Hastalanınca hastaneye kaldırılan kişinin sol böbreğinin çürüdüğü belirlendi. Ameliyatla alınan böbrek patolojiye götürülmesi gerekirken, cam kavanoz içinde hastanın odasına getirildi. Kavanoz tam dört gün boyunca odada bekletildi. Skandal olayda doktorun ve hastanenin kusurlu olduğunu belirten hasta ve ailesi konuyu yargıya taşıdı. Mahkeme, doktor ve hastane yönetimini 10 bin lirası manevi olmak üzere 68 bin 882 lira tazminata mahkum etti. Yargıtay kararı onayınca davacı aile 10 yıl sonra tazminatı tahsil etti.
Osmaniye’de ikamet eden bir kişi, rahatsızlanınca yakınları tarafından hastaneye kaldırıldı. Yapılan tahliller sonucunda hastanın sol böbreğinin çürümüş olduğu ve karın boşluğunda iltihap oluştuğu teşhis edildi. Hasta, 5 Aralık 2007 günü ameliyata alındı. Operasyonda sol böbreği alınan hasta, alınan böbreğin cam kavanoz içerisinde tedavi gördüğü hastane odasına getirilmesiyle büyük şok yaşadı. Görevlilerin ‘doktortarafından patolojiye gönderilecek’ denilen kavanozdaki böbrek tam 4 gün boyunca odada bekletildi. Ameliyat sonrası yapılan takiplere rağmen iyileşmeyen hasta bu kez başka bir hastaneye götürüldü. Yapılan kontrollerde böbreğin alındığı yerde kistlere rastlandı. Hastaya ‘kanser’ teşhisi konuldu.
Amansız hastalık aileyi sarstı. Hasta ve ailesi, skandalda doktor ve hastanenin ihmali bulunduğu iddiasıyla olayı yargıya taşıdı. Bir yandan doktor ve hastane yönetimi hakkında soruşturma başlatılırken diğer taraftan hasta ve ailesi, skandalı Osmaniye 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’ne taşıdı. Böbreğin kavanoz içerisinde odasına getirildiğini ve doktor tarafından patolojiye gönderileceğinin söylendiğini ancak böbreğin odada 4 gün kaldığını belirten hasta, maddi ve manevi tazminat talebinde bulundu.
Mahkemede ifade veren davacılar, davalı hekimin teşhis ve tedavide ihmali bulunduğunu, davalı hastanenin de doktorun çalıştıran sıfatı ile bu ihmalde müşterek ve müteselsil sorumlu olduğunu dile getirdiler. Davalıların ihmali nedeni ile kanser gibi bir hastalıkta erken teşhis avantajlarından yararlanamadığını belirten davacı hasta, davalı doktorun ameliyatla aldığı böbreğin patolojik araştırmasının yapılmamasında ağır ihmali bulunduğunu ileri sürdü. Davacılar, 7 bin TL maddi 20 bin lira manevi tazminata hükmedilmesini istedi. Yargılama sürecinde kanser teşhisi konulan davacı hasta vefat etti.
Davacı avukatı, 2012’de mahkemeye verdiği dilekçeyle davacı hastanın vefatı nedeniyle dahili davacıların davaya katılmalarını, davaya destekten yoksun kalma tazminatı, tedavi giderleri ve cenaze masrafların tahsili olarak devam edilmesini talep etti. Mahkemede savunma yapan davalılar, davanın reddini istedi. Mahkeme, davacılara 58 bin 882 lira 40 kuruşun dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan kusurları oranında alınarak davacıya verilmesine hükmetti.
Diğer davacıların destek tazminatına ilişkin maddi tazminat taleplerinin reddine karar veren mahkeme, 10 bin liralık manevi tazminatın da dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine hükmetti. Hüküm hem davacılar hem de davalılar tarafından temyiz edildi. Yargıtay 13. Hukuk Dairesi, yerel mahkeme kararını onadı. Doktor hatası sebebiyle kanserin erken teşhis imkanlarından yararlanamayan hasta ailesi, 10 yıl sonra davanın karara bağlanmasıyla 68 bin 882 liralık tazminatı geçtiğimiz günlerde tahsil etti.