Ana Sayfa Manşet Multisistem Hastalıklara Multidisipliner Yaklaşım

Multisistem Hastalıklara Multidisipliner Yaklaşım

WGöz Hastalıkları Uzmanı Prof.Dr.Haluk Esgin ile tedavi hizmetlerine farklı bakış açısı getirmeyi amaçlayan düşüncesini almak için bir araya geldik, değerli Hocam Multidisipliner yaklaşımı örneklendirebilir misiniz?

H.E.- Bugün, multisistem hastalık dediğimizde aklımıza ilk gelen hastalıkların başında Diyabet gelmektedir. Ulaşabildiğimiz gıdaların şekillendirdiği değişen beslenme alışkanlıklarımıza bağlı ne yazık ki diyabetin görülme sıklığı tüm dünyada hızla artmaktadır. Metabolik bir hastalık olan diyabet, başta vasküler ve nörolojik komplikasyonlara bağlı, göz, böbrek, kalp-damar sistemi gibi pek çok organda fonksiyonel kayıplarla seyreder. Hastalığın bir başka önemi de özellikle çalışma hayatındaki yaş grubunu tutarak, aktif insan gücünü ve performansını ciddi oranda etkilemesidir. Diğer taraftan bugün diyabet hastalarının tedavisi için harcamalar ülkelerin ekonomilerine inanılmaz yükler getiren boyutlara ulaşmıştır. Peki bu dev bütçelere rağmen gerçekten diyabeti hekimler ve sağlık sistemi doğru yönetebiliyor muyuz?

W- Bu konuda yanıtınız sanırım olumsuz değil mi?

H.E.- Benim kanaatime göre olumsuz şöyle ki bir göz hekimi olarak ve özellikle retina hastalıkları uzmanı olarak, 15 yılı aşkın süredir bu hastalarla olan iletişimimde ne yazık ki sağlık kurumlarındaki mevcut yapılanmanın ne Diyabet ne de diğer multisistem hastalıklara yaklaşım için uygun olmadığını gözlemledim.

Konuyu biraz daha açarsak, hastalar göz polikliniğine genelde 2 şekilde başvururlar. Ya dahiliye veya endokrin bölümlerinden DM tanısı almıştır ve hekim arkadaşımız göz durumunun değerlendirilmesi için hastayı bize göndermiştir, ya da hasta belki de DM olduğunu hiç bilmeden bulanık görme yakınması ile başvurur. Her iki hasta gurubuna yapılan göz muayenesi sonrası, AKŞ regülasyonunun, hastalıktaki göz bulgularının ilerlemesi üzerine etkisi ısrarla anlatılır ve göz kliniğinde hasta takibe alınır. Göz tutulumunun şiddetine göre takip aralıkları bazen 2 aya kadar düşebilmektedir. Bugün elimizdeki Lazer veya göz içi ilaç enjeksiyonları veya cerrahi yöntemlerle, göz hekimi kontrolünde kaldığı sürece, DM’de artık körlük riski neredeyse yok denecek düzeydedir. Ancak ne yazık ki, hala görmesini kaybetmiş pek çok hasta ile karşılaşıyoruz.

W- O zaman sorun nerede kaynaklanmaktadır?

H.E.- Hastaya AKŞ regülasyonu yapılması gerekir dediğimizde hasta dahiliye veya endokrin uzmanı aramaya başlar, 1-2 ay sonrasına ancak randevu alabilir. Endokrin hekimine ulaşırsa hekim hastadaki diğer DM komplikasyonlarına yönelik, Nöroloji, Nefroloji, Ortopedi, Plastik cerrahi, Kardiyoloji vb gibi diğer bölümlerden konsültasyonlar istemektedir. Hastanın ilgili bölümlerden randevu alıp, muayene olması neredeyse 6 ay gibi bir uzun zamanı bulabilmektedir. Bu arada hastanın göz kontrolü geçmiş ve belki de ani görme kaybı yaşayıp acilen göz hekimine tekrar döner.

W-Mevcut sistem bu durumda efektif değil mi?

H.E.- Mevcut sağlık sistemi içinde diyabet gibi multidisipliner yaklaşım gerektiren hastaları doğru takip ve tedavi ederek hasta memnuniyetini artırmak mümkün değildir. Nitekim bugün ülkemizde Diyabet cemiyetine ait spesifik yapılandırılmış özel kurumlarda bile bu şekilde multidisipliner bir yaklaşım kurulamadığı için diyabetik hastaların takip ve tedavilerinde istenen başarıdan çok uzağız. Özellikle bazı yüksek maliyetli ilaçların sadece Eğitim araştırma hastaneleri ve Tıp fakültesi hastaneleri gibi 3. basamak sağlık kurumlarında uygulanmasına izin verildiği için, bu hastalarında önemli bölümü bu hastanelere yönlenmiş durumdadır. Bu nedenle, öncelikle 3. basamak sağlık kurumlarında hastane içinde diyabet merkezi şeklinde ve içinde Endokrin, Göz, Nöroloji, Kardiyoloji, Plastik cerrahi, Ortopedi hekimleri ile Diyetisyenin bulunduğu bağımsız birimlerin oluşturulması ve buraya başvuran diyabetik hastaların aynı gün içinde tetkik, muayene ve tedavilerinin planlanarak takip edilmeleri gerekmektedir. Özel sağlık işletmelerinde her bir poliklinik doluluğu ayrı olarak düşünüldüğü için gelen hastanın aynı gün içinde tüm birimlere muayenesinin sağlanması için çok iyi bir planlama gerektirir. Bu biraz daha zor olmakla beraber, hasta yoğunluğunun çok fazla olmadığı ve ilgili branşlarda birden fazla hekimin olduğu hastanelerde uygulanması mümkün görünmektedir. Bu şekilde öncelikle hastaların daha iyi takip ve tedavileri mümkün olabilecek, tekrarlanan gereksiz tetkikler azalacak, aynı zamanda iş gücü kaybı ve verimlilik artışı sağlanabilecektir.

Okuyuculara,
2018’de Daha Güzel Bir Dünya GÖRMEK Umudu ile Mutlu Yıllar Dilerim.

W- Değerli Hocam paylaşımınız için çok teşekkür ederiz,

Prof. Dr. Haluk Esgin

https://www.halukesgin.com

Acıbadem Taksim Hastanesi Göz Hastalıkları