HerbaFarm Kurucu & Yönetim Kurulu Başkanı Sn.Ecz.Meltem Kurtsan doğal bir söyleşi yapacağız;
W-Öncelikle ifade etmeliyim ki, oldukça zengin ve çok yönlü ve de başarılı bir insanımızı sayfamızda ağırlamaktan mutluluk duyuyoruz.
Önceki söyleşilerimizden farklı olarak suallerimizi peşinen aktarıp sizi bölmeden hikayenizi, görüşlerinizi paylaşmak istiyoruz.
Babanız rahmetli Ecz. Niyazi Kurtsan tarafından 1955’te eczacılıktan gelerek temelini attığı Türkiye’nin en köklü firmalarında biri olan Kurtsan İlaçları A.Ş. sanırım sizin de eczacı olmanıza ilham kaynağı olmuştur, sizden kısaca Ecz.Meltem Kurtsan’ı dinleyebilir miyiz?
Hikayenizin içinde;
Kurtsan Holding Yönetim Kurulu Başkanlığı yaptınız sonra profesyonellere bıraktınız,
Türkiye Kadın Girişimciler Derneği (KAGİDER)’in kuruculuğunu yapmanız,
1999 yılında Davos’ta düzenlenen Dünya Ekonomik Forumu’nda (WEF) “Geleceğin Global Lideri” seçildiniz,
Dolu dolu bir geçmişi bırakarak kurmuş olduğunuz HerbaFarm ile Bodrum Gökçebel’e yerleştiniz….
M.K.– Öncelikle ilginize teşekkür ederim, biraz formatınızın dışında da olsa suallerinizi bir bütünlük içinde yanıtlamaya çalışacağım;
Yunanistan göçmeni parasız yatili okuyarak eczacı olmus bir baba ile İzmir kız lisesi sınıf birincisi bir annenin ilk kızları olarak İstanbul’da dünyaya geldim.
Çocukluk yıllarım girişimci bir babanın peşinde Sirkeci’deki Büyük Eczane ile yine Sirkeci’deki Kurtsan Laboratuarlari’nin arasinda mekik dokuyarak geçti. Bir yandan iki çocuğunu büyütürken bir yandan da okuma arzusunu icinden atamayarak eczacılık fakültesine başlayan annemin azmine şahit olmak Atatürk Kız Lisesi’ni birincilikle bitirmemdeki en onemli etkendi.
Lider baba once esinin sonra da iki kizinin eczaci olarak is hayatindaki mucadelesinde yanina alarak sirketinin buyumesine ve Otaci markali urunlerin dogmasina neden olacak yapiyi olusturmustu.
Bugun hem dunyada hem de ulkemizde dogal ve bitkisel ürünlere ilgi son yillarda artmaya başladi. Aromaterapi, Fitoterapi, Homeopati yeni yeni duyulmaya baslandi.
Otacı öz Türkçe’de hekim-eczacı anlamına gelen bir kelime. Otaci markali dogal urunler ve bitkisel ilaclarin Turkiye’de ilk piyasaya ciktigi tarih 1980.. yani neredeyse 40 yil once..ileri goruş diye buna denir herhalde..
İlkokul yillarindan itibaren tum egitim hatayim boyunca yaz tatillerinde haftalıkla çaliştigim Kurtsan İlacları’na mezun olur olmaz tam zamanli eczacı olarak dahil oldum. Bu dönemler şirketimizin buyuyerek Sirkeci’deki küçük atölyesinden Merter’deki 5 katli fabrikasina taşindigi yillara denk geliyor.
30-40 yaşlarım arası ile kendimi yeniden biçimlendirdiğim yıllarım:
Harvard Business School’da 3 yaz boyunca devam eden ve sadece sirket sahipleri icin dunyanin tum ulkelerinden gelen yuz kadar ogrenci ile gerceklesen OPM programını tamamlamak, 1999 Harvard’daki sinif arkadasim Hindistanli bir is kadini tarafindan onerilerek Davos’ta Geleceğin Global Lideri olarak secilmem.
3 yil boyunca Davos toplantilarinda benim gibi dunyanin her tarafindan gelmis lider adaylari ile birlikte olmam..
Böylece dunya sorunlarina ilgi duymaya baslamam bu donemime denk geliyor.
Davos’ta bana verilen Geleceğin Global Lideri unvani omuzlarima bir sorumluluk yukluyor.
Üstelik yurtdışında bana iltifat gibi soylenen “aaa sen hiç Türk kadınına benzemiyorsun” sözleri icimi fena halde acıtıyor ve birşeyler yapmam gerektiğini hissettiriyor.
Bu duygularla Istanbul Sanayi Odasi ve Tüsiad’da gonullu calismaya basliyorum.Tüsiad kadın erkek eşitliği çalışma grubu başkanı oluyorum.
