MESANE KANSERİ 55 YAŞ ÜSTÜ KİŞİLERDE VE ERKEKLERDE DAHA FAZLA GÖRÜLÜYOR
Avrupa Üroloji Birliği’nin her sene farklı bir konu başlığı seçerek toplumu bilinçlendirmek amacıyla değerlendirdiği “Üroloji Haftası”’nda, bu sene 26-30 Eylül tarihleri arasında “Mesane Kanseri” başlığı gündeme getiriliyor.
Mesane kanserinin idrar yollarını etkileyen önemli bir kanser olduğunu ve özellikle sigara kullanımı nedeniyle uluslararası bir halk sağlığı problemi haline geldiğini belirten Türk Üroonkoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Güven Aslan, “Mesane kanseri ve klinik etkileri ile ilgili Türk Üroonkoloji Derneği bünyesinde yapılmış ve dünyanın en saygın bilimsel dergilerinde yayınlanmış birçok bilimsel makalemiz mevcuttur. Derneğimiz bünyesinde mesane kanseri üzerine birçok klinik çalışma da halihazırda artarak devam etmektedir” şeklinde bilgi verdi.
Global kanser istatistik verilerine göre dünya genelinde yılda yaklaşık 550.000 yeni mesane kanseri tanısı konulduğunu, erkeklerin mesane kanseri görülmesi açısından kadınlara göre 3-4 kat daha fazla risk altında olduğunu ve bu durumun muhtemel sebebinin erkeklerde sigara kullanımının ve çevresel (karsinojen) etkenlere maruziyetin daha fazla olması olabileceğini belirten Türk Üroonkoloji Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Süleyman Ataus da, “Mesane kanseri her yaş grubunda görülebilir ancak genellikle orta ve ileri yaş hastalığıdır. İlk defa mesane kanseri tanısı alan hastaların %90’ı 55 yaş ve üzerindedir. Hastalığa bağlı ölüm oranları yaşla birlikte artmaktadır” dedi.
SİGARA 3-4 KAT RİSKİ ARTIRIYOR
Dernekten yapılan açıklamada, “Mesane kanserinin gelişiminde sosyal, çevresel, mesleki ve genetik faktörler, beslenme alışkanlıkları gibi birçok risk faktörünün önemli rolü vardır. Bilinen en önemli risk faktörü sigaradır. Sigara içenlerde mesane kanseri riski 3-4 kat artar. Mesane kanserlerinin erkeklerde %60’ı, kadınlarda ise %30’u sigaradan kaynaklanmaktadır. Mesleki karsinojenlere maruziyet ise mesane kanseri gelişimde ikinci en önemli risk faktörüdür. Mesane kanserinin %25’i mesleki karsinojen (kimyasal maddelere) maruziyet ile ilişkilidir. Ayrıca birçok besin ve metaboliti idrar yoluyla atılması ve özellikle mesane yüzeyi ile uzun süre etkileşime girmesinden dolayı mesane kanseri gelişimi ile ilişkili olabilir. Diyet ile alınan karsinojen besinlerin mesane kanserine sebep olması ve koruyuculuğu üzerine pek çok çalışma yapılmıştır. Yine obezite ile mesane kanseri riski arasında doğrusal bir risk artışı olduğu tespit edilmiştir” denildi.
İDRARDA KAN VARSA DİKKAT
Mesane kanserinde en sık görülen bulgu idrarda kan görülmesi olduğunu belirten Türk Üroonkoloji Derneği İkinci Başkanı Prof. Dr. Cenk Yücel Bilen, “İdrarda; ağrısız, pıhtılı, gözle görülür kanama olması durumunda mutlaka mesane kanseri açısından muayene için üroloji uzmanına başvurulmalıdır. Ayrıca irritatif işeme bulguları dediğimiz; idrarda yanma, sık idrar gitme gibi rahatsız edici işeme durumunda da olası mesane kanseri tanısı açısından gerekli değerlendirmeler yapılmalıdır” şeklinde bilgi verdi.
