W-Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Harun Raşit Uysal ile gündemdeki önemli konu olan koronavirüsün tarımla ilişkisi hakkındaki görüşlerini alacağız
Koronavirüsün etkileri ile ilgili tarım kesimi pek konuşulmuyor
HRU– Bütün dünyayı saran koronavirüs salgını Çin ve Güney Kore dışındaki ülkelerde etkisini devam ettiriyor. Merkez üssü Avrupa olan virüsün etkisine Türkiye’de girdi. Dünya gibi Türkiye’nin de gündemi bu pandemiye odaklanmış durumda. Ancak odaklanmalar daha çok şehirlerde yaşayanların bunun bulaşmasını ne şekilde önleyecekleri ve nasıl davranacakları ile ilgili.
Şu anda gündeme gelmeyen köyler ve tarlada çalışacak çiftçiler ile işçiler için de aslında tehlike uzakta değil.
W- Riskler neler?
HRU– İlk risk bence üniversitelerin tatil edilip öğrencilerin köylerine dönmesi ile başladı. Öğrenciler arasında köyden gelenler, yaş ortalaması 55- 56 civarında olan anne-babalarının yanına döndüler. Koronavirüsün gençleri değil, orta yaş ve yaşlıları etkilediğini düşündüğümüzde, bu durumda çiftçilikle uğraşanların önemli bir bölümünün risk grubu içerisinde yer aldıklarını görüyoruz. Erteleme nedeniyle köylerine dönen enfekte olmuş gençler ayni zamanda birer enfeksiyon kaynağı olarak yaşlı çiftçilere bunu bulaştırmış olabilirler. Böyle olup olmadığını zamanla anlayacağız.
Önümüzdeki aydan itibaren tarımda hareketlilik başlayacak ve çiftçiler ilaç, gübre, yem gibi girdilerin temini için kentlere gelecekler, firma temsilcileri köylere gidecek, yani kırsal ile kalabalıkların teması yoğunlaşacak. Bu da halk sağlığı açısından tehlike oluşturacak.
Bazı bölgelerde bazı ürünler için hareketlilik başladı bile. Şu anda Akdeniz, Ege ve Güneydoğu Anadolu’da domates, biber, karpuz gibi fideden ekim yapılan bitkilerin dikimi başladı. Nisan sonu Mayıs başı gibi de İç Anadolu’da başlayacak. Yine Nisan sonu Mayıs başı pancar ve diğer tohumdan ekilen ürünlerin çapası başlayacak.
Mayıs ayı içerisinde Ramazan bayramı var. Bayramlarda eş-dost-akraba-komşu ziyaretleri olacak. Köylerde bu tür ritüeller daha öne çıkıyor. “Gitmezsek, el sıkmazsak, tatlı yemezsek ayıp olur” denecek. Bu da, salgın o güne kadar önlenmezse, hastalığı yaygınlaştıracak. Bu durumda ziyaretler, örneğin dünya ve ülke normalleşirse kurban bayramına ertelenebilir.
W-Mevsimlik işçiler konusunda ne düşünüyorsunuz?
HRU- Buradaki en büyük sorun da mevsimlik işçi çalıştıran işletmelerde olacak. Bazı mevsimlik işçiler yılladır sabit bir yere gidip sabit iş yapıyorlar. Bazıları ise üretim döneminde ürünlerin hasat zamanlarına göre yöre yöre geziyorlar. İşte bu grupta risk daha yüksek görülüyor.
W-Tarımda Suriyeli-Afganlı vb göçmen işçilerde var değil mi?
