W- Dokuz Eylül Üniversitesi Halk Sağlığı AD İş ve Meslek Hastalıkları Bilim Dalı Öğretim Üyesi ve Türkiye Halk Sağlığı Dergisi Editörü Prof. Dr. Yücel Demiral ile iş sağlığı özelinde söyleşi yapacağız.
04/06 Ekim tarihlerinde İzmir’de organize edilen Meslek Hastalıkları Kongrenizi geride bıraktık, öne çıkan konular nelerdi?
Y.D.- İş ve Meslek Hastalıkları Uzmanları Derneği’nin (IMUD) kuruluşundan bu yana düzenlediği iki sempozyumdan sonra gerçekleştirdiği ilk Meslek Hastalıkları Kongresi Dokuz Eylül Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Sabancı Kültür Sarayı’nda başarıyla gerçekleştirildi
Üç gün süren kongrenin ilk günü “Gürültüyle İlişkili Klinik Sorunlar ve İşyerinde Yönetimi”, “Mesleki Akciğer Hastalıkları Tanısında Radyoloji” ve “Mesleki Toksikoloji Temel Kavramlar” kurs programı ile başladı. Bu kurslara sahada aktif çalışan işyeri hekimleri ve iş ve meslek hastalıkları uzmanlık yan dal araştırma görevlileri olmak üzere yaklaşık 60 kişi katıldı. Kongre sonuç bildirgesinde aşağıdaki başlıklar öne çıkan konulardı.
- İş sağlığı konusunda etik konulara ilişkin mevzuat düzenlemesi yapılmalı,
- Meslek hastalıkları ile ilgili yürütülen çalışmalar önleme ve koruma faaliyetleri üzerine oturtulmalı,
- İşçi ve işveren örgütleri kendi iş kollarına özel, çalışanı bilgilendiren, risklere yönelik rehberler oluşturmalı,
- Meslek hastalıklarına özgü tanı ve değerlendirme kılavuzları ve akış şemaları geliştirilmeli ve tüm paydaşlar bu konuda çalışmalı,
- İş ve meslek hastalıkları uzmanları mevzuata ve alanın gelişimine uygun birimlere atanmalı ve mevzuatta özlük hakları ve görev tanımları belirlenmeli,
- İş sağlığı ve güvenliği alanında çalışan tüm profesyonellerin özerk olabilmeleri için gerekli düzenlemeler yapılmalı,
- Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığı arasında eşgüdüm sağlanmalı,
- İSG’nin tüm paydaşlarını bir araya getirebilen özerk ve eşgüdüme dayalı çalışmaların yürütülebileceği ulusal ve yerel enstitüler kurulmalıdır.
W- Ülkemizde meslek hastalıklarının genel bir tablosunu alabilir miyiz?
Beraberinde dünya ile mukayese ettiğimizde durumumuz nedir?
Y.D.- Türkiye’de genel olarak meslek hastalığı ve edime esas olacak, tazminat gerektiren hastalıklar karıştırılıyor.
Meslek hastalıkları öncelikle medikal bir konudur ve tanısı, hastalık tanısı kesinleşmesinden sonra ayrıntılı iş-görev değerlendirmesi yapılarak ve gerekirse özel bazı laboratuvar incelemeleri ile konulabilir. Bu algoritm hemen bütün dünya da benzerdir. Ancak bu meslek hastalıklarının içinden hangilerinin tazminata esas olacağı konusu ülkeler arasında büyük farklılıklar gösterir. Genel bir değerlendirme yapılacak olursa AB ve OECD ülkelerine göre Türkiye’de beklediğimiz düzeyde meslek hastalığı tanısı konulamadığını söylemek gerekir.
Bunun sonucu olarak meslek hastalıklarına karşı alınacak önlemler de alınamamakta ve sorun çalışanların işten çıkartılmalarına kadar genişlemekte. Meslek hastalığı çalışana olduğu kadar işyerine de konulmuş bir tanıdır. Bu nedenle her meslek hastalığı tanısında işyerinin risk değerlendirmelerini ve önlemlerini gözden geçirmesi gerekir.
W- Bu tabloda öne çıkan hastalıklar nelerdir ve iş sağlığının size göre öncelik sıralaması nedir?
Y.D- Genel olarak kas iskelet sistemi hastalıkları ve dermatolojik hastalıklar beklediğimiz sık görülen meslek hastalıklarıdır. Ancak Türkiye’de SGK bildirimleri üzerinden yapılan değerlendirmede solunum sistemi hastalıkları ve zehirlenmeler öne çıkmakta. Bunun öncelikli olarak nedeni yukarıda sözü edilen meslek hatalıkları ve tazminata esas olan hastalıkların karışması ve meslek hastalıklarına yönelik ulusal bir bildirim ve izlem sisteminin olmamasıdır.
W- İş yeri hekiminin öncelikleri neler olmalıdır ve iş sağlığı açısından ülkemiz uygulamalarında neyi daha iyi yapmamız gerekir?
Y.D.-İşyeri hekimliği öncelikli birinci basamak koruyucu hekimlik uygulamalarını içerir. Bu nedenle koruyucu hizmetleri öne çıkartacak bilgi ve deneyimlerinin artmasına yönelik çalışmalar yapılmalı. İş hijyeni uygulamaları ile ilgili işyeri hekimlerinin (ve iş güvenliği uzmanlarının) yetkinliklerin artırılması koruyucu hizmetlerin gelişimine önemli bir katkı sağlayacaktır.
W– Fiiliyatta durum koruyucu hekimlik boyutunda mıdır? Yoksa poliklinik hizmetleri mi ön plandadır, gözlemlerinizi alabilir miyiz?
