Kierkegaard’ın sözü ile başlayalım. “İnsanın karar vermek zorunda kalmamak için ne kurnazlıklar yaptığına inanmak zor.” Gerçekten karar vermekten bu kadar kaçıyor muyuz? Belki de eksenin tam aksi yönünde karar vermek istiyoruz, hatta şimdi ve burada karar vermek ve üzerinde düşünmekten vazgeçmek istiyoruz. Karar vermenin en sevdiğim tanımı böyle bir şey, üzerinde artık düşünmediğimizde karar vermiş oluyoruz. Sanırım genelde biraz daha düşünmek istiyoruz, kendimizi bir şekilde henüz hazır hissetmeyebiliyoruz.
Bu da bizi daha çok veri toplamaya, daha çok hikaye/ görüş toplamaya doğru yönlendirebiliyor. Hollandalı bir sosyal psikolog Ap Dijksterhuis, bu konuyu daha derinlemesine çalışmış ve karar almakta zorlananlara da kanıta dayalı bir öneri de geliştirmiş. Önce önerisinden başlayalım, sonra ardındaki araştırmaya gönderme yaparız.
Eğer almak üzere olduğunuz karar daha karmaşıksa sezgilerinizi daha çok kulak verin, çünkü üzerinde çok düşündüğünüzde sonrasında daha mutsuz olacağınız bir zemin hazırlıyorsunuz diyor Dijksterhuis. Ardındaki araştırmayı da merak ederseniz; IKEA ve benzeri mağazaların çıkışında alışveriş yapan insanlara satın aldıkları ürünlere yönelik sorular yöneltilerek onların bilgi düzeyine ilişkin bir değerlendirme yapılıyor. Bazı ürünler modüler gardırop gibi karmaşık olurken, bazı ürünler ise askı gibi çok daha basit olabiliyor. Aradan belirli bir süre geçtikten sonra, aynı müşterilere tekrar ulaşılarak geçtiğimiz günlerde yaptıkları alışverişten ne kadar mutlu oldukları soruluyor. Daha karmaşık ürünler söz konusu olduğunda öncesinde daha çok bilgi toplamış olan müşteriler satın alma kararları ile ilgili daha mutsuz oluyor.
Özetle iş karmaşıklaştıkça, karar almadan önce bilgi toplama ihtiyacımız arttıkça, sonrasında memnuniyetimiz de düşebiliyor. Karmaşık kararlarda sezgilerine daha çok güvenenler biraz da “kendini gerçekleştiren kehanet” tadında seçimleriyle daha barışık yaşayabiliyorlar.
Daniel Kahneman’dan noktayı koyacak bir katkı alabiliriz “Kimseye araba veya ev alırken listeler üzerinde çalışmamayı önermiyorum. Sadece listeleri sıralamak sonra da üzerine uyumak sezgilerinizi geliştirmeniz için iyi bir yol olabilir.”
📌Karar alma deneyiminize baktığınızda deneyiminizi nasıl tanımlarsınız?
📌Ya da daha önceki kritik kararlarınızda öncesinde ne kadar toplama çıkarma yaptınız?
📌Üzerinde uyumaya ne kadar kredi verdiniz?
Merakla karar almaya başladığımızda korkunun yerini sorular alıyor. Mekanik sorular büyük bir olasılıkla pakete dahil ve yanıtlarını/ adreslerini bildiğimiz sorular. Ancak senaryolar resme dahil olmaya başladığında kesin yanıtlar yerini olasılıklara bırakıyor. Merakımızı davet ettiğimizde bir nefes alıp dışarıdan bakabileceğimiz bir boşluğumuz da oluyor. Filmi biraz ileri sarıp izlediğimizde, sonra esas kadın/adam (kendimiz hangisi isek) onunla biraz oynadığımızda hangi senaryoyu tekrar izlemek isteyeceğimize karar verebiliriz. Biraz sessizlik ve birkaç nefes meraka iyi gelir belki 🎈
https://www.nature.com/news/2006/060213/full/060213-9.html
Tam olarak nasıl bir iş yapmak istediğimi hiç bir zaman bilemedim, bankacı oldum para sattım, bir dönem insan kaynakları yöneticisi oldum işe alım yaptım ve bir dolu işten çıkarılma kararını paylaştım, sonra üniversitede öğretim görevlisi oldum, ilaç sektörünü de denedim. Sanırım en çok kendime yakıştırdığım danışmanlık şapkam oldu, ünvanlardan uzak olması bana iyi geldi. Bir de merakımı büyütmesi, farklı sektörler, farklı renkler ve farklı hikayeleri sevdim. Hem hepsinin çok içindeyim, hem de danışman olarak o mesafemi bir şekilde korudum. Bir de sahnede olmak var, salondaki en güvenli ve en eğlenceli yer kesinlikle, spotların altında olmak benim için hep rahat oldu.
[email protected]