Kaliforniya Üniversitesi, Los Angeles (UCLA), İsviçre Federal Teknoloji Enstitüsü ve Harvard Üniversitesi’nden araştırmacılardan oluşan bir ekip, fareler üzerinde yapılan yeni bir çalışmada, omurilik yaralanmasından sonra fonksiyonel aktivitenin geri kazanılması için çok önemli bir bileşeni ortaya çıkardı.
Sinirbilimciler, belirli nöronların doğal hedef bölgelerine yeniden büyütülmesinin iyileşmeye yol açtığını, ancak rastgele yeniden büyümenin etkili olmadığını gösterdi.
Araştırmacılar, aksonların yenilenmesini belirli nöron alt popülasyonlarından doğal hedef bölgelerine yönlendirmenin, farelerde omurilik yaralanmasından sonra anlamlı fonksiyonel restorasyona yol açıp açmayacağını belirlemeyi amaçladı. Kısmi omurilik yaralanmasından sonra yürümenin iyileşmesini sağlayan sinir hücresi gruplarını tanımlamak için ilk olarak ileri genetik analiz kullandılar.
Araştırmacılar daha sonra, spesifik bir rehberlik olmadan omurilik lezyonu boyunca bu sinir hücrelerinden aksonların sadece yenilenmesinin fonksiyonel iyileşme üzerinde hiçbir etkisi olmadığını buldu.
Bununla birlikte, strateji, bu aksonların rejenerasyonunu lomber omurilikteki doğal hedef bölgelerine çekmek ve yönlendirmek için kimyasal sinyallerin kullanılmasını içerecek şekilde geliştirildiğinde, tam omurilik yaralanmasında bir fare modelinde yürüme yeteneğinde önemli gelişmeler gözlemlendi.
UCLA David Geffen Tıp Fakültesi’nde nörobiyoloji profesörü ve yeni araştırma ekibinden Michael Sofroniew, “Çalışmamız, akson rejenerasyonunun incelikleri ve omurilik yaralanmalarından sonra fonksiyonel iyileşme gereksinimleri hakkında önemli bilgiler sağlıyor. Bu, yalnızca lezyonlar boyunca aksonların yenilenmesinin değil, aynı zamanda anlamlı nörolojik restorasyon elde etmek için onları doğal hedef bölgelerine ulaşmaları konusunda aktif olarak yönlendirmenin gerekliliğini de vurguluyor.”
Araştırmacılar, belirli nöronal alt popülasyonların doğal hedef bölgelerine projeksiyonlarını yeniden oluşturmanın, daha büyük hayvanlarda ve insanlarda nörolojik fonksiyonları iyileştirmeyi amaçlayan tedavilerin geliştirilmesi için önemli bir umut vaat ettiğini söylüyor.