Koçak Farma Türkiye’nin Geleceğidir
W- Ülkemizin hayati ihtiyaç duyduğu Tüberküloz ilaçlarının ve kanser ilaçlarının yerli üretimi, ilk yerli biyobenzer ilaç Enoksaparin Sodyum etken maddeli “Oksapar”ın üretimi, ilk yerli İnsülinin üretimi, ilk yabancı sermayeli ilaç firmasının alımı, en büyük biyobenzer ürün üretim yatırımı gibi bir çok stratejik öneme haiz ilkleri gerçekleştiren ülkemizin değeri Koçak Farma’nın CEO’su Sn. Dr.Hakan Bey’in görüşlerini almaya devam ediyoruz. İleri teknoloji ürünlere yatırımlarınızı yapmanızın fikri nasıl gelişti ve eyleme geçiş sürecini anlatır mısınız?
H.K.- İçinde bulunduğumuz bilgi çağında ilaç sanayinde teknoloji hızla değişmektedir. Özellikle hücre ve gen tedavisine yönelik biyolojik / biyoteknolojik ilaçlar tedavide doktora geniş olanaklar sunmakta giderek konvansiyonel ilaçların yerini almaktadır. Türkiye İlaç Sanayi yetişmiş insan gücü ve deneyimine rağmen katma değeri yüksek ve ileri teknoloji gerektiren ürünlerde ithalata bağımlıdır. 46.kuruluş yılını kutlayan şirketimiz bu düşüncelerle önce tüberküloz ilaçlarının yerli üretimi için 40 yıl önce ilk adımını atmış, 1993 yılında kanser ilaçlarının yerli üretimine başlamış ve dünyada ilk kez aynı çatı altında 85 çeşit kanser ilacını üretmeyi başarmıştır. 2014 yılında da Türkiye’de ilk kez bağımsız altyapıya sahip ileri teknoloji donanımlı Biyoteknolojik İlaç Üretim Tesislerini kurmuştur. Koçak Farma’nın, Eczacıbaşı-Baxter serumu satın alması ilk yabancı sermayeli satın alma olması kadar, uluslararası güncel bir teknolojinin yerlileşmesi açısından da önemlidir.
W- Bu çok stratejik portföyünüzün ülkemiz için anlamı nedir? Devletin, paydaşlarınızın ve halkımızın bu önemli katma değere olan farkındalığı nasıldır?
H.K.- Yerli üretim, ilaca erişimi kolaylaştırdığı gibi, savaş ve ambargo gibi olağanüstü durumlarda halk sağlığı açısından stratejiktir. Yüksek katma değerli teknolojik ilaçlarda ithalata bağımlı olan ilaç sanayimizin yerli üretimle halkımızın ilaç ihtiyacını karşılayabilir ve ihracat yapabilir hale gelmesinin kamu maliyesine katkı sağlayacağı kuşkusuzdur. Devletimiz bu bilinçle Vizyon 2023 hedefleri doğrultusunda yerli ilaç üretimini yatırım, istihdam ve vergi destekleriyle teşvik etmektedir. Halkımızın, ülke yararına olan işlere farkındalığı ve duyarlılığı son derece yüksektir.
W- Hangi biyoteknolojik alanlara yatırım yapıyorsunuz ve yakın zamanda hangi ürünlerinizi ülkemizin hizmetinde göreceğiz?
H.K.- Ar-Ge merkezimizde 70 bilim insanı ve uzman birçok biyoteknolojik ürünün Ar-Ge çalışmasını yapmaktadır. İnsülin üretimi ile ilgili Ar-Ge çalışmalarımız başarı ile tamamlanmış Türkiye’nin ilk yerli İnsülini Tıbbın hizmetine sunulmuştur. Monoklonal Antikorlar (mAb), bakteriyal ve viral aşıların Ar-Ge ve üretim çalışmaları başarı ile sürdürülmektedir.
W- Tecrübelerinizi üniversiteler ve diğer bilim ve teknoloji kuruluşları ile paylaşıyor musunuz?
H.K.- Biyoteknolojide üniversiteler ve TÜBİTAK gibi Türkiye’nin öncü bilim ve teknoloji kuruluşları ile işbirliği çok önemlidir. Ülkemizin birçok üniversitesi ile müşterek çalışmalarımız vardır. Biyoteknolojik ürün üretimi ile ilgili birçok Ar-Ge projemiz TÜBİTAK tarafından onaylanarak, başarı ile sonuçlandırılmıştır.
