Gündeme ilişkin Habertürk’e özel açıklamalarda bulunan Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Türkiye’nin kamu sigortacılığı ile en kapsamlı sağlık hizmeti sunan ülke konumunda olduğuna belirtti. Bakan Koca, Türkiye dışında birçok ülkede bir taraftan sağlık harcaması artarken diğer taraftan sağlık güvencesinin kapsamının daraldığına dikkat çekti…
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, gündeme ilişkin Habertürk’e özel açıklamalarda bulundu. Türkiye’nin kamu sigortacılığı ile en kapsamlı sağlık hizmeti sunan ülke konumunda olduğuna vurgu yapan Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Türkiye dışında birçok ülkede bir taraftan sağlık harcaması artarken diğer taraftan sağlık güvencesinin kapsamının daraldığına dikkat çekti.
“Bugün itibariyle ilaçta yüzde 54, tıbbi cihazda yüzde 84, aşıda yüzde 100 dışa bağımlılığımız var” diyen Bakan Koca, yılda 12 milyar dolarlık bir giderden bahsederek, en önemli stratejik hedeflerden birinin bunu yarıya indirmek olduğunu söyledi.
Bakan Koca, “Yerli ve milli üretim hedeflerimizle, innovasyon hedeflerimizle, kendi ihtiyaçlarımızı karşılayacak ve Türkiye’yi sağlıkta küresel rekabetin önemli bir aktörü haline getireceğiz. Yerelleşme kapsamında önümüzdeki 5 yıl içinde ilaçta 6.1 milyar, tıbbi cihazda 3.5 milyar TL’lik bir girdi sağlamayı hedefliyoruz” açıklamasında bulundu.
Şehir hastaneleriyle ilgili de bilgi veren Bakan Koca, “Türkiye’yi sağlık turizminde önemli bir marka haline getirmek konusunda, 30 bin nitelikli yatağı ile şehir hastanelerimiz çok önemli bir rol üstlenecek. Şehir hastanelerimizi sağlık sistemimize entegre ettiğimizde küresel sağlık hizmet ağının önemli cazibe merkezleri olacaktır” diye konuştu.
“OECD ÜLKELERİ ARASINDA EN DÜŞÜK HARCAMAYI YAPAN ÜLKEYİZ”
Türkiye’deki sağlık sistemini dünya ile karşılaştırdığımızda ne gibi avantajlar görüyoruz? Sağlık sistemimizdeki birçok uygulama diğer ülkeler tarafından örnek gösteriliyor… Gelişmiş ülkelerle kıyaslar mısınız?
Sağlık sistemlerinin başarısı değerlendirilirken iki temel ölçüt vardır. Kapsayıcılık ve sürdürülebilirlik. Bu iki konuda Türkiye, AK Parti iktidarlarımız döneminde gerçekleşen dönüşümle örnek bir başarı sergiledi. İnsanımıza kamu sigortacılığı ile en kapsamlı sağlık hizmeti sunan ülke konumundayız. Pek çok sağlık göstergesinde gelişmiş ülke ortalamalarını yakalamış, bunu yaparken de gelişmiş ülkelerin sağlık harcamalarının çok altında bir maliyetle gerçekleştirmiş bir ülkeyiz. Türkiye dışında birçok ülkede bir taraftan sağlık harcaması artarken diğer taraftan sağlık güvencesinin kapsamı daralıyor. Biz ise Genel Sağlık Sigortamızın geniş kapsamına rağmen, maliyetleri kontrol edecek, verimliliği artıracak politikalar izleyerek sağlık hizmetini son derece ekonomik koşullarda sağlıyoruz.
GSYİH’dan cari sağlık harcamalarına ayırdığı pay açısından değerlendirildiğinde OECD ülkeleri arasında en düşük harcamayı yapan ülkeyiz. 2017 rakamları ile kamu-özel dahil, sağlığa ayırdığımız pay 4,2. OECD ortalaması 8,8. ABD’de bu oran 17,2; Almanya’da ise 11,3.
TÜRKİYE’NİN KİŞİ BAŞI CARİ SAĞLIK HARCAMASI 1.200 DOLAR
Satın alma gücü paritesine göre kişi başı cari sağlık harcaması ABD’nin 10 bin dolar, Almanya’nın 5 bin 700 dolar. OECD ortalaması ise 4 bin dolar. Biz ise 2017 rakamları ile kişi başı kamu özel dahil 1.200 dolar harcıyoruz. Bu kadar düşük rakamlara rağmen, sağlık hizmetlerinden duyulan memnuniyet oranıyla gelişmiş ülkeleri yakalamış durumdayız.
Gittikçe artan kronik hastalık yükü nedeniyle sağlık sistemlerinin sürdürülebilirliği bütün ülkeler açısından önemli bir sorun. Biz de gelecekte sağlık sistemimizi güçlü tutacak tedbirler alıyoruz.
