Araştırmacılar katı bir tümöre enjekte edildiğinde katılaşan, CT taramasında görülebilen ve kanserle mücadele tedavilerini yavaşlatabilen bir sıvı jel geliştirdiler. Jelin immünoterapi ile birlikte kullanılması farelerde hayatta kalma oranını artırdı ve uzak, tedavi edilmemiş tümörleri etkiledi. Bu da jelin metastatik kanserler için bir tedavi potansiyeline sahip olduğunu ortaya koydu.
Mass General Brigham’dan araştırmacılar, Koch Bütünleyici Kanser Araştırmaları Enstitüsü ile işbirliği içinde, bu zorlukların üstesinden gelen bir jel dağıtım sistemi geliştirdiler.
Araştırmacılar çok işlevli bir jel yaratmak için yola çıktılar: Oda sıcaklığında enjekte edilebilir olması ve tümör bölgesinde katılaşması gerekiyordu; Terapinin CT görüntüleme kullanılarak görselleştirilebilmesi için bir görüntüleme ajanı içermesi gerekiyordu; ve kanser tedavisi sunabilmesi gerekiyordu. Bu vakada tedavi, FDA onaylı bir bağışıklık uyarıcı ilaç olan imiquimoddu.
Araştırmacılar, üç bloklu bir yapıda biyouyumlu poli(laktik-ko-glikolik asit) (PLGA) ve polietilen glikolden (PEG) oluşan bir kopolimer üzerinde karar kıldılar. Üç bloklu yapı, imikuimodun kontrollü salımını mümkün kılan iki kritik özelliği belirledi.
Birincisi, ilacı kapsülleyen misel nanoparçacıklar halinde kendi kendine birleşti, çözünürlüğünü yaklaşık 2.000 kat arttırdı ve daha büyük bir dozun verilmesine izin verdi;
İkincisi, vücut sıcaklığı civarında bu misel yapı viskoz bir jel oluşturdu. Daha sonra araştırmacılar, BT altında intratümöral enjeksiyonun görselleştirilmesini sağlamak için bir kontrast madde olan iopamidol eklediler. Jel ilaç dağıtım sistemlerine ‘Imigel’ adını verdiler.
Genellikle immünoterapiye dirençli olan kolon ve meme kanseri fare modellerini kullanan araştırmacılar, hayvanlara tek bir tümör içi enjeksiyon, Imigel ve kontrol noktası inhibitörü (CPI) tedavisinin bir kombinasyonunu uyguladılar. Her farede aynı tipte iki tümör vardı, ancak yalnızca biri tedavi edildi; bu, araştırmacıların jelin hem lokal hem de sistemik bağışıklığı uyarıp uyarmadığını test etmesine olanak tanıdı.
Hayatta kalma oranını arttırdı
Tedaviden 90 gün sonra kombinasyon tedavisi her iki kanser modelinde de hayatta kalma oranını arttırdı. Kolon kanseri modelinde farelerin yüzde 46’sı, meme kanseri modelinde yüzde 20’si hayatta kaldı. Tedavi ya hep ya hiç yanıtı verdi. Buna yanıt veren fareler, tedavi edilen tümörde ve uzaktaki tümörün tamamen gerilediğini gösterirken yanıt vermeyen fareler, her iki bölgede de herhangi bir gerileme göstermedi.
Lokal bir tedavinin, muhtemelen immün aktivasyona ikincil olarak uzak metastazlarda terapötik bir etkiyi indüklediği sözde ‘abskopal etki’, kanser tedavisinde, özellikle de CPI tedavisine dirençli kanserlerde nadiren görülür. Mevcut çalışmada kullanılan kombinasyon tedavisinin uzak, tedavi edilmemiş tümörleri etkilemesi, metastatik kanserlere yönelik tedavileri etkileme potansiyeline sahiptir.
Araştırmacılar jel teknolojilerini güvenlik açısından test etmeye devam edecek ve etkinliğini imiquimod dışındaki ilaçlarla test etmeyi planlıyorlar.
Percutaneous Intratumoral Immunoadjuvant Gel Increases The Abscopal Effect of Cryoablation for Checkpoint Inhibitor Resistant Cancer
There are rare clinical reports of cryoablation inducing regression of distant metastases, known as the “abscopal” effect. Intratumoral immunoadjuvants may be able to augment the abscopal rate of cryoablation, but existing intratumoral therapies suffer from the need for frequent injections and inability to confirm target delivery, leading to poor clinical trial outcomes.