarı’na gönderiliyor. Uygunluğun belirlenmesi amacı ile gönüllünün ayrıntılı fizik muayenesi gerçekleştiriliyor. Elektrokardiyografi, akciğer filmi ve çeşitli testler (idrar, kan testleri ile kadınlar için hamilelik testleri gibi) yapılıyor. Bu testler kemik iliği bağışının, gönüllüyü ve hastayı herhangi bir risk altına sokmayacağından emin olmak için gerçekleştiriliyor. Ortalama bir bağış süreci 4 ile 6 haftalık bir zaman aralığında 20-30 saatlik bir süreyi alıyor” diyerek sözlerini noktaladı.