Dün Hürriyet Gazetesi’nde “İlaçta Yeni Rota Reçetesiz Ürün” başlığıyla yayımlanan haberde, ilaç sektöründeki karlılığın düşmeye başlamasıyla birlikte ilaç firmalarının azalan kar marjlarını arttırmaya yönelik çalışmaları olduğu ve firmaların reçetesiz ürüne (OTC) yöneldikleri bilgileri yer almaktadır. Ancak haberde daha da kaygı verici bir bilgi var. O da şudur; OTC pazarının büyümesindeki temel etkenlerin “son yıllarda artış gösteren sağlık alanındaki genel bilinç ve farkındalık seviyeleri” nin artması olarak gösterilmesi. Öncelikle belirtmek isteriz ki; vatandaşların sağlık alanında hele ki ilaçlar konusundaki bilgi, bilinç ve farkındalık düzeyinin arttığı ile ilgili bilimsel bir veri bulunmadığı gibi, OTC gibi hassas bir alanın büyümesinin sadece bu etkene bağlanmasını da son derece tehlikeli buluyoruz. Çünkü; özellikle sağlık okur-yazarlık oranının çok ciddi boyutlarda arttığını düşünmüyoruz. Şu an gelinen seviye, OTC grubunun içerisinde olan ağrı kesiciler, vitaminler, soğuk algınlığı, çeşitli şuruplar, burun tıkanıklığı gidericiler, hemoroid bileşimleri, deri ve lokal ilaçlar, antifungal, antiseptik, antihistaminikler gibi ilaçların reklamı yapılarak, reçetesiz satılmasına imkan tanınması halk sağlığı açısından son derece tehlikelidir.
OTC DEMEK REKLAM DEMEKTİR!
Değerli Basın Mensupları,
Reklamın serbest olduğu ABD’de geçtiğimiz yıl bütün tüketicilerin % 86’sı bir TV’de ilaç reklamı görmüş ya da duymuştur; milyonlarcası reklamın teşvikiyle söz konusu ilaçla ilgili doktoruyla konuşmuştur ve bunların % 46’sı bu ilaç için reçete yazılmasıyla sonuçlanmıştır. Bu veriler, reklamların ne kadar etkili olduğuna bir kanıttır denilebilir. OTC demek reklam demektir. Dolayısıyla reçetesiz ürünlerin reklamının yapılarak, firmaların satışlarını arttırması, ilaç konusunda en az bilgiye sahip olan kişileri yani halkı daha çok ürüne yöneltecektir. Kontrolsüz kullanılan ilaçların bir insanda nelere yol açacağını tahmin etmek çok da zor değildir.
Öte yandan, ABD’de OTC ilaçları gençler arasında yaygın kullanım açısından marihuanadan sonra ikinci sırada yer almaktadır. İlaç reklamının serbest olduğu ABD’de 2006 yılında yapılan bir araştırmada, 12-25 yaş arası 3 milyondan fazla sayıda gencin, OTC statüsünde bulunan ve kolay ulaşılan soğuk algınlığı ilaçlarını tedavi dışı amaçlar için kullandığı ortaya çıkmıştır. Görüldüğü gibi, ilacın reklamının serbest olması ve kolayca ulaşılabiliyor olmasının getirdiği tehlikeli boyutlar için şimdiden ciddi önlemler alınmalıdır.
İlaçların tezgah üstü satılarak kolayca ulaşılıyor olmasının halk sağlığı açısından kabul edilebilir bir durum değildir. Çünkü bu her şeyden önce rekabeti doğurur. Rekabet de reklamı getirir. Oysa sağlık alanı, rekabet kurallarının insafına ve reklamların cazibesine terk edilebilecek bir alan değildir. Bizler eczanelerimizde sağlık hizmeti veren ilaç uzmanlarıyız. Verdiğimiz sağlık hizmetini ilaç satışı şeklinde adlandırmak mümkün değildir. Bizler hastalarımızı; hastalıkları, ilaçları ve tedavileri konusunda bilgilendirmek, yönlendirmek ve bu konuda onlara danışmanlık hizmeti vermekle sorumluyuz. Eczanelerimizde tuttuğumuz kayıtlar ile hem hastaya özel takibin yapılmasını, hem de ilaca ve hastalığa özel yan etki/advers etki ya da istatistiki bilgilerin toplanması ve bunların bildirilmesini sağlayarak, bu konudaki bilimsel çalışmalara katkı sağlamaktayız. Toplum sağlığını ilgilendiren her aşamada eczacının rolü inkar ve göz ardı edilemez noktadadır.
Bilinçsiz, rekabetçi ve reklam kanalıyla özendirilmiş ilaç kullanımı ilaç satışlarını elbette orantısız bir şekilde artıracaktır. Ancak, bu ABD’de binlerce örneği görüldüğü üzere; ilaç suiistimali, bağımlılık ve yan etki konularında da artışı beraberinde getirerek, toplum sağlığını tehlikeye sokacaktır. Ayrıca bu durum sağlık giderlerinin artmasına sebep olarak, tasarruf yapılması düşünülen bir alanda, aksine daha çok ilaç sarfiyatına neden olacaktır. İlaçların raf önü ya da tezgah üstü kolayca erişilebilir olması kar amacı güden kesimlerin yararına alacaktır. Ancak bu durum, kamu, vatandaş ve halk sağlığına olduğu kadar, mesleğimizin bilimselliğine de darbe vuracaktır.
Kulaktan dolma bilgilerle, tavsiye üzerine ilaç kullanım oranının yüksek olduğu ülkemizde, OTC kurallarının sağlık alanındaki bilinç ve farkındalık düzeyinin arttığı iddiası üzerine kurulamaz. Reçeteli yahut reçetesiz ilaçta her türlü reklam ölüm demektir. Türk Eczacıları Birliği olarak, reçeteli-reçetesiz ilaç ayrımı yapılmadan ilaçta her türlü reklamın önüne geçilmesini talep ediyor ve OTC’ye hayır diyoruz! Ülkemizdeki sağlık okur-yazarlığının henüz istenilen seviyeye ulaşmadığını, buna bağlı olarak ilaçların hekim gözetiminde ve hekim tavsiyesiyle, sadece eczaneden ve eczacı danışmanlığıyla alınması gerektiğini düşünüyoruz.
Basına ve kamuoyuna saygıyla duyurulur.
TÜRK ECZACILARI BİRLİĞİ MERKEZ HEYETİ