Son dönemlerde sayıları ve kontenjanları hızlı ve kontrolsüz bir biçimde artan eczacılık fakülteleri ile ilgili kaygılarımızı defalarca dile getirdik; gerek kamuoyu ile gerek konunun muhataplarıyla paylaştık. Ancak uyarılarımız dikkate alınmadığı gibi, ne yazık ki her geçen gün kaygılarımızı artıran gelişmeleri takip etmek durumunda kaldık.
Türk Eczacıları Birliği olarak ülkemizin aydınlık yarınlarını, eğitim sistemimizin gelişmesini elbette önemsiyor ve bu anlamda yapılan çalışmaları kıymetli buluyoruz. Öte yandan tüm bunlar yapılırken Türkiye’nin kaynaklarının ve iş gücü ihtiyacının da göz önünde bulundurulması gerektiğini düşünüyoruz. Açıkça söylemek gerekir ki; alınan kararlar ve yaşanan gelişmeler bir planlama yapılmadan üniversitelerin açıldığını, fakültelerin kurulduğunu, kontenjanların artırıldığını gösteriyor. TÜİK’in son açıkladığı iş gücü istatistikleri de 14.7 işsizlik oranı ile bu durumu doğruluyor.
Plansız açılan fakülteler mesleğimizi tehdit etmeye devam ediyor
Eczacılık eğitimi, multidisipliner bir alandır. Avrupa’da 2005/36/EC Direktifi ile profesyonel nitelikleri tanımlanmış ve standardize edilmiştir. Sağlık eğitimlerinin standartlarının sağlanması, toplum sağlığı açısından hayati derecede önem taşımaktadır. Buna rağmen karşı karşıya olduğumuz tablo, hem mesleğimizin hem ülkemizin geleceğini tehlikeye atar cinstendir. Eczacı akademisyeni olmayan, öğretim elemanı kadroları eksik, fiziki ve sosyal imkanlar açısından kısıtlı altyapısı ve laboratuvarları yetersiz eczacılık fakülteleri bu ülkenin ve eğitim sisteminin gerçeği olarak karşımızda durmaktadır.
Tüm bunlar olanca vahameti ve gerçekliğiyle karşımızdayken Ondokuz Mayıs Üniversitesi’nin 07.03.2019 tarih ve 2019/73 sayılı Senato kararı bizleri bir kez daha hayal kırıklığına uğratmıştır. Söz konusu karar; Bafra İşletme Fakültesi’ne henüz öğrenci alımı yapılmamış olması, işletme fakültelerinin doluluk oranının düşük olması, kamu kaynaklarının daha etkili ve verimli kullanılması amacıyla Bafra İşletme Fakültesi’nin kapatılarak aynı fiziki alanda faaliyet göstermek üzere “Bafra Eczacılık Fakültesi” kurulmasına ilişkin karar verildiğini duyurmaktadır.
Alınan karar akla, mantığa uygun değildir; bunun yanında kararın gerekçesi “absürt” kelimesinin tanımlarını zorlamaktadır. Eczacılık eğitimi başka disiplinlerin ikamesi değildir. Üstelik plansız ve kontrolsüz bir biçimde açılan eczacılık fakülteleri, mesleğimizin geleceğini tehlikeye atarken, eczacılık alanında istihdam sorunları baş göstermeye başlamışken yapılan bu hamle kabul edilemez.
Yabancı öğrenci kontenjanının kaldırılması hakkında
Yükseköğretim Kurumu’ndan geçtiğimiz günlerde yapılan duyuru ile Yükseköğretim Kurumları Sınavı (YKS) Kılavuzu’nda yer alan “programların kontenjanlarının en fazla %50’sine kadar yurtdışından öğrenci kabul etme sınırlaması”nın ortadan kaldırıldığı ve bu yeni düzenlemenin devlet/vakıf bütün üniversiteler için geçerli olacağı açıklandı. Yeni düzenlemeye göre üniversitelerin program bazında yurt dışından öğrenci kabul kontenjan talepleri, eğitim öğretim yılı başlamadan önce YÖK’e bildirilecek, söz konusu talepler YÖK tarafından değerlendirilecek.
Farklı ülkelerin akademik ve bilimsel düzeyde yaptığı işbirliklerini, ülkemizin dünya çapında eğitim alanında tercih edilen bir ülke olmasını değerli görüyor ve destekliyoruz. Ancak bu konunun ülkemizin öz kaynaklarının göz önüne alınarak, eğitimde kaliteden ödün verilmeden yapılmasının önemini vurgulamak istiyoruz. Öte yandan kendi vatandaşlarımız Yükseköğretim Kurumları Sınavı’na girerek ve belli puanları alarak fakültelere yerleşebilirken, yabancı uyruklu öğrenciler başvuru yoluyla ilgili bölümlere kabul ediliyor. Bu noktada yaşanan fırsat eşitsizliği de göz önünde bulundurulması, dikkate alınması ve üzerinde hassasiyetle durulması gereken bir diğer durum.
Dikkat çekmemiz gereken bir diğer nokta ise tıp ve diş hekimliği bölümlerinde yurt dışı öğrenci alımlarında, önceki yıla ait kontenjanının %50’si ile sınırlandırılması uygulaması devam ediyor. Eczacılık fakülteleri de tıp ve diş hekimliği bölümleri gibi klinik uygulamalar, laboratuvarlar, teçhizatlar açısından belirli şartlara ve mekan kriterlerine sahiptir. Bir mesleğin niteliğini belirleyecek en önemli şeylerin başında verilen eğitimin standartlarının geldiği unutulmamalıdır.
Yapılacak uygulamalarda ilgili tarafların hassasiyetinin göz önünde bulundurulması ve eğitimin niteliğinden taviz verilmemesi gerektiğini bir kez daha vurguluyor; eğitim sistemimizin ve ülkemizin geleceği için azami dikkat edilmesi gerektiğinin altını çiziyoruz.
Türk Eczacıları Birliği