W-Merck Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü Şehram Zayer’den Merck Türkiye ve başarılı projeleri hakkında görüşlerini alacağız.
Şehram Bey, biyoteknolojinin sektörde ağırlığı gittikçe artmakta ve Merck İlaç olarak ülkemize çok önemli yatırımlar yapmaktasınız; Nisan 2019 Sabancı Üniversitesi ile SUNUM&MERCK Yaşam Bilimleri Uygulama Birimi, Kasım 2019 İzmir Biyotıp ve Genom Merkezi & MERCK. Ülkemiz için çok stratejik bu girişimlerinizin hikayesini ve önemini sizden alabilir miyiz?
Ş.Z.- Türkiye’nin 2023 vizyonu kapsamında sağlık alanında yenilikçi ve ileri teknoloji kullanılarak 23.3 milyar dolarlık bir değer yaratılması ve yerli- yabancı yatırımın katkılarıyla değer yaratan bir ekosistemin oluşması hedefleniyor.
Merck Türkiye olarak ülkemizde uzun soluklu ve insan sağlığına yönelik buluşlar yapabilecek en önemli iki merkez Sabancı Üniversitesi (SUNUM) ve İzmir Biyotıp Genom Merkezi (İBG) ile yaptığımız işbirlikleriyle bu amaca ulaşmaya katkıda bulunmaktan gururluyuz.
Öncelikle 2019 yılının Nisan ayında, “SUNUM&MERCK Yaşam Bilimleri Uygulama Birimi”ni hayata geçirerek ülkemize önemli bir Ar-Ge ve uygulama birimi kazandırdık. Bu işbirliği sayesinde Merck’in sağladığı altyapı ve bilgi transferi ile Türk bilim insanlarının biyoteknolojik ilaç keşfi, etken madde araştırma geliştirme çalışmalarında bulunabilecekleri bir merkez oluşturuldu. Ayrıca ortak bir çalışma grubu kuruldu ve Sabancı Üniversitesi Moleküler Biyoloji, Genetik ve Biyomühendislik Programı’ndan belirlenen doktora öğrencilerine burs imkanı sağlandı.
Türkiye’nin sağlık alanında ilk tematik araştırma merkezi İzmir Biyotıp ve Genom Merkezi (İBG) ile ortak bir çalışma deklarasyonuna da 10 Kasım 2019’da imza attık. İBG, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın yüksek teknolojik alt yapı kurmak için yetkilendirdiği 4 araştırma merkezinden birisidir. Bu ortak çalışma deklerasyonuyla, İBG’ye Türkiye ve dünya pazarına yönelik biyoteknolojik ilaç geliştirme konusunda, hem özel teknik altyapı kurulması hem de insan gücü yetiştirme alanlarında destek oluyoruz.
W- Biyoteknoloji alanında ülkemizin altyapısı özellikle insan kaynakları açısından durumunu nasıl görüyorsunuz? Size göre biyoteknoloji alanında atmamız gereken adımlar ne olmalıdır?
Ş.Z.- Ülkemizde bu alanda çok önemli adımlar atıldı ve atılmaya devam ediyor. Gerek devlet, gerek özel sektör gerekse akademik çevreler biyoteknoloji alanını önceliklendiriyorlar. Yakın gelecekte Türkiye ve dünya pazarına yönelik biyoteknolojik ilaç geliştirme konusunda çalışma yapan bilim insanlarının sayısının artacağına inanıyorum.
Ayrıca, Türkiye’nin 2023 vizyonu oldukça net bir şekilde sağlık alanında araştırma ve geliştirmeye odaklanmayı, yerli ve yabancı yatırımın katkılarıyla değer yaratan bir ekosistemin oluşmasını hedefliyor.