Görüntüleme yöntemlerinin yaygınlaşması ve teknolojik gelişmelerin artmasıyla birlikte mesane kanseri tanısının daha kolay konulabilmesine rağmen, günümüzde mesane içerisinin endoskopik bakı ile görüntülenmesi (sistoskopi) halen altın standart tanı yöntemi olduğunu belirten Türk Üroonkoloji Derneği Genel Sekreteri Doç. Dr. İlker Tinay, “Sistoskopik inceleme ve mesane içerisinden alınan örneklerin patolojik incelemesi ile hastalığın derecesi ve evresi tayin edilir. Tümörün patolojik değerlendirmesi sonrası hastalar klinik verilerine göre risk gruplarına ayrılırlar ve yapılacak görüntüleme yöntemlerinin sonuçları bir arada değerlendirilerek, hastaya uygun tedavi yaklaşımı belirlenir. Mesane ile sınırlı hastalık varlığında mesane içine yönelik ilaç uygulama tedavileri sözkonusuyken, daha ileri hastalık durumunda kemoterapi, cerrahi ve radyoterapinin farklı kombinasyonları kullanılmaktadır” diye belirtti.
YAPILAN ÇALIŞMALARA GÖRE SİGARA KULLANANLAR DAHA FAZLA RİSK ALTINDA
Türk Üroonkoloji Derneği Mesane Tümörü Çalışma Grubu Başkanı Doç. Dr. Deniz Bolat, dernek olarak mesane kanseri ile ilgili birçok bilimsel araştırmaya ve toplumsal farkındalık projesine imza attıklarını belirterek, “Bu projelerden sonuncusunda Türk Üroonkoloji Derneği Mesane Kanseri Veritabanına kayıtlı hastaların verileri incelendi ve sigaranın eş zamanlı olarak mesane ve akciğer kanseri ile olan ilişkisi değerlendirildi. 31 Mayıs Dünya Tütünsüz Gününde, Astra Zeneca ilaç firmasının desteği ile derneğimiz ve Türk Akciğer Kanseri Derneği bir araya gelerek ortak bir basın toplantısı düzenlendi ve çalışmanın sonuçları kamuoyu ile paylaşıldı. Bu sonuçlara göre veritabanımızdaki toplam 2568 mesane kanseri hastasının %2.1’ine akciğer kanseri de eşlik etmekteydi. Akciğer kanserinin Türkiye’de akciğer kanserinin görülme sıklığı gözönünde bulundurulduğunda; mesane kanserli hastalarda akciğer kanserinin normal topluma kıyasla 28 kat fazla görüldüğü tespit edildi. Mesane kanserli hastalarının %60’ının hem mesane hem de akciğer kanseri olan hastaların ise %89’u hayatlarının bir döneminde sigara kullandığı ve sigara kullananlarda bu kanserlerin en az 2 yıl daha erken görüldüğü belirlendi. Sonuçlara göre ilk olarak mesanesinde ya da akciğerinde kanseri olan hastaların yaklaşık yarısında kabaca 4 yıl içerisinde diğer organda da yeni bir kanserin ortaya çıktığı bulundu. Sigara kullananlarda ilk tanı anında mesane kanseri daha ileri evrede tanı aldığı, hastalığın daha agresif seyrettiği ve bu hastaların daha invaziv cerrahilere gitmek zorunda kaldıkları ve sigara içenlerde bu ameliyatları geçiren hastaların yaklaşık yarısında herhangi bir komplikasyon ortaya çıktığı gözlendi. Hastalar sigara kullanmayı bırakmış olsalar bile mesane kanserinin yıllar içindeki seyrinde sigara içen hastalarda daha fazla nüks, metastaz ve ölüm görüldü. Hem akciğer hem de mesane kanseri olup sigara içmeye devam eden hastalarda ölüm oranının hiç sigara içmeyenlere kıyasla %30 daha fazla olduğu gözlendi” dedi.