Doğrudan kalp kasının üzerinde olan koroner arterler, kalp kasının kasılma fonksiyonunun devamı için gerekli oksijeni sağlıyor. Koroner arter hastalığı, kalbi besleyen koroner arterler hasar gördüğünde meydana geliyor. Koroner arterler daralırsa, özellikle egzersiz sırasında kalbe yeterince oksijen açısından zengin kan sağlanamıyor. Hastalığın ilk dönemlerinde, azalan kan akışı, herhangi bir semptoma neden olmuyor ancak koroner arterlerde plak birikmeye devam ettikçe çeşitli belirti ve riskler ortaya çıkıyor. Memorial Sağlık Grubu Medstar Topçular Hastanesi Kardiyoloji Bölümü’nden Uz. Dr. Ayşegül Ülgen Kunak, koroner arter hastalığı hakkında bilinmesi gerekenleri anlattı.
Herhangi bir belirti vermeyebilir
Koroner arterler, kalbe kan, oksijen ve besin sağlar. Plak birikmesi bu arterleri daraltarak kalbe giden kan akışını azaltabilir. Sonuç olarak azalan kan akışı; göğüs ağrısı (anjina), anormal kalp ritmi,nefes darlığı, kalp yetersizliği veya diğer koroner arter hastalığı belirtilerine yol açabilir. Eğer bu, tam bir tıkanıklık ise kalp krizine neden olabilir. Koroner arter hastalığı genellikle yıllar içinde geliştiğinden, önemli bir tıkanıklık veya kalp krizi meydana gelene kadar herhangi bir belirti vermeyebilir. Ancak koroner arter hastalığını önlemek ve tedavi etmek için atılacak adımlar önemli faydalar sağlamaktadır.
Bu belirtileri önemseyin
Göğüs ağrısı (Anjina): Göğüste baskı veya sıkışma hissi olarak tanımlanan anjina genellikle göğsün orta veya sol tarafında oluşur. Anjina özellikle fiziksel veya duygusal stres ile tetiklenir. Ağrı çoğunlukla stresli aktiviteyi durdurduktan sonra dakikalar içinde geçer. Bazı insanlarda, özellikle kadınlarda ağrı kısa veya keskin olabilir ve boyun, kol veya sırtta hissedilebilir.
Nefes darlığı: Kalp vücudun ihtiyaçlarını karşılayacak kadar kan pompalayamıyorsa, aktivite ile nefes darlığı veya aşırı yorgunluk gelişebilir.
Kalp krizi: Tamamen tıkanmış bir koroner arter kalp krizine neden olur. Kalp krizinin klasik belirtileri, göğüste ezici bir baskı ve bazen nefes darlığı ve terleme ile birlikte omuz veya kola yayılan ağrı şeklinde ortaya çıkar. Kadınlarda boyun veya çene ağrısı gibi kalp krizinin daha az tipik belirtilerinin görülme olasılığı erkeklerden biraz daha fazladır. Ayrıca nefes darlığı, yorgunluk ve mide bulantısı gibi diğer belirtilere de rastlanabilir. Bazen herhangi bir belirti olmadan da kalp krizi meydana gelebilir.
Ateroskleroz gelişimi kalp krizine yol açabilir
Koroner arter hastalığının, koroner arterin iç tabakasında hasar veya yaralanma ile başladığı düşünülmektedir. Hasar sigara içiciliği, kan basıncı yüksekliği, kolesterol yüksekliği, diyabet veya insülin direnci, hareketsiz yaşam tarzı gibi çeşitli faktörlere bağlı olarak gelişebilir. Bir atardamarın iç duvarı hasar gördüğünde, kolesterol ve diğer hücresel atık ürünlerinden oluşan yağ birikintileri (plak) yaralanma bölgesinde toplanma eğilimi gösterir. Bu sürece ateroskleroz denir. Plak yüzeyi hasarlanır veya yırtılırsa, trombosit adı verilen kan hücreleri, arteri onarmaya çalışmak için bölgede bir araya toplanır. Bu küme, atardamarı tıkayarak kalp krizine yol açabilir.
Koroner arter hastalığının risk faktörleri
Risk faktörleri sıklıkla birlikte ortaya çıkar ve biri diğerini tetikleyebilir. Örneğin obezite, Tip 2 diyabet ve yüksek tansiyona yol açabilir. Birlikte gruplandırıldığında, belirli risk faktörleri, koroner arter hastalığı gelişme olasılığını daha da artırır.
1. Yaş
2. Cinsiyet
3. Aile öyküsü
4. Sigara içmek
5. Kan basıncı yüksekliği
6. Kolesterol yüksekliği
7. Diyabet yani şeker hastalığı
8. Fazla kilolu veya obezite hastası olmak
9. Fiziksel hareketsizlik
10. Stres
11. Sağlıksız beslenme
Yaşam tarzı değişiklikleri büyük önem taşıyor
Koroner arter hastalığının önlenmesine ve tedavisine yardımcı olmak için uygulanan yaşam tarzı değişiklikleri etkili olabilmektedir. Sağlıklı bir yaşam tarzı, atardamarları güçlü ve plaktan uzak tutmaya yardımcı olur. Kalp sağlığını iyileştirmek için sigarayı bırakmak, yüksek tansiyon, yüksek kolesterol ve diyabet gibi durumları kontrol altına almak, fiziksel olarak aktif olmak, meyve, sebze ve kepekli tahıllar açısından zengin, az yağlı, az tuzlu bir diyet yapmak, ideal kiloyu korumak, stresi azaltmak ve yönetmek olumlu etkiler sağlayabilir.