Yaşam süresinin uzaması ile birlikte günümüzde kalp hastalıklarının görülme sıklığı artıyor. En çok artış gösteren kalp hastalıkları arasında yanlış beslenme, hareketsiz yaşam tarzı ve genetik gibi sebeplerle gelişen koroner kalp damar hastalıkları yer alıyor. Bununla birlikte teknolojik ilerlemeler de kalp hastalıklarının cerrahisinde kullanılan yöntemlerin gelişmesini sağlıyor. Uzun yıllardır tıkalı, hasar görmüş ya da daralmış olan kalp damarlarının açılması için yapılan bypass ameliyatı, artık minimal invaziv cerrahi olarak da bilinen küçük kesi yöntemi ile de yapılabiliyor. Bypass yapılabilecek bütün hastalara uygulanabilen minimal invaziv yöntemi, göğüs kemiği açılmadan 3-4 cm’lik kesiler ile gerçekleştirilebiliyor. Küçük kesi yöntemi hem ameliyat konforu hem de göğüs kemiğinde büyük ameliyat izi olmaması dolayısı ile kozmetik açıdan da sıkça tercih ediliyor. Memorial Ankara Hastanesi Kalp ve Damar Cerrahisi Bölümü’nden Doç. Dr. Mustafa Serkan Durdu, minimal invaziv yöntemi ile yapılan bypass cerrahisi ve avantajları hakkında bilgi verdi.
Koroner arter hastalıkları hayati risk oluşturuyor
Genetik yatkınlığın yanı sıra günümüzde hareketsiz yaşam tarzı, fast food beslenme alışkanlığının yaygınlaşması ve sigara kullanımı gibi sebeplerle koroner kalp damar hastalıkları daha sık izlenmektedir. En çok karşılaşılan kalp hastalıklarının başında gelen koroner arter hastalığının zamanında fark edilmemesi ve önleminin alınmaması kalp krizine neden olup, hayati riske yol açabilmektedir.
Cerrahi işlem gerekiyorsa…
Koroner arter hastalığı yaşayan kişilere ilaç, stent ve açık kalp ameliyatı tedavileri uygulanmaktadır. İlaç ya da stent ile çözülemeyen bütün vakalarda cerrahi işlem yoluna gidilmektedir. Yakın zamana kadar açık yöntem ile yapılan bypass ameliyatı, tıp alanında yaşanan gelişmeler ile birlikte artık minimal invaziv cerrahi denilen küçük kesi yöntemi ile yapılabilmektedir.
Hastanın göğüs kemiği açılmıyor
Tıkalı olan koroner kalp damarlarında kan akışını sağlamak amacıyla yapılan minimal invaziv bypass cerrahisi genel kalp ameliyatı prensiplerine uyularak yapılır. Ancak açık cerrahi yöntemde olduğu gibi hastanın göğüs kemiği açılmaz. Ameliyattan önce koroner anjiyografi yapılan hasta, detaylı şekilde değerlendirilir. Genel anestezi uygulanan hastanın sol tarafında bulunan 3. kaburga aralığından 3-4 cm’lik kesi yapılarak göğüs boşluğuna girilir ve 3 boyutlu kameralar yardımıyla göğüs içerisindeki damarlar bypass için hazırlanarak işlem gerçekleştirilir.
Küçük kesi yöntemi ile bypass cerrahisinin hastaya sağladığı avantajlar şöyle sıralanabilir:
- Hastanın göğüs kemiğinin kesilmemesi dolayısıyla kemik kaynama problemi ortadan kalkar.
- Yara yeri enfeksiyonu görülmez.
- Akciğer problemlerinin görülme sıklığı çok düşüktür.
- Küçük bir kesi ile operasyon gerçekleştirildiği için kanama miktarı azalır.
- Hastanın hastanede ve yoğun bakımda kalış süresi kısalır. Bu sayede hastanede uzun yatışa bağlı gelişebilecek komplikasyon oranları azalır.
- Kişi hızlı bir şekilde günlük ve iş yaşamlarına dönebilir.
- Hastalarda ağrı ve ameliyat sonrası psikososyal bozuklukların görülme oranı daha azdır.
- Kemik kesisi uygulanmadığı için hastaların yatma, kalkma, ağırlık kaldırma gibi fiziksel aktivitelerine herhangi bir sınırlama konulmaz.
Hastalar kısa sürede günlük yaşantılarına dönebilir
Küçük kesi yöntemi ile bypass cerrahisini uygulayacak olan ekibin bu konuyla ilgili iyi bir eğitim almış olması ve işlemin gerçekleştirileceği sağlık kurumunun teknolojik alt yapısının sağlam olması gerekmektedir. Cerrah için zor, hasta için kolay bir teknik olan minimal invaziv yöntemi ile bypass cerrahisinin ardından hastalar ortalama 4-5 gün hastanede kaldıktan sonra taburcu edilir. Bir haftalık bir dinlenmenin ardından hastalar günlük ve iş hayatlarına kaldıkları yerden devam edebilmektedir.
Küçük kesi yöntemi ihtiyaç halinde tekrarlanabilir
Minimal invaziv cerrahinin uygulanmasını kısıtlayan sorunların başında daha önce geçirilmiş operasyonlar sebebiyle kalp ve akciğer etraf dokularında yapışıklık oluşması gelmektedir. Ancak cerrahideki deneyimlerin artması ve teknolojik alandaki ilerlemelerle cerrahi ekipmanlarının gelişmesi, ihtiyaç halinde ikinci, üçüncü hatta dördüncü ameliyatların da minimal invaziv yöntem ile gerçekleştirilmesine olanak sağlamaktadır. Kısaca daha önceden minimal invaziv bypass işlemi yapılan hastalara gerektiği durumlarda tekrar küçük kesi yöntemi ile cerrahi işlem uygulanabilmektedir.