Santa Farma’nın ikinci kuşak yöneticisi Erol Kiresepi, Uluslararası İşverenler Teşkilatı’nın başkanlığına seçilen ilk Türk oldu. Şirketinde icrayı 15 yıl önce “Baba, bu şirketi gelecekte ben yöneteceğim” diyen 3’üncü kuşağa teslim etmiş durumda.
Özlem ERMİŞ BEYHAN
Santa Farma, yeni kuşak yöneticisiyle ihracatta atağa kalkmanın arifesinde. Bu, Türkiye’de pek çok aile şirketinin ulaştığı nokta aslında; yeni kuşak yurtdışında çok iyi eğitim aldı, döndü ve şimdi aileden devraldığı şirketini uluslarası rekabette öne çıkarmanın adımlarını atıyor. Erol Kiresepi icrayı oğluna devretmiş, çok önemli bir görev olan Uluslararası İşverenler Teşkilatı Başkanlığı görevini sürdürüyor. İcra Komitesi Başkan Yardımcısı Sami Kiresepi ise 2024’te Santa Farma’yı ihracat şampiyonu yapmak için ruhsat alma süreçlerine odaklanmış durumda.
Erol Kiresepi için oğlunun aile şirketi ile ilgilenmesi bir dönüm noktası olmuş. Şöyle anlatıyor: Yıllar önce, oğlum Amerika’da okurken tatile geldi, karşıma oturdu. O sırada yabancı firmalar ardı ardına geliyor, Santa Farma’yı satın almak istiyor. Sordum oğluma, ‘sen ne yapmak istiyorsun?’ Dedi ki ‘dedemin koltuğuna nasıl sen oturduysan, ben de ilerde oraya oturacağım’. Eyvah, dedim, yani daha 10 yıl çalışacağım ve satış masasından kalktım.” Erol Kiresepi ile sektörü ve Santa Farma’yı konuştuk.
– Geçtiğimiz hafta yazdık; Japon Astellas Santa Farma tesislerinde bir ürününü yerlileştirmek için imzayı attı. Yerlileşme, ilaç fiyatlarına dair sıkıntılara rağmen çok etki sağlamış gibi…
Evet, Türkiye 2 milyar 100 kutu ilacın satıldığı, 22 milyar TL’lik çok büyük bir pazar. Bu pazardan vazgeçemezler. Bir fiyat sorunu var. 2010 ile 2017 sonu arasında fiyat artışı ortalama yüzde 19.53. Buna mukabil TÜFE yüzde 91, euro yüzde 106 artmış. Tebliğe göre bu yıl artışın yüzde 23 olması gerekirdi. Ama enflasyonun kontrol altında tutulabilmesi için sayın Bakan bunun yüzde 15 ile sınırlandırılmasını istedi. İlaç sektörü de kabul etti. Bu yapılıyor ama ilaç sanayiini zorluyor.
– Peki bu ortamda yatırımlar nerelerden geliyor?
Yatırım modernizasyon yatırımları. İhracat yapacaksanız bunu yapmak zorundasınız. Türkiye’deki tesislerde üst seviye teknolojiye sahibiz. Yerelleşme yerli sanayi için artı yazan bir uygulama oldu. Birinci fazla kriterlere uyan 687 milyon TL’lik ilaç yerelleşti. İkinci fazla yeni kriterlerle 1 milyar 650 milyon TL’lik ilacın yerlileştirilmesi sağlandı. Şimdi üçüncü faz devam ediyor.
– Astellas üçüncü faz mı?
Hayır Astellas yatırımı ilk faz kapsamında. Japon firma ile uzun süredir devam eden bir lisans ilişkimiz vardı. Yurtdışını zaten her zaman uzun vadeli ilişkiler olarak görmelisiniz. Üretim sadece Türkiye pazarı için değil, ihracat da planlıyorlar.
– Siz ne kadarlık bir yatırım yaptınız bu süreçte?
Santa Farma olarak 150 milyon euroluk bir yatırım yaptık. Edirnekapı’daki fabrikayı kapattık ve Gebze’de 80 bin metrekare alanda 44 bin metrekare kapalı alanda bir fabrika yaptık. Tamamen ihracat odaklı yüksek teknoloji yatırımıydı bu. 3 bin metrekarelik bir Ar-Ge merkezimiz var. Yeni fason üretim teklifleri var, 2-3 firmayla görüşüyoruz.