Yol haritasında araştırma geliştirme yatırımlarının artırılması, yetişmiş insan kaynağının oluşturulması ve biyoteknolojik üretim merkezlerinin sayılarının artırılması yer alıyor. İnsan kaynağının gelişimine katkı sağlamak adına Merck olarak az önce de bahsettiğim gibi SUNUM ve İBG ile yaptığımız işbirlikleriyle hem özel teknik altyapı kurulması hem de bilim insanlarının yetiştirilmesi konusunda çalışmalar yapıyoruz. Bu çalışmalar elbette ülkemizde gerçekleşen birbirinden önemli yatırımları ve çalışmaları destekler nitelikte.
W- Merck Türkiye olarak Top Employers Institute tarafından, üçüncü kez ve de üst üste Orta Doğu’da, Avrupa’da ve Türkiye’de “En İyi İşveren” seçildiniz. Bu başarınızın sırları nelerdir ve bunun globale yansıması nasıl olmuştur?
Ş.Z.- Şirket çalışanlarımıza sunduğumuz yurt içinde ve yurt dışında kısa veya uzun dönemli çeşitli kariyer fırsatları, esnek çalışma saatleri, verimli ofis uygulamaları, gerek Türkiye’de gerekse globalde çeşitli eğitim ve gelişim fırsatları Merck’in “En İyi İşveren”ler arasına girmesinde etkili olmuştur. Merck Türkiye olarak bugüne kadar gerçekleştirdiğimiz yetenek stratejisi ve yetenek geliştirme, ücret ve performans yönetim süreci, kariyer planlama ve yedekleme süreçleri, eğitim ve gelişim fırsatları alanlarında geçtiğimiz iki yıla göre daha da yüksek puanlar alarak bu ödüle layık görüldük.
Merck, global ölçekte de en az 20 ülkede Top Employer olma kuralını sağladı. 2019 yılında 23 ülkenin bu ödüle layık görülmesi ile Merck Global Top Employer ödülüne hak kazandı. Merck Türkiye olarak yüksek puanlar ile Merck Global Top Employer ödülüne de katkıda bulunmuş olmaktan gururluyuz.
2019 yılında Merck global olarak her yıl yaptığı Çalışan Bağlılığı Anketini yineledi. Merck Türkiye olarak da, çalışanlarımızın çok yüksek oranda katılımı ile bu anketi tamamladık. Anketin sonuçlarına göre iş ve yaşam dengesinde çalışanlarımız bizi %95 gibi çok yüksek bir skorla değerlendirdiler.
W- Gelişime önem veren lider olduğunuzu firmanızda düzenlenen “Merck Gelişim Haftası” organizasyonundan görebilmekteyiz. Liderlik anlayışınızı alabilir miyiz?
Ş.Z.- Merck’in insan kaynağı stratejisi, şirketin “geleceğini şekillendirme becerisi”ni inşa etmek üzerine kurulmuştur. Geleceğin liderlerinde “Bilimsel Merak” unsurunun öne çıkaran ve ayrıştırıcı bir özellik olacağına inanıyorum. Şirketimiz geleceğe odaklanan güçlü, başarılı, sorumluluk alan, cesur liderler yetiştirmek amacıyla “Merck Liderlik Davranışları” programını uyguluyor. Bu programla liderlerin günümüz iş dünyasının değişen şartlarını ve ihtiyaçlarını iyi bilen profesyoneller olarak şekillenmesi amaçlanıyor. Bilinçli kararlar veren, bu kararların sorumluluğunu üstlenen, ekibiyle ortak hedefler doğrultusunda iletişim kuran liderlere ihtiyaç var. Merck olarak, yetkilendiren, iş birliği yapan, daha iyisi için tartışma zemini yaratan ve ilham veren yöneticileri ekiplerimizde görmek istiyoruz.
W- Firmanızda oluşturduğunuz kültürden ve “Mentörlük” öneminden bahseder misiniz?