W- Bu çalışmalarınızda aksilikler, engeller vb mutlaka olmuştur, bu konuda yaşadıklarınızı aktarır mısınız ve bunları nasıl aştınız?
H.K.- Biyoteknolojik ürün üretimi ortam koşullarına çok hassastır. Prosesleri yürüten çalışanların sağlık sorunları, üretim yapılan ortamın koşulları ürünü etkileyebilmektedir. Bu nedenle biyoteknolojide görev alan personelin ayrıntılı ve uzun bir eğitime tabi tutulması üretim koşullarına birebir uyulması önemlidir.
W- Türkiye Halk Sağlığı Kurumu I. Basamakta hedef nüfusun %70’ni 5 yıllık dönemde meme, serviks, kolon kanseri yönünden tarama programına alınmıştır. Onkoloji hastaları görülme sıklığı giderek arttığı gibi, taramalar, onkoloğa daha rahat ulaşma vb sebepler ile de bir artış gözükmekte. Bu pazardaki güncel ithal ve yerli ilaç total harcama tutarı nedir ve siz bu dengeyi nasıl değiştirmeyi düşünüyorsunuz, hedefinizi alabilir miyim?
H.K.- Son yıllarda kanser hastalığının görülme sıklığının giderek arttığı, insanlığın geleceğini tehdit eden bir tehlike haline geldiği bir gerçektir. Şirketimiz 2005 yılında kanser ilaçlarının yerli üretimine başlamıştır. Koçak Farma 85 çeşit kanser ilacını aynı çatı altında üretmeyi başaran dünyada ilk ve tek kuruluştur. Bugün klasik kanser ilaçlarının tamamına yakınını yerli olarak üretmekteyiz. Yerli ve ithal kanser ilacı kullanımı ve total ilaç harcaması kanserin çeşidine göre değişmektedir.
W- Küresel ilaç pazarının büyüyen sahası biyolojik ürünler ve IMS’e göre 2016 yılı toplam içindeki oranı %24 yani 250 milyar usd. Çerkezköy yatırımınız ile küresel oyuncu olma yolculuğunuzun rotasını paylaşır mısınız?
H.K.- Türkiye, biyoteknolojik ilaçlarda yüksek oranda ithalata bağımlıdır. Türkiye’de sınırlı sayıda biyoteknolojik ilaç üretilmektedir. Bunlardan “Enoksaparin Sodyum” etken maddeli ilk yerli biyoteknolojik ilaç ile İnsülin firmamız tarafından üretilmektedir. Şirketimiz, Ar-Ge çalışmalarını başarı ile tamamladığı bazı yerli biyoteknolojik ilaçları yakında tıbbın hizmetine sunacaktır. Amacımız, 2023 hedefleri doğrultusunda Türkiye’nin biyoteknolojik ilaç üretiminde küresel oyuncu olmasına öncülük etmektir.
W- Dünyada ilk rekombinant insülin 1982’de ruhsatlandı ve sadece Türkiye değil tüm dünya insülin konusunda çok hassas. Bence çok önemli konu olan yerli İnsülin Glargine dönecek olursak; yine IMS Türkiye verisine göre 2016 yılında ülkemizde en fazla TL bazlı satış rakamına ulaşan 2. ilaç . Bu durumda yerli üretimle cari açığa da ilaç olacaksınız ve çevre ülkeler başta olmak üzere çok ciddi İnsülin Glargine talebi olduğunu tahmin ediyorum, burada ki hedefinizi ve özellikle yurtdışı düşüncelerinizi alabilir miyim?
H.K.- Geçen yüzyılın son çeyreğinde gen teknolojisindeki gelişmeler sonucu DNA’ya müdahale edilerek Rekombinant İnsülinin üretilmesi kan şekerinin düzenlenmesine olanak sağlayarak diyabet hastalığının tedavisinde çığır açmıştır. Son yıllarda diyabet hastalığının giderek yaygınlaşması nedeniyle dünyada İnsülin ilacı kullanımı da artmaktadır. İç ve dış pazarlardaki gereksinim nedeniyle İnsülin ilacının firmamızca yerli üretimi ithalat ihtiyacını ortadan kaldırarak ve ihracat olanakları sağlayarak cari açığı azaltacaktır.