Yeni ilaç getirebilmek için merkezi ikna edemiyorlar
– Sektörün bir eşik daha atlayabilmesi nasıl mümkün olur?
Şimdi ilaçta yeni molekül, milyarlarca dolar Ar-Ge gerektiren, devlerin yapabileceği bir şey. Biz jeneriklerini yapabiliriz, yeni kullanım alanları, yeni kombine ilaçlar üretebiliriz. Bunlar da başladı.
– Türkiye’deki referans fiyat sistemi pek çok ülkede yayıldı.
Evet. Çünkü doğru bir sistem. Ama biz euroyu çok düşükten alıyoruz. XBazı ilaçların piyasaya verilmediği konuşuluyor, örneğin bazı kanser ilaçlarının. Nedir burada fotoğrafın aslı? Şirket, Türkiye fiyatının tüm dünyada referans olacağını düşünerek vermeyebiliyor. Yani Türkiye pazarına verdiği ürünün fiyatı tüm diğer pazarlarda da fiyatı düşürüyorsa, “Türkiye’ye vermem, diğer pazarlardan kazanırım” diyebiliyor. Veya ilacı getirip kısıntılı verebiliyor, eczacı da elinde tutabilir.
“Ben mi başardım, kendi mi istedi?”
Erol Kiresepi’ye soruyoruz, yeni kuşağı bu kadar adanmış biçimde işe çekebilmeyi nasıl başardı? Erol Kiresepi, “Ben mi başardım, kendi mi istedi… Bence kendi istedi” diyor.
– Ne yoğunlukta yaşanıyor bu?
İkinci nadir ama birinci oluyor. Yalnız kanser ilaçları değil. Global firmaların Türkiye genel müdürleri, merkezi yeni ilaçları Türkiye’ye getirmeye ikna etmekte çok zorlanıyor.
– Sizin hedefiniz ne Santa Farma olarak?
Erol Kiresepi: Sami bunu size daha iyi anlatır, hedefimiz şampiyon olmak.
Sami Kiresepi: Hedefimiz şirketin 80’inci yılı olan 2024’te ihracat şampiyonu olmak. İhracatta bugün 5’inci sıradayız. İhracat zorlu bir alan. Yurt dışında regülasyonlar farklı olduğu için ürün başvuru dosyalarının hazırlanması işin büyük kısmı. Yurt dışındaki otoritelerle iletişim, dosyalandırmadan ruhsat almaya kadar 3 seneyi buluyor. Bizim satışları katlayarak büyütme hedefimiz var. 2018-2020 dönemi bizim ruhsat başvurularımızın tamamlandığı süreç olacak. Pek çok ürün ve ülke için çalışıyoruz. Daha sonra satışlar katlanarak artacak. Çift haneli büyümelerle 2024’te şampiyonluğu yakalayacağız. Ürün portföyümüz de buna çok elverişli.
– Hangi pazarlar şu an ağırlıklı?
Azerbaycan, Irak, Vietnam…
– Vietnam pazarına nasıl ulaştınız?
Son birkaç yıldır uluslararası kongrelerde aktif olmaya çalışıyoruz. Son olarak katıldığımız bir uluslararası konferansta tanıştık, ilişkilerimiz de hızla gelişti.
– Kişi olarak siz mi katılmıştınız konferansa Sami Bey?
Evet ben, ekibimle katılmıştım.
– Yeni nesil çok daha cesur adımlar atabiliyor… Kaç yıldır şirkettesiniz?
Santa Farma’da 11 yıldır aktif olarak çalışıyorum. Üçüncü nesilim ben. Bu yıl Kolombiya pazarına giriyoruz. Afrika pazarına adım atıyoruz. Afrika’da 2020’de 8 ülkede lansman yapmayı planlıyoruz.
– Cironuzun ne kadarı ihracat şu anda ve hedef ne?
Şu anda yüzde 4 civarında. Hedefimiz yüzde 20. ABD pazarına girmek üzere FDA onayları için 2024 sonrası ikinci fazda harekete geçeceğiz. Ancak molekül seçimlerimizi hep ‘işin çileği’ denilen Avrupa ve ABD odağında yapıyoruz. Ancak burada Türkiye’deki ilaç fiyatlarının seviyesinin bize ihracatta sorun yarattığını da söylememiz gerek. Bizden fiyat isterlerken Türkiye seviyesini referans alıyor yurt dışı pazarlar. Bu, Türkiye’de kalacak katma değeri düşürüyor.