Ş.Z.- Merck Türkiye olarak Ocak 2020 itibariyle çalışanlarımızın kişisel öğrenme ve gelişim hedeflerini destekleyen ve bu amaçla sağlam temelli ve gelişim odaklı çözümler sunan “Karma Mentörlük Programı”nı hayata geçiriyoruz. “Karma Mentörlük Programı”; farklı fonksiyonlardan liderlerimizin, farklı fonksiyonlardaki çalışanlarımızla bilgi, beceri, tecrübe ve yetkinliklerini paylaştığı bir platform sunuyor. Merck olarak sağladığımız bu yeni platformla çalışanlarımızın gelişimini ve bağlılığını artırmayı amaçlıyoruz. Harvard Business Review 2015 verilerine göre, Mentörlük programına katılan çalışanların yüzde 84’ü görevlerinde daha hızlı yetkinlik kazanmış olduklarını söylüyor, yine yüzde 84’ü mentörlerinin yardımı sayesinde pahalıya mal olan hatalar yapmanın önüne geçtiklerini ve yüzde 69’u da daha iyi kararlar aldıklarını belirtiyor. Bugüne kadar ihtiyaç bazlı yaptığımız mentörlük-mentilik çalışmalarını yeni senede yapılandırılmış bir program çatısı altında çalışanlarımıza sunmaktan mutluyuz.
W- Firmanızdan globale yönetici ihraç etmektesiniz, bu çok ciddi bir motivasyon kaynağı. Yukarıdaki aktardıklarınızı tamamlayan bu konu hakkında yöneticilere düşen sorumluluklar nelerdir paylaşır mısınız?
Ş.Z.- Merck’te “İnsan” başlığı altında “yetenek yönetimi ve kariyer gelişimi” en öncelikli alanımız. Şöyle bir kültürümüz var. “Herkes bir potansiyeldir.” Merck Türkiye yönetim ekibi olarak da potansiyellerimizin gelişimine çok önem veriyoruz ve yakından takip ediyoruz. Şirket içi atamalar önceliğimiz. Merck Türkiye’de son 3 yılda, başta Almanya, ABD, Afrika ve Avrupa ülkeleri olmak üzere 9 yurt dışı atama ve gelişim odaklı, 6 kısa süreli görevlendirme gerçekleştirdik. Bu, Merck’in gerekli bilgi ve yetkinliklere ulaşan ve kariyer planlarını bu şekilde yapan liderlerimizi ve çalışanlarımızı geliştirmek konusundaki kararlılığının açık bir göstergesidir.
W- Şehram Bey ilaç ve sağlık sektöründe başarılı bir yöneticisiniz.Bu tecrübeleriniz ışığında genç yöneticilere farklı ülke ve firma kültürlerine adaptasyon, avantaja çevirme konularında tavsiyelerinizi alabilir miyiz?
Ş.Z.- Farklı iş deneyimleriyle geçen yıllar sonunda çok inandığım bir noktanın altını çizmek isterim: Değişim ve Dönüşüm. İş dünyası sürekli olarak değişiyor. Bu değişimin içinde aktif rol almak ve en önemlisi değişimi içselleştirerek kendimizi pozitif anlamda dönüştürebilmek gerekiyor.
Farklı ülke ve firmalarda yöneticilik tecrübesi, kişilerin iş hayatında farklı bakış açıları kazanmalarını sağlayarak vizyonlarını geliştirmelerini sağlıyor. İş dünyasının gerektirdiği değişime hızla adapte olup değişikliklere uygun stratejiler geliştirmelerine fırsat tanıyor. Türk yöneticiler edindikleri tecrübelerle gelişmekte olan piyasalarda daha fazla performans sergileme potansiyeline sahip oluyor. Bunda bu piyasalarla benzer özellikler gösteren Türkiye’de yetişen yöneticilerin, o ülkelerdeki süreçlere, problemlere ve çözümlere aşinalığı, kriz çözme becerileri ve iş disiplinleri etkili olmaktadır. Değer yaratan önemli sonuçlara ve başarılara imza atabilmek için bir süreç gerektiğini her zaman hatırlamamız gerekiyor. Sorunlar karşısında suçlama kültürü yerine, problemi görmek, sahip çıkmak ve çözüme kavuşturmak için gerekli adımları atabilme yetkinliğine sahip olmayı çok önemli buluyorum.
