Uzmanlar, meme kanserli hastalarda; öksürük, nefes darlığı, göğüs ağrısı, halsizlik, çarpıntı gibi şikayetlere dikkat çekti. ‘Meme Kanserinde Göğüs Kafesi ve Kalp Zarı İçinde Sıvı Birikimi’ rahatsızlığını işaret eden bu belirtiler, mutlaka tedavi gerektiriyor.
Konu ile ilgili bilinmesi gerekenleri Göğüs Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Özkan Demirhan anlatarak, “Akciğeri saran zara plevra denir. Akciğerin üzerindeki zara visseral plevra, göğüs duvarını saran zara da pariyetal plevra denir. Bu zarlar arasında kalan boşluğa plevral boşluk denmektedir. Bazı durumlarda plevral aralıkta sıvı birikimi olur. Kansere bağlı sıvı birikiminin en sık nedeni akciğer kanseri ikinci sırada meme kanseri gelmektedir. Meme kanserine bağlı plevral aralıkta sıvı birikimi olduğu zaman kalp zarı yani perikard içinde de sıvı birikimi olmakta buna da perikardiyal efüzyon denmektedir. Normalde plevral aralıkta minimal plevral sıvı bulunmaktadır ve bu sıvı belirli bir denge içinde üretimi ve emilimi olmaktadır. Meme kanserine bağlı plevral aralıkta sıvı birikiminde ya sıvı üretimi fazladır veya plevradaki sıvının emilimini sağlayan zarlardaki drenaj yolu tıkanmıştır. Onu tespit etmek mümkün değildir. Perikard içinde sıvı birikimi ise meme kanserine bağlı görülen radyoterapi, kanserin perikard tutulumu ve bazen de reaksiyonel olarak sıvı birikimi olmaktadır.” Dedi.
Belirtilere dikkat!
Plevra ve perikardda sıvı birikiminin neden olduğu şikayetlere değinen Prof. Dr. Özkan Demirhan, “Plevral sıvı birikiminde sıvının miktarına bağlı şikayetler olur. Sıvı miktarı az olduğunda herhangi bir şikayeti olmayabilir hastanın. Öksürük, nefes darlığı, göğüs ağrısı (sıvı miktarı artınca ağrı azalır), halsizlik gibi şikayetler olabilir. Perikard sıvısı birikimi (malign perikardiyal efüzyon) plevral sıvı birikiminden daha ciddi ve hayatı tehdit eden semptomlara yol açabilir. Genelde plevral efüzyon ile birliktedir ancak bazen sadece perikardial efüzyon olabilir. Hafif perikard sıvısı olan hastalarda semptom vermeyebilir ancak yine de kalp ritmi artmıştır yani çarpıntı şikayeti vardır. İleri düzey perikard efüzyonlarında nefes darlığı, kalp çarpıntısının aşırı artması, tansiyon düşüklüğü gibi şikayetler olmakta. Ayrıca kalp tamponatı dediğimiz kalbin çalışmasına engel bir durum olmaktadır. Bu da hayatı tehdit eden bir durumdur.” Şeklinde konuştu.
Bu hastalarda teşhis nasıl konulur?
Plevra ve perikardda sıvı birikiminin teşhis yöntemlerine de değinen Demirhan, ”Meme kanserli hastalarda yukarıda belirttiğimiz şikayetler başladığında mutlaka göğüs cerrahisi hekimine başvurmaları gerekir. İlk olarak hastaların hikayeleri alınır. Hastalığı hakkında bilgi alınır. Gördüğü tedaviler değerlendirilir. Fizik muayenede plevral sıvı olan tarafta akciğer sesleri azalmıştır. Kalp çarpıntısı ve saturasyon düşüklüğü olabilir. Daha sonra radyolojik olarak ultrasonografi, direk akciğer grafisi ve tomografi yapılır. Perikard efüzyonu tespiti için BT’ye ek Ekokardiografi yapılır. Ekokardiografide kalp kasılma gücü ve kalbin sıvıdan ne kadar etkilendiği görülür.” Şeklinde bilgi verdi.
Tedavi nasıl yapılır?
Tedavi sürecinin ayrıntılarına da değinen Dr. Özkan Demirhan sözlerine şöyle devam etti.
“Tedavi tespit edilen plevral sıvı ve perikard sıvı miktarına bağlıdır. Plevral aralıkta bulunan sıvı miktarı ile perikardial sıvı miktarının etkisi çok farklıdır. Plevrada litrelerce sıvı olabilir çok ciddi şikayet yapmayabilir. Perikard içinde 100 cc sıvı artması ciddi klinik semptoma yol açabilir. Perikarddaki sıvı tedavide her zaman öncelikli olmalıdır. Genelde plevral sıvı birikimi ile aynı anda tespit edildiği için tedavi planı birlikte yapılmalıdır. Minimal plevral sıvı takip edilebilir veya basit plevral kateter takılabilir. Orta ve ileri düzey plevral sıvı hastanın genel durumu uygunsa minimal invazif girişim olan VATS ile plevral drenaj ve plöredez (akciğer zarı yapıştırma ) işlemi yapılmalıdır. Bu işlem esnasında kalıcı plevral kateter de işlemin başarısını artırmak için uygulanabilir. Genel durumu VATS’a uygun olmayan hastalara kalıcı plevral kateter takılabilir.
Perikardial sıvı için tedavi seçeneği plevral efüzyon için uygulanan VATS esnasında perikardial drenaj yapılır ve bu esnada perikard penceresi açarak perikardial efüzyonun tekrarlanmasını engellemekteyiz.
Eğer sadece perikardial efüzyon mevcut ise lokal ve genel anestezi altında perikard drenajı uygulanır.
Plevral ve perikardial efüzyonlu hastalarda hem tedavi için hem de sıvı birikiminin tekrarını engellemek için lokal kemoterapik ilaçlar uygulamaktayız. Bu işlemle hem sıvı birikimini engellemekte hem de kanser hücrelerine etki eden kemoterapik ilaçları vermekteyiz çünkü bu hastalar bazen sistemik kemoterapiyi almakta zorlanırlar.”