W– İlaçlarınızın halkımıza erişimini sağlayan hekim ve eczacılarımız ile yaptığınız bire-bir görüşmelerinizden izlenimlerinizi paylaşır mısınız?
H.K.- İlacın yerli üretimi, ithalatla ilgili sorunları ortadan kaldırır ve ilaca düzenli erişimi mümkün kılar. Sürdürülebilir bir tedavi için ilaca erişim önemlidir. Sürekli yükselen satış grafiklerimiz sağlık mesleği mensuplarının ürünlerimize güven ve desteğinin bir göstergesidir.
W-Mevcut kapasiteniz hakkında bilgi verir misiniz? CPhI Madrid, Frankfurt vd. önemli ilaç fuarlarına çok önceden beri katılmaktasınız ve değerli bir Sözleşmeli İmalatçı durumundasınız. Fason üretiminiz ve yurtdışının Koçak Farma’ya ilgisini aktarır mısınız?
H.K.- Çerkezköy üretim tesislerimizin kapasitesi 150 milyon kutu/yıl, Ayazağa serum üretim tesislerimizin kapasitesi 80 milyon ünite/yıldır.
İlaç sektörünün ortak değeri insan sağlığına hizmettir. Çağımızda iletişim ve ulaşım alanındaki gelişmeler sonucu dünya global bir köye dönüşmüştür. Firmamız bu olanaklardan yararlanarak yıllardır uluslar arası CPhl fuarlarına katılmaktadır. Bu yıl da CPhl İstanbul fuarına katılmıştır. Firmamızın birçok uluslararası ilaç firması ile fason üretim, Ar-Ge çalışması yapma ve ruhsat dosyası hazırlama dahil teknik ve ticari ilişkileri vardır.
W- Gerçekleşen yatırımlarınız ile özellikle devletimizin T.C. Sağlık Bakanlığı ve SGK’nın size ve sektöre bakışında bir değişme-gelişme gözlemlediniz mi?
H.K.- Katma değeri yüksek teknolojik ilaçların yerli üretimi Vizyon 2023 hedefleri doğrultusunda kalkınma planlarında yer almakta olup, eylem planları ile stratejisi ve hukuki altyapısı oluşturulmuştur. Bu konudaki girişimler ilgili bakanlıklarca koordinasyon içinde yürütülmektedir. Nitekim, Biyoteknolojik ilaç yatırım projemiz T.C. Sağlık Bakanlığı’nca onaylanmış, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nca teşvik belgesi verilmiştir. İlk jenerik yerli ilaç mevzuat gereği fiyatı düşürmekte ve ilacın SGK’ ya mali yükünü azaltmaktadır.
W- Size göre devletimiz, ilaç sektörünün daha büyük ve hızlı gelişimi için ne gibi ek düzenlemeler, kararlar almalı?
H.K.- Türkiye ilaçta önemli ölçüde ithalata bağımlıdır. Devletimiz ilaç sektörünün dış ticaret açığına etkisini negatiften pozitife çevirerek ülkemizin katma değeri yüksek teknolojik ilaçta küresel bir merkez haline gelmesi için hukuki altyapı dahil her türlü teşvik ve destek olanaklarını sağlamıştır. İnancımız o ki, Türkiye ilaç sektörü yeni yatırımlarla en kısa zamanda global bir oyuncu olmayı başaracaktır.
W- Hekim olmanızın başarılı iş hayatınıza olan katkıları elbet vardır, avantajlarını paylaşır mısınız?
Uzman hekimlik yapmayı ister miydiniz, yapma düşünceniz kafanızın bir yerinde var mıdır?
H.K.-Hekimlik mesleğinin tarihi gelişimi incelendiğinde, başlangıçta ilacın da hekim tarafından hazırlanıp hastaya verildiği görülecektir. Başka bir ifade ile farmakoloji (ilaç bilimi) hekimlikle iç içe bir bilim dalıdır. Dolayısıyla mesleğimin işime katkısı doğaldır, ilaç endüstrisi de insan sağlığına hizmet ettiğinden kendimi mesleğimden ayrılmış gibi hissetmiyorum.
W- Koçak Farma’nın gelecek hayali nedir?
H.K.- Türkiye’nin ilaçta ihracat fazlası veren, teknoloji ihraç eden, global bir oyuncu haline gelmesi en büyük hayalimdir.
W- Stratejik öneme haiz yolculuğunuzda başarılar dilerim.
Koçak Farma Kurunsal Tanıtım Filmi için tıklayınız