Sağlıklı bir yaşam için sağlıklı bir kalp gerekiyor. Ancak tüm dünyada ölüme yol açan sebeplerin yüzde 16’sını koroner arter hastalığı oluşturuyor. Hastalar, ilaç mı stent mi yoksa ameliyat mı? sorusuna yanıt ararken Acıbadem Bakırköy Hastanesi Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Rıza Türköz, koroner arter hastalarında en uygun tedavinin, hastalığın derecesi, sorunlu damar sayısı ve ilave hastalıkların olup olmaması gibi diğer faktörlerin göz önünde bulundurularak kardiyolog ve kalp damar cerrahlarının ortak kararıyla belirlenmesi gerektiğini söylüyor.
Koroner arter hastalığına yol açan risklerin başında ise sigara kullanımı, hipertansiyon ve diyabet hastalığı, beslenme şekli, ailesel yatkınlık ile stres geliyor. Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Rıza Türköz, “Günümüzde koroner arteri tam olarak tedavi eden bir yöntem henüz olmasa da, güncel tedavi yöntemleri sayesinde hastalığın ilerleyişi yavaşlatılabiliyor, kalp krizi riski en aza indirilebiliyor ve yaşam süresi uzatılabiliyor” diyor. Koroner arter hastalığının temel tedavi yöntemlerini; ilaç tedavisi (medikal), girişimsel yöntemler ile damarların açılması (stent uygulanması) ve cerrahi (koroner bypass operasyonu) yöntem olarak özetlemek mümkün. Belirli bir şikayeti ve kritik damar tıkanıklığı olmayan hastaya medikal tedavi uygulanıyor; bununla birlikte kişide hipertansiyon, kan yağları yüksekliği ve diyabet hastalığı bulunuyorsa medikal tedaviye hiç geciktirilmeden başlanması gerekiyor.
“Stent kalp krizi riskini ortadan kaldırmaz”
Koroner anjiyografi sonrasında genel olarak kabul edilen iki yaklaşım bulunuyor; aynı damarda birden çok yerde ve uzun lezyon mevcutsa, yani yaygın bir durum varsa, üç damar tıkalıysa ve bunun yanında kalbin kasılmasında azalma başlamış ise genellikle cerrahi tedavi uygulanıyor. Eğer bir veya iki damarda kritik darlık mevcutsa ve darlık çok uzun damar bölgesini tutmuyorsa, dar veya tamamen tıkalı olan bölgelerin balon ve stent ile açılması tercih ediliyor. Stent tedavisinin hastada yarattığı etkiye değinen ı Prof. Dr. Türköz, “Halk arasında ‘bir damarım /iki damarım/ üç damarım stent ile açıldı” ifadesi sıklıkla kullanılıyor. Ancak çoklu damar tıkanıklığında damarların stent yöntemiyle açılması orta ve uzun dönemde bu damarların tekrar tıkanmayacağı, hastaların kalp krizi geçirmeyeceği ve ani ölüm riskinin ortadan kalkacağı anlamına gelmez” diyor.
Stent sonrasında yeniden tıkanma ve daralma oluşabilir
Uzun süreli diyabet hastalığı ile sıklıkla yaygın ve üç damar hastalığı olan hastalarda balon ve stent tedavisinin uzun dönem için iyi sonuç vermediği belirtiliyor. Teknik olarak damar darlıklarının ve tıkanıklıkların çok büyük bir kısmı balon ve stent işlemiyle açılabilse de zamanla bu damarlarda tekrar darlık ve tıkanmaya rastlanabiliyor. Öyle ki stent teknolojisindeki gelişmeler ve ilaç kaplı stentlerin kullanılmalarına rağmen, stentlerde tıkanma ve daralma olmasından dolayı tekrar müdahale gerektirme oranı yılda yüzde 1-2 olarak bildiriliyor. Prof. Dr. Türköz, en saygın medikal dergilerden olan J Thorac Cardiovasc Surg’de 2023 yılında yayınlanan bir çalışmayı vurguladı. Bu çalışma, 4992 stent uygulanan hasta ile 4975 cerrahi uygulanan hastalarda 10 yılın sonunda; cerrahi operasyon geçiren hastaların hayatta kalma oranını yüzde 80, stent takılan hastaların ise yüzde 76 olduğunu ortaya koyuyor. Aradaki fark küçük gibi görünse de tıp dünyasında istatistiksel olarak oldukça önemli bulunuyor.
Kardiyoloji ve KVC uzmanları birlikte karar vermeli
Koroner arter hastalığında uygulanacak en uygun tedavi, kardiyolog ve kalp damar cerrahından oluşan ekibin hastayı birlikte değerlendirip, sonrasında tedavi yöntemini yine birlikte belirlemeleri esasına dayanıyor. Hastaların sıklıkla cerrahi tedavi yerine balon ve stent gibi girişimsel yöntemle tedavi olmak istediklerine değinen Prof. Dr. Türköz “En iyi tedavi yöntemi, damar hastalığının derecesi ve hastalıklı damar sayısına göre belirleniyor. Buradaki amaç en uzun sağ kalımı sağlayacak, takiplerde kalp krizi riskini en aza indirecek ve ister anjiyografi olsun ister cerrahi, tekrarlayan girişimi azaltacak tedavi olmalıdır” sözleriyle hastaları ve hasta yakınlarını uyarıyor.