Bir taraftan, sahip olduğumuz potansiyeli en verimli şekilde kullanarak sağlık sistemimizi kendi ihtiyaçlarını karşılayan ve sağlıkta küresel rekabet koşullarına hazır bir seviyeye taşıyacak adımlar atıyoruz. Diğer taraftan insanımızın yaşadığı çevre içinde sağlıklı yaş almasını sağlayacak, sosyopolitik, sosyoekonomik ve sosyokültürel dönüşüm hedefleri belirleyerek ulusal hastalık yükümüzü azaltmayı amaçlıyoruz.
İLAÇTA YÜZDE 54, TIBBİ CİHAZDA YÜZDE 84, AŞIDA YÜZDE 100 DIŞA BAĞIMLIYIZ
HEDEF: 12 MİLYAR DOLARLIK GİDERİ YARIYA İNDİRMEK
Sağlık turizminde çok değerli avantajlara sahibiz. Bu imkanları verimli şekilde kullanarak dünyanın en iyi destinasyonlarından biri olacağız. Önümüzdeki 5 yılda sağlık turizmi için ülkemize gelen hasta sayısını 5 kat arttırmayı hedefliyoruz Bugün itibariyle ilaçta yüzde 54, tıbbi cihazda yüzde 84, aşıda yüzde 100 dışa bağımlılığımız var. Yılda 12 milyar dolarlık bir giderden bahsediyoruz. En önemli stratejik hedeflerimizden biri bunu yarıya indirmek. Yerli ve milli üretim hedeflerimizle, innovasyon hedeflerimizle, kendi ihtiyaçlarımızı karşılayacak ve Türkiye’yi sağlıkta küresel rekabetin önemli bir aktörü haline getireceğiz.
“5 YIL İÇİNDE İLAÇTA 6.1, TIBBİ İLAÇTA 3.5 MİLYAR TL’LİK GİRDİ SAĞLAMAYI HEDEFLİYORUZ”
Türkiye, artık kendi ilacını, yerli tıbbi cihaz ve cerrahi aletlerini üretecek. Ağustos 2019’da bazı yerli aşılar kullanılmaya başlanacak. Hangi hastalıkların tedavisinde kullanılan ilaçlarda yerlileşme söz konusu olacak? Yerli tıbbi cihaz ve cerrahi aletlerin üretiminde hangi seviyedeyiz? Ne zaman kendi ürünlerimizi kullanıyor olacağız?
İlaç sektöründe yerlileşmeyi ve millileşmeyi çok önemsiyoruz. İlaç alanında başlattığımız millileşme çalışmalarını tüm sağlık ürünlerine yaygınlaştıracağız. Nihai amacımız ilaçta, aşıda, kan ürünlerinde, tıbbi cihazda kendi kendine yetebilen bir ülke olmak. Bugün ülkemizde tükettiğimiz her 100 kutu ilacın 80’ini ülkemizde üretiyoruz. Ancak bu rakam değer bazında %46 seviyesinde kalıyor. Stratejik önemi ve katma değeri yüksek ürünlerin üretimini teşvik ediyoruz. Bugüne kadar ilaçta 3 milyar TL’nin üzerinde yerelleşme sağladık. Yerelleşme kapsamında önümüzdeki 5 yıl içinde ilaçta 6.1 milyar, tıbbi cihazda 3.5 milyar TL’lik bir girdi sağlamayı hedefliyoruz.
Yerli aşı konusunda da önemli adımlar atıyoruz. Tüm üretim süreçlerini ülkemizde gerçekleştirdiğimiz yerli aşımız Yetişkin Tip Tetanoz-Difteri Aşısını 2019 Ağustos ayı itibarıyla teslim almaya başlıyoruz. Hepatit A, Hepatit B, Suçiçeği ve Kuduz Aşısının yerlileştirilmesi için gerekli çalışmaları tamamladık. Antijenden itibaren ülkemizde üretilmesini sağlayacağız. Aşıda yerlileşmeyi 2023 yılına geldiğimizde tamamlamak istiyoruz.
Elbette sadece dünyada var olan ürünleri ülkemizde tekrar üretmek ile sınırlı kalmamalıyız. İnnovatif ilaç çalışmalarına da girmeliyiz. Yeni molekül bulma çalışmalarını da yürütmek zorundayız. Bu konuda ülkemizin ciddi bilimsel teşvik imkanları var. Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığımız (TÜSEB) eliyle bu araştırmaları ve araştırma sonucu keşiflerin ticarileşebilmesi için teşvikler vermeyi planlıyoruz. Girişimcileri ve yatırımcıları bir araya getirecek bir zemin olarak, geliştirilmiş ürünlerin ticarileşme ve markalaşma süreçlerine destek olacak Sağlık Endüstrileri Dönüşüm ve Araştırma Platformunu (SEDAP) sektörün kullanımına açtık.
tamamı için kaynağa bakınız