Bir gün Birleşmiş Milletler Avrupa Ekonomik Komisyonundan yilin kadin girişimcisi ödülüne hak kazandigimi ve Cenevre’deki toplantiya davet edildigimi belirten bir mektup aliyorum. Cenevre’ye gittigimde benim gibi Turkiyeden 8 kadının daha secildigi goruyorum.
Diğer ülke kadinlarının ise hem daha kalabalik hem de dernekleri ile orada temsil edildiklerine sahit oluyoruz.
Cenevre dönüşü tanidigim tum iş kadınlarını davet ederek bu durumu paylaşıyorum, tüm katilimcilarin coşkulu katilimi ile Kagider kuruluyor, 2002.
Kurucu başkan olarak 6 ay sonra da iki kez seçilerek 4 yil daha Kagider’e başkanlik yapiyorum.
Sürdürülebilirlik tutkulusu olarak kendi isteğimle tuzuğumuze eklettigim bir baskan iki donemden fazla baskanlik yapamaz maddesi geregi bugun Kagider 5. Baskanlik donemini yasiyor. Boylece bircok kadin liderligi deneyimliyor.
Bu arada maalesef kurucumuz babamizi kaybediyoruz. Babamin vasiyeti uzerine sirketin baskanligi koltuguna geciyorum. 2004 bu kez beni baska bir zor deneyim bekliyor. Bir yandan aile yonetimi bir yandan sirket yonetimi..
Bu kez üretim tesisimizi Merter’den Bandırma’ya taşıyoruz. Kurumsallasmaya onem veriyorum, profesyonel kadroya sorumluluk aktariyorum ve sirketi on yil sonra profesyonel CEO ya emanet ederek (o da bir kadin) bir sonraki yasamima geciyorum.
Emeklilik yaşamım icin Bodrum Yalıkavak dağlarında dogal florasi bozulmamis icinden tibbi ve aromatik bitkilerin fiskirdigi bir arazi buluyorum. Bayiliyorum her cikan bitkiyi tanimaya calisiyorum ama aradan 30 yıl gecmis ve ogrendigim bitkileri taniyamaz oldugumu farkediyorum. Mezun oldugum okulum İstanbul Üniversitesi Eczacılık Fakültesine dönerek Fitoterapi (bitkilerle tedavi) yüksek lisansi yapiyorum.
Bezmialem Üniversitesinde Aromaterapi, Homeopati derneğinde Homeopati, İstanbul Mimarlar Odasinda Permakültür eğitimleri alıyorum.
Bodrum’daki bu arazi ve doga beni buyuluyor. Her mevsim acan cesit cesit sifali bitki beni benden aliyor. Buraya Herbafarm adini veriyorum. Araziye Organik Sertifikası aliyorum, Bodrum’un simgesi Begonvil haric sus bitkisi, cim ekmiyorum. Gıda ve şifa ormani olmali burasi diye sadece sebze ve meyve agaclari dikiyorum dogal bitki ortusunu bozmadan..
Dev keçiboynuzu agaçlarından her yıl kilolarca dökülen meyveleri öğüterek kavanozluyorum. Kiyamiyorum onlarin oylesine heba olmasina..
Bugday dermeginin TATUTA ağina dahil oluyorum ve her yil 4 kadin gönüllüye ev sahipliği yapiyorum.
Ve diyorum ki bunu paylasmam lazim. Herbafarm Akademi’yi kuruyorum.
Bodrum’a gelenler sadece deniz gunes ve eglence istemez, kendini gelistirmek de isteyebilir diyorum, gecen yil dogal kozmetik egitimim patlama yapiyor. Cunku bahceden lavanta toplayip imbige koyuyoruz, yagini hidrosolunu alip tonige, kreme donusturuyoruz, bahceden aloe vera yapragi kesip icindeki jeli cikartip nemlendirici yapiyoruz, bahceden kalendula toplayip maserasyon yapiyoruz..
Bu ilgiden cesaret alarak bu yıl eğitimlerimi arttırdım. Hemen her hafta sonu konusunun uzmanı hocaları davet ettim. Aromaterapi, şifali bitkiler, homeopati, naturopati, organik tarim, koku, mindfulness, detoks.
Zeytinyağ tadimi, ekolojik mimari, sabun yapimi, feng shui ve tabii dogal kozmetik atolyesi gibi konularda egitimler planladim. Her sabah dogada yoga ve meditasyonu da unutmadim…
W- Değerli Ecz.Meltem Hanım yeni hayatınızda yeni başarılar dileriz.
M.K.- Teşekkür ederim, bu vesile ile okuyucuların Bayramını Kalben Kutlarım.