Kanser Hastalarının Yüzde 40’ı Alternatif Tıp Ürünleri Kullanıyor
Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA) ‘Gıda, Beslenme ve Kanserin Önlenmesi Sempozyumu Raporu’ yayımlandı. TÜBA Kanser Çalışma Grubu Yürütücüsü Prof. Dr. Demirer, “Yenildiği veya içildiği takdirde kanseri önlediği ya da tedavi ettiği gösterilen hiçbir gıda maddesi yoktur. Ancak kanser hastalarının yüzde 40’ı tamamlayıcı veya alternatif tıp ürünlerini kullanıyorlar.” dedi.
23 Mayıs 2015 tarihinde Elazığ’da düzenlenen ‘Gıda, Beslenme ve Kanserin Önlenmesi Sempozyumu’nun raporu yayımlandı. TÜBA üyeleri, TÜBİTAK, Sağlık Bakanlığı, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, devlet ve vakıf üniversitelerinden, devlet hastaneleri ve özel hastanelerden ve ayrıca çeşitli derneklerden uzmanlık alanı beslenme ve kanser olan öğretim üyeleri ve yöneticilerin katılımıyla gerçekleşen sempozyum ve yine akademi tarafından hazırlanan raporu bu alanda hazırlanmış en kapsamlı çalışma olma özelliğini taşıyor.
Çalışma Grubu’nun ortaklaşa hazırladığı raporun editörlerinden olan Prof. Dr. Taner Demirer, yazılı değerlendirmesinde kanserin gıda ve beslenme ile ilişkisine dair haberlerin her gün gündemde yer aldığına dikkat çekti. Sıklıkla spekülatif haberlerin ön plana çıktığını, konunun otoritesi olan veya çoğu zaman olmayan değişik kişi ve odaklar konu hakkında görüş belirtildiğine vurgu yapan Demirer, bunun da hem vatandaşlarda hem de hastalarda kafa karışıklığına sebep olduğunu ifade etti.
Prof. Dr. Taner Demirer kanser riski ile ilgili rapora yansıyan sonuçlardan birkaçını şöyle sıraladı:
‘- Yenildiği veya içildiği takdirde kanseri önlediği ya da tedavi ettiği gösterilen hiçbir gıda maddesi yoktur.
– Obeziteden korunma ve alkol tüketiminin azaltılması dışında diyetin kanser riskini kesin olarak azalttığını gösteren spesifik bir kanıt bulunmamaktadır.
– Sigara, başta akciğer kanseri olmak üzere 20 civarında kanser türünü tetikleyen bir etkendir. Sigara tek başına diyet faktörleri ve beslenme alışkanlıklarından kaynaklanan kanserlerden daha fazla hastalığa neden olmaktadır.
– Kansere yol açtığı gösterilen çevre faktörleri arasında radyasyon ve ultraviyole önemli yer tutmaktadır.
– Obezitenin özellikle meme kolon ve endometriyum kanseri riskini artırdığına ilişkin çok sayıda çalışma vardır.
– Odun ve kömür ateşinde ızgara, tütsüleme, tuzlayarak saklama yöntemleri ile hazırlanan gıda maddelerinde kanser başlatıcı maddelerin meydana gelme olasılığı son derece yüksektir.
– Özellikle ağız boşluğu ve yemek borusu kanserleri riskini artırdığı öteden beri bilinen alkolün düzenli tüketilmesi durumunda kadınlarda meme kanseri riskini de belirgin olarak artırdığı gösterilmiştir. Sigara ile birlikte olduğunda alkolün ağız boşluğu ve yemek borusu kanserine yol açma riski çok daha fazla olmaktadır.”
Gerek tamamlayıcı gerekse de alternatif tıp ve bunlarla ilgili ürünlerin devreye girmesinin beslenme ve kanser ilişkisinin en popüler konular arasına girmesine neden olduğuna işaret eden Prof. Dr. Taner Demirer, ‘Bugün kanser tedavisi gören hastaların hemen hemen yüzde 40’ı aldıkları kemoterapiye ilaveten onkologlarından haberli ya da habersiz tamamlayıcı veya alternatif tıp ürünlerini de kullanır oldular.” dedi.
GIDA VE BESLENME KONUSUNDA İLK DEFA BU KAPSAMDA BİR RAPOR HAZIRLANDI
Bu raporun, gıda ve kanser konusunda hazırlanmış en kapsamlı çalışma özelliği taşıdığını ifade eden Prof. Dr. Demirer, şunları kaydetti: “Baskısı henüz tamamlanan rapor bütün üniversitelere, hastanelere, Sağlık ve Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlıklarına ve konu ile ilgili tüm kamu kurum ve kuruluşlarına ulaştırılıyor. Hem ülkemiz bilim dünyasına hem de konu ile ilgili bütün kurum ve kuruluşlara çok fayda ve katkı sağlayan bir kaynak olacak. Multidisipliner yaklaşım ile hazırlanan rapor, gerek medya, konunun bütün uzmanları ve halkın her an başvurabilecekleri bir kaynak.”
haberler.com