Meme kanseri, tüm kanser türlerine bağlı ölümler arasında ikinci sırada yer alıyor. Dünya Sağlık Örgütü’nün verilerine göre, sadece 2020 yılında 2.3 milyon kadın meme kanseri teşhisi alırken, %30’u hayata veda etti.
Erken teşhis ve tedavi ile tamamen iyileşmenin mümkün olduğu meme kanserinde, farkındalığın ve doğru bilgiler ile korunmanın hayati önem taşıdığının altını çizen Türkiye İş Bankası grup şirketleri arasında yer alan Bayındır Sağlık Grubu, Bayındır Kavaklıdere Hastanesi Genel Cerrahi Bölüm Başkanı Doç. Dr. Hüseyin Altınyollar, meme kanseri konusunda doğru bilinen yanlışları ele aldı.
Meme dokusunda yer alan hücrelerin kontrolsüz çoğalması ile ortaya çıkan meme kanserinin, her 8 kadından birinde görülme riski bulunuyor. Üstelik bilinenin aksine yaş arttıkça meme kanseri riski de artıyor. Yaşın meme kanseri için en önemli risk faktörlerinden biri olduğunu söyleyen Bayındır Kavaklıdere Hastanesi Genel Cerrahi Bölüm Başkanı Doç. Dr. Hüseyin Altınyollar, “Meme kanseri gelişme riski 30 yaşında 2212’de 1, 40 yaşında 233’te 1, 50 yaşında 69’da 1, 60 yaşında 38’de 1, 70 yaşında 27’de 1, 80 yaşında ise 10’da 1’dir” dedi.
VAKALARIN %80’İ AILESINDE MEME KANSERI OLMAYANLARDA GÖRÜLÜYOR
Risk faktörleri söz konusu olduğunda akla ilk gelenlerden biri genetik yatkınlık oluyor. Ancak bu, sadece ailesinde meme kanseri öyküsü olanların risk altında olduğu anlamına gelmiyor. Ailede meme kanseri öyküsü bulunması kansere yakalanma riskini artırsa da, vakaların yaklaşık %80’i herhangi bir risk faktörü bulunmayanlarda gelişiyor. Ayrıca meme kanserlerinin sadece %5-10’unda genetik anormallik söz konusu olduğunu belirten Doç. Dr. Hüseyin Altınyollar, “BRCA1 ve BRCA2 isimli iki genin meme kanseri ile ilişkisi kanıtlandı. Kadınların sadece % 0,1’i bu geni taşıyor ve meme kanserlerinin sadece % 5’i BRCA1 ve BRCA2 gen taşıyıcılığıyla ilişkili olduğunu biliniyor” diye konuştu.
MEME KANSERİ DAİMA KİTLE İLE ORTAYA ÇIKMIYOR
Meme kitlelerinin yaklaşık %80’i iyi huylu lezyonlardan meydana geliyor. Kitle, kanserin en önemli belirtilerinden biri olmakla beraber, meme kanseri tanısı olan kadınların bazılarında belirgin kitle saptanmayabiliyor. Bu nedenle bazı belirtilerin varlığı durumunda doktora başvurulması gerektiğini söyleyen Doç. Dr. Altınyollar, “Memede şişlik, meme cildinde çekinti, portakal kabuğu görünümü, kızarıklık, memenin şeklinde değişiklik, meme başında kabuklanma, soyulma, meme başı şeklinde değişiklik, meme başının içeri çökmesi, meme başından akıntı gibi belirtiler, muayene gerektiren göstergelerdir. Ayrıca memede kitle fark edildiğinde de doktora gitmenin ihmal edilmemesi gerekiyor. Çünkü kanserin erken yakalanması tedavi şansını oldukça artırıyor” dedi.
MEME BAŞI AKINTISINA DİKKAT
Meme başı akıntılarının büyük çoğunluğunun iyi huylu meme hastalıklarıyla ilişkili olduğu biliniyor. Kendi kendine olmayan (memeyi sıktığında gelen), her iki memeden de gelen beyaz, sarı, yeşil renkli akıntılar kansere işaret etmiyor. Ancak kanlı ve su gibi berrak akıntıların anormal kabul edilmesi gerektiğinin altını çizen Genel Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Hüseyin Altınyollar, “Akıntıların sadece yüzde 10’unda kanser saptanır. Kanlı akıntıların çoğunun nedeni iyi huylu meme hastalığı olan süt kanalı içindeki papillomlardır. Ancak 40 yaşından büyükseniz, akıntı tek taraflı ise, kendi kendine oluyorsa ya da kitle eşlik ediyorsa mutlaka doktorunuza başvurun” uyarısında bulundu.
KİTLENİN AĞRILI OLMASI DA KANSERİ İŞARET EDEBİLİR
Genellikle fibrokistik değişiklikler ağrılı olsa da, meme kanserlerinin yaklaşık %10’unda da ağrı eşlikçi oluyor. Bu nedenle ağrıya güvenilerek muayenenin ihmal edilmemesi gerekiyor. Bu noktada fibrokistik değişikliklere ayrıca değinen Doç. Dr. Altınyollar şu açıklamaları yaptı: “Fibrokistik değişiklikler iyi huylu değişikliklerdir ve meme kanseri riskini artırmaz. Ancak bu değişiklikler ve meme dokusunun yoğunluğu kanserin mamografide görülmesini engelleyebiliyor. Bu nedenle fibrokistik değişiklikleri olan kadınlarda meme kanserinden şüpheleniliyor ve mamografi bulguları normalse meme ultrasonu, meme MR’ı gibi ilave tetkiklere gerek duyulabiliyor”
MAMOGRAFİNİN %80 DOĞRULUK ORANI BULUNUYOR
Mamografi meme kanserinin saptanmasında altın standart olmasına rağmen, meme kanserini yüzde 100 saptayamıyor. Tüm yaş gruplarında mamografinin meme kanserini saptamadaki doğruluk oranının yaklaşık %80 olduğunu söyleyen Bayındır Kavaklıdere Hastanesi Genel Cerrahi Bölüm Başkanı Doç. Dr. Hüseyin Altınyollar, “Hastanın yaşı, meme dokusunun yoğunluğu ve menopoz durumu mamografinin doğruluk oranını etkiliyor. Memedeki düzensizlik ile çevredeki meme dokusunun aynı yoğunlukta olduğu durumlarda mamografi kitlenin ayrımını yapamayabiliyor. Bu nedenle mamografi normal dahi olsa, doktorunuzun fizik muayenesi her zaman daha değerlidir” dedi.
Mamografiye ilişkin yanlış bilinen doğrulara da değinen Doç. Dr. Hüseyin Altınyollar, sözlerini şu şekilde sürdürdü: “Mamografinin meme kanserine ya da meme kanserinin yayılmasına neden olduğu tamamen yanlıştır. Mamografi güvenli bir yöntemdir. Günümüzde kullanılan mamografi cihazları çok düşük dozda radyasyon veriyor. Bu miktarın meme dokusuna ve vücuda herhangi bir zararı bulunmuyor. Bu sebeple mamografiyi güvenle çektirebilirsiniz. Ayrıca mamografi meme kanserinin erken tanısı için en önemli yöntemlerden biridir. Mamografide alınan ışının kendisi de, mamografi için meme dokusunun sıkıştırılması da meme kanserinin yayılmasına kesinlikle yol açmaz”