Meme kanseri, Türkiye’de kadınlarda en sık görülen kanser türü. Kadın kanserlerinin yaklaşık yüzde 25-30’unu meme kanserinin oluşturduğunu belirten Anadolu Sağlık Merkezi Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı, Meme Sağlığı Merkezi Direktörü Prof. Dr. Ali Uğur Emre, “Meme kanseri genellikle 50 yaş üzeri kadınlarda daha sık görülmekle birlikte, Türkiye’de meme kanseri teşhisi konan hastaların önemli bir kısmı 40-60 yaş aralığında. Ancak genç yaşta da meme kanseri vakalarına rastlanıyor. Özellikle ailesinde meme ve prostat kanseri olanlar düzenli doktor kontrollerini aksatmamalı. Erken tanı meme kanseri tedavisinin başarısını artırıyor” dedi.
Her 8 kadından birinin yaşamı boyunca meme kanserine yakalanma riski olduğu tahmin ediliyor. Ailede meme kanseri hikayesi en önemli risk faktörü olsa da yumurtalık kanseri, rahim kanseri, prostat kanseri veya pankreas kanseri gibi diğer kanser türlerinin varlığının da meme kanseri riskini artırabildiğini vurgulayan Prof. Dr. Ali Uğur Emre, “Sadece anne tarafına bakılmamalı. Baba tarafından gelen genler de meme kanseri için risk oluşturabilir. Prostat kanseri ve meme kanseri, genetik yatkınlıklar, özellikle BRCA1 ve BRCA2 gen mutasyonları aracılığıyla bağlantılı. Ailede bu iki kanser türünün görülmesi, genetik test ve düzenli taramaların önemini artırır. Eğer bir kişi bu mutasyonlara sahipse, her iki kanser türü için de risk altında olabilir ve bu durumun hem erkekler hem de kadınlar için ciddi sonuçları olabilir” açıklamasında bulundu.
Prof. Dr. Emre, meme kanseri için başlıca risk faktörlerini şöyle sıraladı:
Yaş: Yaş ilerledikçe meme kanseri riski artar. Özellikle 50 yaş üzerindeki kadınlarda meme kanseri daha sık görülür.
Cinsiyet: Kadınlar, erkeklere oranla çok daha fazla risk altındadır. Ancak erkeklerde de nadir de olsa meme kanseri görülebilir.
Ailede meme kanseri öyküsü: Ailede, özellikle anne, kız kardeş veya kız çocuğu gibi yakın akrabalarda meme kanseri öyküsü olması riski artırır. Bu özellikle birinci derece akrabalarda (anne, kız kardeş) meme kanseri 50 yaşından önce ortaya çıkmışsa daha belirgindir.
Genetik faktörler: BRCA1 ve BRCA2 gen mutasyonları gibi belirli genetik değişikliklere sahip kişiler meme kanseri açısından yüksek risk altındadır. Bu genler mutasyona uğradığında, meme ve yumurtalık kanseri riski artar.
Kişisel kanser geçmişi: Daha önce bir memede meme kanseri geçiren kişilerin, diğer memede veya aynı memede yeniden kanser geliştirme riski artar.
Yoğun meme dokusu: Yoğun meme dokusuna sahip olan kadınlarda, meme kanseri riski daha yüksektir. Yoğun meme dokusu, mamografide kanseri tespit etmeyi de zorlaştırabilir.
Hormon tedavisi: Menopoz sonrası hormon tedavisi, özellikle östrojen ve progesteron içeren hormon tedavisi, meme kanseri riskini artırabilir. Doğum kontrol haplarının meme kanserine neden olduğu doğrulanmamışsa da uzun süreli kullanımda riski az da olsa artırabilir.
Erken adet ve geç menopoz: Erken yaşta adet görmek (12 yaşından önce) veya geç menopoza girmek (55 yaşından sonra) meme kanseri riskini artırır. Bu durum, östrojen hormonuna daha uzun süre maruz kalma ile ilişkilidir.
Geç yaşta ilk doğum ve çocuk sahibi olmama: İlk doğumu 30 yaşından sonra yapmak veya hiç çocuk sahibi olmamak meme kanseri riskini artıran faktörlerdendir.
Radyasyon maruziyeti: Özellikle genç yaşlarda göğüs bölgesine radyasyon tedavisi görmek (örneğin, başka bir kanser türü için) meme kanseri riskini artırabilir.
Obezite: Özellikle menopoz sonrası kadınlarda obezite, meme kanseri riskini artıran bir faktördür. Yağ dokusu östrojen üretimini artırarak riski yükseltebilir.
Fiziksel aktivite eksikliği: Düzenli egzersiz yapmayan kadınlar, aktif olanlara kıyasla daha yüksek meme kanseri riski taşır.
Sigara: Sigara içmek, özellikle genç yaşlarda sigara kullanımına başlamak, meme kanseri riskini artırabilir.
Diyet ve beslenme: Yüksek yağlı diyetler ve işlenmiş gıdalar tüketmek meme kanseri riskini artırabilir. Sağlıklı bir diyetle beslenme, bu riski azaltabilir.
Emzirme: Emzirmek, özellikle uzun süre emzirmek, meme kanseri riskini azaltabilir.