Bedenimizin sesini dinlediğimizde, aslında bize gerçekten iyi olup olmadığımız konusunda uyarılarda bulunduğunu duyabiliriz. Ancak gerek yaşam şartları gerek erteleme duygumuzun yüksek olması ve her sebebi aslından uzak bahanelerle birleştirip, doktora gitme konusunda kendimizi ikna etmememiz, bazen bizi hastalıkların son noktasında tanışmaya itmiş olabiliyor. Bu yüzden de rutin kontroller son derece önemli. Rutin haline getirilen kontroller sayesinde birçok hastalığın tedavi süreci de çok daha işlevsel olabiliyor. Bunlardan birisi de miyomlardır. Çoğu kadında görülen ve bazen geç fark edilen miyomlar hızla büyüyebilirler. Bu yüzden de adet düzensizliğinin, aşırı adet kanamasının, kansızlığın, cinsel ilişki esnasında oluşan ağrının, sık idrara çıkma durumunun, karındaki büyüme ve şişliğin önemsenmesi gerektiğinin altını çizen Liv Hospital Kadın Hastalıkları ve Uzmanı Op. Dr. Gamze Baykan Özgüç miyom hakkında merak edilenleri anlattı.
Bazen belirti de veremeyebilir
Miyomlar, uterusun (rahim) düz kas dokusundan gelişen selim tabiatlı yani iyi huylu tömöral yapılardır. Birden fazla sayıda olabileceği gibi değişik büyüklüklerde de olabilir, buna bağlı da belirti verebilir veya vermeyebilir.
En sık 30-45 yaş grubu kadınlarda rastlanır
Myom, ergenlik döneminde pek görülmez. Menopozdan sonra gerilemesi hatta kaybolması, gebelikte büyüme eğilimi olması, myomun içinde östrojen reseptörlerine daha yoğun rastlanması, östrojenin rolü olduğunu göstermektedir.
En sık intramural miyom görülür
Miyomlar rahimde bulundukları yere göre;
- Subseroz (Rahim dışına doğru)
- Intramural (Rahim duvarında) ki bu en sık görülendir,
- Submukoz miyom, (Rahim iç tabakası içinde)
- Intraligamenter (Rahim bağları arasında) ve
- Servikal (Rahim ağzı) miyom adını alırlar.
Miyomların belirtileri
Miyomlar genellikle belirti vermedikleri için sıklıkla genel jinekolojik muayene ve ultrasonografi esnasında fark edilmektedirler. Ancak;
- Adet düzensizliği,
- Aşırı adet kanaması,
- Kansızlık (anemi),
- Cinsel ilişki esnasında ağrı,
- Sık idrara çıkma,
- Karında büyüme ve şişlik,
- Ağrı,
- Tüplere yakın veya rahim içinde yerleşimine bağlı olarak kısırlık ve düşük,
- Bağırsaklara basıya bağlı olarak kuyruk sokumuna vuran ağrı,
- Kabızlık,
- Büyük ve saplı miyomun kendi etrafında dönmesine bağlı torsiyon gibi şikayetlere sebep olabilir.
Tanı jinekolojik muayene ve ultrasonografi ile konulur
Tanıda en iyi yöntem jinekolojik muayene ve ultrasonografidir. Normalden daha iri ve sert olarak palpe edilir, miyom sayısı çok olduğu zaman normal uterus şekli bozulmuştur, Miyomun boyutları ve lokalizasyonu ultrasonografi ile kolaylıkla tanınır. Özellikle küçük submukoz miyomların tanısında vajinal USG daha iyi sonuç verir. Ayrıca Histereskopi, Histerosalpingografi, Laparaskopi, CT ve MR ayırıcı tanıda kullanılabilir. Ayırıcı tanıda:
- Gebelik,
- Adenomyosis,
- Adneksial kitle,
- Dış gebelik,
- Endometrial polip,
- Endometrium kanseri,
- Doğuştan uterus anomalileri de düşünülmelidir.
Eğer miyomunuz hızla büyüyorsa…
Miyomların kansere dönüşme olasılığı 1000’de iki civarındadır. Genellikle menopozdaki kadınlarda görülür. Eğer miyom hızla büyüyorsa kanser riski açısından mutlaka araştırılmalıdır.
Miyomların tedavisi
Miyomlar küçük ve şikayete neden olmadıkları taktirde genellikle tedavi gerektirmezler, 6 ayda bir rutin jinekolojik muayene ve ultrasonla takibi yeterlidir.
