Ana Sayfa Manşet Özgür ruhlu olanların tercih edeceği bir meslek

Özgür ruhlu olanların tercih edeceği bir meslek

MÜDAD (Mümessil Dayanışma Derneği) Yönetim Kurulu Başkanı Sn.Atay DUMLU ile söyleşimize devam ediyoruz:

W- Tıbbi Mümessil’lerin yoğun bir trafiği var, bu yoğunluk özel hayatlarından fedakarlık gerektiriyor mu? 

A.D.Maalesef yoğunluğumuza bağlı fazla mesai ücreti yok. Çok daha önceleri işçi – işveren anlaşmazlıkların da İş Mahkemeleri bizlerin mesaisini esnek mesai olarak görüyordu sonraları gerek iş güvenliği yasaları gerekse aslında çok önceleri yapılması gereken düzenlemeler ile mesai saatler bir çerçeveye oturtuldu. ( max:memurlarda 40, biz işçilerde 45 saat/hafta)Yani sabah 08.30 – Akşam 18.00 ve ye 08.30 – 17.30   gibi zaman dilimleri oluşturuldu ve bir standart getirtildi . Daha önce ki söyleşilerimiz de mesleğimizin değişimlerinden bahsetmiştik aynı değişimler mesai kavramında da oluştu . Bu değişim maalesef ki özellikle toplantılar da , eğitimler de , kongre , fuar vs. gibi iş tanımlarımıza ilave edilen görevler de yada görevlendirilmeler de haftalık çalışma saatlerini fazlasıyla aştığımız halde fazla mesai alamıyoruz ya da bu tip görevler-görevlendirilmeler fazla mesaiden sayılmıyor . Aslında bir yüksek mahkeme kararı ile “ işçilerin iş yerlerine gidecekleri zaman mesaiden sayılır “ bir içtihat kararı da bulunmaktadır .

Bizlerin çoğumuzun eski zamanlara oranla ofisleri olmadığı için yani yeni tabirle home office çalıştığımız için bizim mesai başlangıç saatimiz evimizden çıkıp kontağı çalıştırdığımız zamandır. Perifere çıkarken de mesai başlangıcımız periferden dönerken de mesai bitimimiz evden çıkış ve eve dönüş zamanıdır . Örnek vermek gerekiyorsa 200 km ileri deki bir üniteye gitmek için mesai başlangıcını ünitenin önünde olmakla düşünülürse ünitenin mesaisinin saat 09.00 da başladığı varsayılırsa orada o saatte olmak için sabah en erken 06.30 evden çıkmak gerekiyor 18.00 de mesaisinin bittiğini de düşünürsek eve dönüşü 20.30 dan önce olmaz!…. Bu gibi yerlere hafta en az bir kez gittiğini düşünürsek ayda 12 saatten fazla mesaiye denk gelmektedir!…

Peki biz bu konuda kişisel adımlar atıyor muyuz, maalesef hayır!… Çalışanlar olarak yapamıyoruz çünkü malum çalışan kesim hak aramaya çalıştığın da ya kariyerinden ya da işinden bir süreçle olabilmektedir.

W- Tıbbi Mümesil’lerin aidiyetine etki eden durumlar nelerdir, sıralaması var mıdır?
( marka-maaruf firma, sosyal imkanlar, rekabeti az ilaç-lar çalışma, kazanç, ek imkanlar, ekip vs…)