HRU– Evet. Tarımdaki işgücünün bir kısmını Suriyeliler ve Afganlı işçiler oluşturuyorlar. Bunlardan Suriyeliler tarımı daha az biliyorlar. Bu nedenle daha çok bitkisel üretimde çalıştırılıyorlar. Afganlılar ise daha çalışkanlar ve özelikle hayvancılık konusunda çok iyiler. Ancak Afganlılar, her ne kadar sınır kapalı olsa da, genellikle kaçak yollardan İran üzerinden geliyorlar. Bir de İranlılar var tabii ki. İran’ın bugün korona virüsten kırıldığını düşündüğümüzde, bunların ne kadar büyük bir risk oluşturduklarını tahmin edebiliriz.
W-Ekim-dikim ve hasat zamanı risk içeriyor mu?
HRU– İşgücü ister yöreden temin edilsin, ister mevsimlik olsun burada onlarca çiftçi, tarım işçisi minibüs ya da traktör ile yan yana tarlaya gidecek, birlikte yemek yiyecek, gün boyu tarlada veya serada ekim-dikim, çapa, hasat işlerinde yan yana çalışacak ve iş bitimi evlerine dönecekler. O zamana kadar gerekli tedbirler alınmazsa bu durum kırsaldaki salgın tehdidini de arttıracak.
W-Pazarlayanlar da ne gibi riskler olabilir?
HRU– Köylüler hasat sonu satmak için ürünlerini hallere, pazarlara, marketlere götürürken alıcı gruplarıyla, tarla-bahçelerinde tüccarlarla karşılaşıyorlar. Bazıları da ürünlerini pazar ya da üretici pazarlarında satarken kalabalıklarla muhatap oluyorlar. Bu durum kaçınılmaz ve pandemi önlenmezse kırsal, şehirlerdeki tüketici gruplarına bunun yayılmasını sağlayabilir.
W-Ne yapılmalı?
HRU- Her şeye karşın koronavirüsün önlenmesinde kişisel hijyen ve sosyal mesafenin çok önemli. Eldivenle, iş-sağım elbiseleriyle çalışılması, eve gelince iş elbiselerinin çıkarılması, yıkanması ve duş alınması gerekiyor. Bunların hepsi de birer maliyet, ancak kişinin ve dolayısıyla bulaştırabileceği bireylerin sağlığı bundan daha önemli
Bu manada kırsalın bilgilendirilmesi gerekiyor. Toplantılar şeklindeki bilgilendirmeler riskli. Bilgilendirmeler televizyonların prime time zamanlarında sık sık gösterilecek olan kısa kamu spotları şeklinde olmalı. Spotlarda tarım kesimin yakından tanıdığı, saygı duyduğu kişilere yer verilmeli.
Hava sıcaklıklarının artması ile birlikte salgının etkisinin de azalacağı söyleniyor. Böyle olursa bu durum çiftçilere daha çok yarayacak.
W-Söylemek istediğiniz başka bir şey var mı?
HRU- Şu etil alkol ve kolonya konusundaki görüşlerimi de ifade etmek istiyorum. Kolonya ve bazı dezenfektanlar etil alkolden yapılıyorlar. Etil alkol, alkollü içkiler alanından başka birçok yerde de kullanılıyor. Örneğin biz bölümde mikrobiyolojik ekimlerde ortam dezenfeksiyonu için etil alkol kullanıyoruz. Hastaneler başta olmak üzere sağlık kuruluşlarında, laboratuvarlarda ve sirke üretiminde etil alkol kullanılıyor.
Dezenfektan amaçlı kullanılan ve kolonyanın içerisinde de bulunan etil alkol melastan üretiliyor. Melas da şeker üretimi sırasında şeker pancarından arta kalıyor. Yani bugün çok değerli hale gelen etil alkolün hammaddesi şeker pancarı.
Son zamanlarda nişasta bazlı şekere (NBŞ) olan ilgi ve şeker fabrikalarının özelleştirilmesi pancar üretimini azaltmış gibi.. Az pancar, az şeker, az melas demek. Az melas da az etil alkol, bir nedeni bu olabilir sanıyorum.
Sağlıkla kalın…
Prof. Dr. Harun Raşit Uysal
Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi