Şiddetli hastalık belirtilerinin geçmiş salgınlarda görülenlerden farklılık göstermesi araştırmacıların varsayımlarını yeniden değerlendirmelerine neden oluyor.
How deadly is monkeypox? What scientists know / Nature
Maymun çiçeği salgını dünya çapında bazı ölümlere neden oldu, ancak ölüm oranı tarihsel verilere göre beklenenden düşük; bilim insanları temkinli bir şekilde rahat nefes alıyorlar. Maymun çiçeği infeksiyonu geçirdiği doğrulanan 57.000’den fazla kişiden en az 22’si öldü, bu da yaklaşık %0.04’lük bir ölüm oranını gösteriyor. Bu oran, Batı Afrika’daki benzer bir viral suşun neden olduğu salgınlarda son 20-30 yılda bildirilen %1-3 oranından çok daha düşüktür.
Bütün bunlar, araştırmacıların şiddetli maymun çiçeği hakkında bildiklerini sandıkları şeyleri yeniden gözden geçirmelerine neden oluyor.
Gerçek ölüm oranı, neredeyse kesin olarak, mevcut tahminlerin çok daha üstündedir: Afrika dahil dünyanın bazı bölgelerindeki ülkeler, test ve gözetim için sınırlı kaynaklara sahip oldukları için salgın sırasında tüm ölümleri yakalamayabiliyorlar. ABD, Georgia’daki Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezleri poksvirus ekibine başkanlık eden epidemiyolog Andrea McCollum, virusun özellikle çocuklar, yaşlılar ve bağışıklık sistemi ciddi şekilde zayıf olanlar gibi ciddi hastalık riski yüksek kişiler arasında daha yaygın hale gelmesi durumunda, ölüm oranının yine de artabileceğini söylüyor.
Bununla beraber, New York City Columbia Üniversitesi’nde maymun çiçeği hastalarını tedavi etmiş olan infeksiyon hastalıkları hekimi Jason Zucker, şimdiye kadar en çok etkilenen topluluk olan erkeklerle seks yapan genç ve orta yaşlı erkeklerde hastalığın “son derece acı verici” olabileceğini söylüyor. Ağrının nedeni hastalığın neden olduğu sıvı dolu belirgin lezyonlardır. Zucker, bazı kişiler nefes almada güçlük veya beyin şişmesi gibi yaşamı tehdit eden komplikasyonlar nedeniyle hastaneye yatırılmış olsa da, insanların daha yaygın olarak ağrı tedavisi için hastaneye yatırıldığını söylüyor.
Mevcut salgında klinisyenler, Afrika’daki geçmiş salgınlarda görülenden genel olarak daha az lezyon görüyorlar; ancak vücudun mukozal dokularında daha yüksek oranda lezyon ortaya çıkıyor. Daha önce lezyonlar çoğunlukla ciltte, insanların ellerinde, ayaklarında ve yüzlerinde görülüyordu. Zucker, mukozal lezyonların aslında daha şiddetli olmadığını, ancak hassas dokuyu kötüleştirdiklerini, bu nedenle de muazzam derecede ağrıya neden olabileceklerini ve boğazdaysa yutma, yeme ve içmeyi; genital ve rektal bölgelerde idrara çıkma ve dışkılamayı engelleyebileceğini söylüyor.