Y.D.- Türkiye’deki uygulamanın bir çok aksak yönleri var. Bunun sonucu olarak işyeri hekimleri çoğunlukla poliklinik hizmetleri olarak dar bir alanda sıkışmış durumda. Önemli sorunlardan birisi işyeri hekimlerinin çoğunlukla özel iş sağlığı hizmet birimleri olarak tanımlayabileceğimiz Ortak Sağlık Güvenlik Birimleri’nde çalışma olanağı bulmaları. Bu durum işyeri hekimlerinin özlük hakları da dahil iş güvenceleri ve hizmet kalitesini olumsuz etkiliyor.
W- Akademik kurum olarak hem hakem hastane hem de meslek hastalıkları hastane konumundasınız değil mi? Size gelen ihtilaflı konular olmakta mıdır varsa konu başlıklarını paylaşır mısınız?
Y.D.- Meslek hastalıkları tanısı koymaya yetkili hastanelerden birisiyiz. Bunu hakem hastane olarak tanımlamak doğru olmaz. Hastaneler arasında ihtilaflı ya da çelişkili durumlar çok nadir olabilir. İhtilaflı durum daha çok işveren ve kısmen iş sağlığın profesyonellerinin meslek hastalığı tanı sonrası yapmaları gereken işlemler (koruyucu önlem vb) konusunda olabiliyor. İşyeri ve çalışan bilgilerinin kliniğimizle paylaşılmaması da bizim açımızdan sorunlu bir alan.
W- Meslek hastalığı ve işle ilgili hastalık arasında keskin çizgi var mıdır?
Y.D.- Meslek hastalığı bir yerde işyerine de konulmuş bir tanıdır. Bu nedenle bir işyerinde bir tek olgunun bile görülmesi o işyerine müdahale edilmesi gerektiğini düşündürür. Çünkü tanı konulan çalışanın yerinin değiştirilmesi ve yerine başka bir çalışan alınması aynı süreci baştan işletecek ve tekrar bir meslek hastalığı olgusu ile sonuçlanan bir süreç olacaktır.
İşle ilgili hastalık ise kişide var olan bir hastalığın agreve olması, ilerlemesi ya da alevlenmesi anlamına gelir. Bu durumda öncelikle yine işteki maruz kalımları yok edip işçinin aynı işe devam etmesini bekleriz, ancak bu yapılamadığı durumda çalışanın yer değişikliğini düşünebiliriz Çünkü meslek hastalığından farklı olarak işteki koşullar ve etkenler kişide bir hastalığa yol açmamaktadır, var olan hastalığı olumsuz etkilemektedir.
W- Mobbing, bunu nereye koymalıyız, iş sağlığında mobbinge yönelik yaklaşım nasıl olmalıdır?
Y.D.- Mobbing son yıllarda gündeme gelen çok sayıda psikososyal risklerden birisidir. İşyerinde mobing, diğer psikososyal riskler gibi kötü yönetim ve organizasyon sorunlarından kaynaklanan bir sorundur. Bu konuda yapılması gereken bireysel düzeyden çok yönetsel önlemler alınmasıdır. İş sağlığın profesyonellerinin bu konuda deneyimli olmaları mobbing ve psikososyal risklerin önlenmesinde önemlidir. İş sağlığın profesyonelleri mobbingin önlenmesi için bir sistem kurulmasında öncü olabilirler.
W- Meslek hastalıkları özelinde ulusal ve uluslararası yayın durumumuz nedir?
Y.D.- Meslek hastalıklarının önemli özelliklerinden birisi çoğunlukla uzun süreli latent dönemi sonrasında görülmeleri ve bu nedenle izlem gerektirmeleridir. Türkiye’de ulusal bir surveyans sistemi bulunmadığından farklı sektörleri ve çalışma alanını içine alan güçlü çalışmalar çok fazla yapılamamakta. Ancak özellikle meslek üniversitelerde iş ve meslek hastalıkları yan dal uzmanlık programları kurulduktan sonra yayın sayısından artış olmasını bekliyoruz. Bunun en önemli göstergelerinden biriside Meslek hastalıkları kongrelerinin düzenleniyor olması.
W- Meslek hastalıklarının ana muhatapları; işçi, işveren, kamu ve sağlık. Akademik kurumların meslek hastalıklarındaki rolü ve misyonu size göre ne olmalıdır?
Y.D.- Bu alanın en önemli aktörleri işçi ve işveren örgütlerinin mutlaka bu konuda daha bilinçli ve eylemli olarak örgütlenmeleri gerekir. Kamu otoritesinin de bu örgütlenmeyi desteklemesi gerekir. Türkiye’deki en büyük sorunlardan birisi işçilerin örgütlenmelerinin önündeki engellerdir. Genel olarak iş sağlığı ve özel olarak meslek hastalıkları doğrudan örgütlenme sorunlarından olumsuz yönde etkilenen alanlardır. Kamu ve işçi işveren örgütlerinin üniversitelerle işbirliği yaptıkları zaman spesifik sorun alanlarında çok etkili önlemler alınabildiğini biliyoruz.
Etkin bir akademik yapı ancak multidisipliner zeminde gelişebilir. İş sağlığı alanında çalışan çok faklı disiplinler ve uygulama alanları vardır. Meslek hastalığı tanısını koyan ve koruyucu önlemelerin uygulanması için planlamalar yapabilen birimlere gereksinim var. Bu farklı alanları bir araya getirecek iş sağlığı enstitülerinin kurulması akademik çalışmaların en önemli misyonlarından birisi olmalıdır.
W- Sevgili Hocam değerli görüşlerinizi paylaştığınız için teşekkür ederiz.