10 MİLYON KİŞİ KANSER NEDENİYLE HAYATINI KAYBETTİ
Dünya COVID-19 salgınıyla uğraşıyor, ancak çağımızın önemli hastalıklarından kanser gibi hastalıklarda 2020 yılında da artışlar yaşanmaya devam etti.
Türk Tıbbi Onkoloji Derneği (TTOD) tarafından 4 Şubat Dünya Kanser Günü nedeniyle yapılan açıklamada; Uluslararası Kanser Araştırma Ajansı’nın açıkladığı 2020 yılı istatistiklerine göre 19.3 milyon hastaya yeni kanser tanısı konulduğu ve 10 milyon kansere bağlı ölüm olduğu belirtildi. Coğrafi bölgelere göre kanser sıklıkları değişse de dünyada ve Türkiye’de en sık görülen kanser türlerinin meme, akciğer ve bağırsak kanserleri olduğuna dikkat çekildi.
Ayrıca, Dernek olarak Dünya Kanser Günü nedeniyle, bu sene pandemi sebebiyle online olarak çeşitli farkındalık aktiviteleri düzenlendiği belirtildi.
“SAĞLIKLI BİR YAŞAM BİÇİMİ KANSERDEN DE KORUYOR”
Türk Tıbbi Onkoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Serdar Turhal, sağlıklı bir yaşam biçimi seçmenin diğer hastalıklardan koruduğu gibi kanserden de koruduğunu belirterek, “Çok yağlı, tuzlu ve şekerli yiyeceklerden kaçınmak gerekmektedir. Daha sağlıklı olmak için ideal kiloya yakın olmak gerekmektedir. Hareketli bir hayat sürmek önemli bir konumda yer almaktadır. Eğer bunları uygularsak kanser ve benzeri hastalıklarla ilgili riski azaltmak mümkündür. Dünyada her 5 insandan biri yaşamı boyunca kansere yakalanıyor ve 8 erkekten biri, 11 kadından biri kanser sebebiyle hayatını kaybetmektedir. 2020 yılında ilk defa meme kanserinin yüzde 11.7 ile dünyada en sık rastlanan kanser türü olduğu ve her 8 vakadan birinin meme kanseri olduğu açıklanmıştır. Türkiye’deki kanser görülme oranı aslında dünyadaki kanser ortalamasının altında yer almaktadır. Türkiye, gelişmiş batı ülkelerinden ve ABD’den düşük bir ortalamaya sahiptir. Kanser genel olarak yaş ortalaması artan bir hastalıktır. Tüm kanserler için ortalama yaş 55-60 arasındadır.” dedi.
“2040 YILINDA 28.4 MİLYON KİŞİYE YENİ KANSER TANISI KONULACAĞI TAHMİN EDİLMEKTEDİR”
Meme kanseri artış olduğuna dikkat çeken Turhal, bu durumun ana sebepleri arasında daha geç yaşta çocuk sahibi olunması, daha az çocuk doğurulması, artan obezite ve hareketsiz yaşam olduğu düşünüldüğünü ifade ederek, “Mevcut trend korunursa 2040 yılında yüzde 47 artışla 28.4 milyon kişiye yeni kanser tanısı konulacağı hesaplanmaktadır. Bu artıştan en çok etkilenecek ülkelerin ise düşük ve orta insani gelişmişlik grubundaki ülkeler olması öngörülmektedir.” dedi.
“KANSER ERKEN TEŞHİS EDİLİRSE YÜZDE 90’A YAKIN ORANDA OLUMLU SONUÇ ALINIYOR”
Kanserin tüm dünyada arttığını belirten Turhal, “Ancak artık pek çok kanser türü tedavi edilebilmektedir. Kanser erken teşhis edildiğinde yüzde 90’a yakın oranda olumlu sonuç alınabilmektedir. Kanser tedavisinde birkaç branştan doktorla hastanın tedavisi ortaklaşa görüşülerek planlanmaktadır. Kanser tanısı aldıktan sonra hastaların telaşlanmasına veya korkmasına gerek yoktur. Başvurdukları merkezdeki onkolojik tedavi ekibi tarafından en uygun tedavi planlanıp, uygulanacaktır.” diye belirtti.
“İMMÜNOTERAPİ TEDAVİDE GÜÇLÜ BİR SİLAHIMIZ”
Doğrudan kanserli hücreyi yok etmeye yönelik ilaçların gelişmesiyle birlikte özellikle son 10 yılda kanser tedavisinde ‘immünoterapi/ immünoonkoloji’ dönemi yaşandığını söyleyen Prof. Dr. Serdar Turhal, “Günümüzde başta akciğer, baş-boyun, böbrek tümörleri, deri kanseri, mesane kanseri olmak üzere pek çok kanser türünde birinci basamakta veya tedavi seçeneklerini tüketen hastalarda kurtarıcı tedavi olarak immünoterapi, tıbbi onkologların elinde en güçlü silah olarak yer almaktadır.” dedi.
“HASTANEYE GİTME ENDİŞESİ KANSERDE ERKEN TANIYI GECİKTİRİYOR”
Yaklaşık son 1 yıldır hastaneye gidildiğinde koronavirüse yakalanacağı endişesinin kanserde erken tanıyı geciktirdiğine dikkat çeken Turhal, “Kronik hastalıkları ve çeşitli sağlık problemleri olan pek çok birey, hastaneye gittiğinde koronavirüse yakalanabileceği endişesiyle evde kalmaya devam ederek sorunu ertelemeye çalışmaktadır. Ancak virüsten korunmak isterken, özellikle kanser gibi erken tanının çok önemli olduğu hastalıklarda geç kalınması ve tanı sonrası tedavi süreçlerinin aksatılması da hayati risklere yol açabilmektedir. Hastalık şüphesi olanlar ve hastalar hastaneye gitmekten çekinmemelidirler. Hastanelerde maske, mesafe ve hijyen kurallarına dikkat edilmekte, her hastadan sonra kullanılan aletler sterilize edilmektedir. Hastalar kendi hijyen kurallarına dikkat ederek hastaneye mutlaka başvurmalıdır. Ayrıca, kanser hastaları hem Covid-19 bulaşması hem de Covid-19’a bağlı ölüm riski açısından en riskli grupta bulunmaktadır. Aşılama takviminde kanser hastaları mutlaka öncelikli grup içinde olmalıdır. Elimizdeki verilere göre bir kanser hastasının Covid pozitif olması durumunda ölüm riski yüzde 5-10 civarındadır. Genel durumu iyi olan her hastaya olduğu gibi kanser hastasına da aşı yapılması önerilmektedir. Evre ile ilgili bir kısıtlama da yoktur, her evrede bu aşılar yapılabilmektedir.” diye belirtti.