Sonuçta, bir sorunla karşılaştığınız zaman genellikle iki hareket tarzı oluyor:
Birincisi sadece sorunu tanımlamaya çalışmak, niye olduğuna odaklanmak ve suçlama kültürü ile hareket etmek.
İkincisi ise, öncelikle çözüm üretmeye odaklanmak ve tespit edilen sorunun tekrarlanmaması için gerekli önlemleri almak şeklinde.
Tabii ki, denge çok önemli… Dengeyi koruyarak, birinci grupta takılı kalmadan çözüme ulaşmaya odaklanmak gerekir. Orada takılıp kalırsak, çözüme ulaşmak hep daha zor hatta imkansız oluyor. Şunu unutmamak lazım, mükemmel iyinin tek düşmanıdır. Mükemmel için çabalarken, iyi ve doğru yapabileceğimiz pek çok şeyi gözden kaçırma riskimiz var.
W- İlaç sektörünün ülkemizde globalde 2020 yılı için beklentilerini ve Merck Türkiye olarak hedeflerinizi alabilir miyiz?
Ş.Z.- Merck Group olarak 352 yıldır bilimsel merakın şekillendirdiği araştırma ve geliştirme çalışmalarımızla insanların hayatlarına olumlu katkılar sağlamaya devam ediyoruz.
Merck Türkiye olarak 2020 yılında da insana, topluma ve çevreye saygılı projeler üretme ve değer yaratma gayesiyle çalışmalarımızı sürdüreceğiz.
Hizmet verdiğimiz terapötik alanlarda; fertilite, büyüme geriliği, MS, tiroit ve baş onkoloji ile ilgili ilaçlarımızı hastalara ulaştırmak için çalışacağız. Özellikle MS ve onkoloji alanlarında yenilikçi ürünlerimizle hastaların henüz karşılanmamış olan ihtiyaçlarını karşılamaya odaklanacağız. Aynı zamanda yeni projelerle hastalıkların önlenmesi, erken teşhis, yaşam kalitesinin artırılması gibi konularda toplumda farkındalık yaratmayı sürdüreceğiz. Çocukların, anne-babaların, yetişkinlerin hayatlarına ,sağlık katmak ve iyileştirip güzelleştirmek hedeflerimiz arasında.
2020’de de çalışanlarımızın başarılarını ve mutluluklarını sürdürülebilir kılmayı hedefliyoruz. Bu yıl çalışanlarımız tarafından cevaplanan “Çalışan Bağlılığı Anketinde” çok üst puanlama alan iş yaşam dengesi alanındaki başarımızın ve çalışan memnuniyetinin devamlı olmasını amaçlıyoruz. Aslında çalışanlarımızın her anlamda mutlu olmaları, kendilerini değerli hissettikleri ve topluma katkı sağladıkları bir iş yerinde çalışmaları bizim için çok önemli. Bu yıl, tam da bu amaçla “Sosyal Merck” isimli bir iç iletişim projesinin lansmanını yaptık. Bu proje aslında içinde pek çok alt projeyi ve aktiviteleri barındırıyor. Çevre bilinci, atık azaltımı, bu kapsamda ofiste pet şişelerin kullanımını sıfırlamak, kağıt tüketimini azaltmak; sağlıklı ve zinde yaşam, cinsiyet eşitliği ve gönüllülük esasıyla sosyal sorumluluk projelerinde yer almak gibi farklı alanlarda açılımları var.
Amacımız, Merck Türkiye olarak mutlu çalışanlarımızla, içinde bulunduğumuz topluma değer katmaya devam etmek.
W- Sayın Şehram Bey değerli görüşlerinizi paylaştığınız için teşekkür eder, başarılarınızın daim olmasını dileriz.