GnRH analogları (östrojen baskılayıcı hormonal etkili ilaçlar) ve bazı ilaçlar yumurtalıkları baskılayarak geçici menopoz etkisiyle miyomların küçülmesini sağlayabilir. Kullanımındaki amaç miyomu ameliyat etmeden önce biraz küçülterek operasyonu kolaylaştırmak ve kanamayı azaltmaktır. Eğer miyom;
- Belirgin şikayetlere sebep olacak büyüklükte ve sayıdaysa,
- Kısırlık veya düşüğe neden olacak yerleşimdeyse,
- Aşırı adet kanaması ve anemi sebebiyse,
- Kanser gibi kötü huylu tümörlerle ayrımı net yapılamıyorsa cerrahi tedavi gereklidir.
Miyom tedavisinde seçilecek cerrahi yöntem şeklini ne belirler?
- Hastanın yaşı,
- Sosyal durumu ve çocuk isteğine bağlı olarak değişir.
- Ayrıca miyomların; sayısı, büyüklüğü ve yerleşimi de ameliyat şeklini belirlemektedir.
Bu faktörlere göre sadece miyomların çıkartılması (myomektomi) veya rahmin tamamen alınması (histerektomi) tercih edilir, açık cerrahi operasyon (laparatomi) uygun vakalarda laparaskopi tercih edilmektedir.
Ameliyatta amaç nedir?
Miyomektomi ameliyatında miyomların kapsülünden sıyrılıp çıkartılması amaçlanır. Genellikle çocuk isteyen kadınlarda rahmin korunmasını sağlayan bir yaklaşımdır. Ancak miyomektomi ile miyomları alınmış kadınlarda tekrar miyom gelişme riski 5 yıl içinde %50-60’dır. Miyom çıkartıldıktan bir yıl sonra gebeliğe izin verilir. Doğum eylemi esnasında miyom operasyonuna ait bölgede incelme ve rüptür riski artacağı için doğum şekli olarak sezaryen tercih edilmelidir.
Gebelik düşünmeyen kadınlara ne önerilir?
Hızlı büyüyen miyomları olan ve ileride gebelik düşünmeyen kadınlara histerektomi tercih edilmelidir.
Gebelik sırasında büyüyebilir
Gebeliklerin %5’inde uterusta miyom bulunur, büyük çoğunluğu gebeliğin gidişini etkilemez. Ancak abortus (düşük) insidansı 2 misli artmıştır, erken gebelik kanamalarına neden olabilir. Miyomların %30’u gebelik sırasında büyür, bu büyüme en fazla gebeliğin ilk 10 haftasında olur, karneoz dejenerasyona gebelikte sık rastlanır. Bu dejenerasyon akut batına benzer bir tablo yaratır, genellikle istirahat ve ağrı kesiciler ile kontrol altına alınır. Eğer başarısız olursa cerrahiye başvurulur ve miyomektomi yapılır. Ancak bu hem aşırı kan kaybına hem de fetal kayba neden olduğu için pek başvurulmaz.
Miyomla birlikte olan gebeliklerde plasentanın yerleşme ve bebeğin duruş anomalileri artmıştır, özellikle servikal miyomlar doğum yolunu tıkayabilir, intramural miyomlar rahmin koordineli kasılmalarına engel olabilir. Erken doğum, erken membran rüptürü, malprezentasyon, plasenta dekolmanı, plasenta retansiyonu ve doğum sonu kanama olasılığı artar. Sezaryen ile doğum oranı yüksektir. Genel kural olarak gebelere uterusta miyomektomi yapılmaz, ancak birden çok miyomu olan ve artık çocuk istemeyen kadınlarda sezaryen sırasında histerektomi yapılması iyi bir tedavi seçeneğidir.
Miyom gelişimini arttıran risk faktörleri:
- Miyomlar (Fibroidler) genellikle doğurganlık çağındaki kadınlarda büyür ve menopozdan sonra çoğunlukla küçülürler.
- Araştırmalar postmenopozal (menopoz) beyaz kadınlarda, postmenopozal siyah kadınlara göre daha fazla küçüldüklerini de göstermektedir. Afrikalı Amerikan kadınlar için, miyomlar tipik olarak daha genç yaşlarda gelişir, daha fazla büyür ve daha şiddetli semptomlara neden olur.
Çeşitli faktörler miyom gelişim riskini arttırabilir:
- Yaş (30-40 yaş arası),
- Afrika kökenli Amerikalı ırk,
- Şişmanlık,
- Aile öyküsü,
- Yüksek tansiyon,
- Hiç doğum yapmamış olmak,
- D vitamini eksikliği,
- Yaşam şekli (kafein ve alkol tüketmek, stres, sigara içmek, soya sütü tüketimi)
Miyom riskini azaltabilecek faktörler:
- Hamilelik (Doğum sayısı ile risk azalır),
- Oral veya enjekte edilebilir kontraseptiflerin uzun süreli kullanımı,
- Asyalı kadınlarda risk daha düşüktür.