A.D.-  Önceden Tıbbi Mümessillerin küçük hatalarına tolerans gösterilirken şimdileri maalesef neredeyse hiç oranında. Bu en büyük nedenlerin başında geliyor .
Diğer en büyük nedenlerden biri de özlük-sosyal hakların yani özellikle maaş ve yan hakların çok alt seviyede tutulmaya başlanması.
Bölgesel-bireysel satış planları-hedeflerinde çok cesur ve cömert olan firmalar ki bazen reel tablo ile hiç bağlantısı olmuyor, aynı cömertlik çalışanın hakları için maalesef yapılmıyor .
Üniversite mezunu nitelikli bir ÜTT aynı zamanda  aldığı eğitimler ile kişisel yetkinlikleri ve becerileri en üst seviyede olmasına rağmen maaş ödentisi en alt seviye deki devlet memuru maaşından bile alt seviye de kaldığı durumlar yaşanmaktadır. Zaten yan haklarda da aynı oranda kesintiler ve gerilemeler geçen zamanda yaşandı, yüksek oran da ki satış baskıları, mesleki mobbingler, yapılan küçük hataların bile tolere edilmemesi, fazla mesai ödentilerinin olmaması, bitmek tükenmek  bilmeyen her gün yenileri eklenen ve bunların da mesai sonrasın da evde yapılması istenen raporlamalar ki bu raporlar için geçen zaman mesaiden sayılmıyor, altyapısı olamayan-gerçekliği bulunmayan Pazar payını arttırma planlamaları, iş yüklerinin gün geçtikçe artması Tıbbi Mümessillerin aidiyetlerine etki eden en önemli faktörlerdir.

Mümessil ikna olmadığı satış planları-hedefleri
( ilaç-lara ait taktik düzeyde planlamalar, aksiyon planları, bütçesi ve en başta mediko-marketing stratejisi başarısız ise hele bir de ürün pazarlaması gerekli ÜTT’ye yönelik bilgilendirme-eğitim eksik veya yok ise ÜTT nasıl ikna olsun!!!)
gerçekleştirmek konusunda bir nevi hayal ile realite arasında kalır.
Firmanın ÜTT’ye uygulayacağı baskı da aslında mobbing sayılır ve ÜTT’nin firma aidiyetini aşağıya çeker….

Doğal olarak ÜTT’nin sorumlu olduğu ilaç sayısının az olması arkadaşımızın konsantrasyonu ( hedef kitlenin dağnınık olmaması vb..) açısında tercih edeceği ve firma aidiyetine olumlu etkileyeceği bir durumdur, aynı şekilde bizler firmanın dış yüzü temsilcileriyiz kıyafet önemli bu yardımın ve diğer ek hakların (sigorta, ikramiye vd.) olması firmanın personeline sahiplenmesini gösterir tabi ki de firma aidiyetine olumlu etkiler.

Aidiyete etki eden wn önemli etken ise “şeffaf yönetimdir” ;
ÜTT’ler satış hedefi dağılımından kariyer planlamalarına kadar kendilerine etkileyen her işlemin şeffaf olmasını ister hatta süreçlerin içinde olmasını ister, firma aidiyetine etki eden en önemli konulardır.

Bunlar sektörün genelinde aidiyete etki eden unsurlar, firmalar düzeyinde nasiplerine ne kadarı düşüyorsa; sahada gelir getiren yegane personeli olan ÜTT’nin aidiyetini olumsuz etkilediği gerçektir.

Fakat önemle belirtmek isterim ki Tıbbi Mümessillerin aidiyet duygusu firmaların diğer kadrolarına göre çok daha yüksektir. Çünkü ÜTT sahada verdiği nitelikli mücadeleyi her gün değil her saat değil her saniye içinde yaşamakta ve sonucunda firmasını, sorumlu olduğu ilaç-ları en üst düzeyde sahiplenmektedir.

W-Bazen ayrılıklar sulh içinde olmuyor? İş mahkemelerine gidişin genel sebepleri nelerdir?

A.D.-  Bu konuda ve diğer iki soruda sözü değerli dostum , kardeşim , Derneğimizin Kurucu Başkanı Av. Ahmet Can’a bırakıp ondan bu cevapları alalım derim .

A.C.- Genel olarak yapılan anlaşma teklifinin yetersiz olmasından kaynaklı işe iade davası açılabiliyor. Çünkü mahkemeye gidildiğinde en az 8 maaş alabilecekken firma 2-3 maaş teklif ediyorsa bu kabul görmemektedir.

Bununla birlikte çok az da olsa haksız ithamlar söz konusu olabilmekte, bunun aksi Tıbbi Mümessil arkadaşlarımızca ispatlanmakta ve işe iade davaları kazanılmaktadır.

Bazen de firma sırf tazminat vermemek için işten çıkarma yapmakta, bu durumda ise dava yoluna gidilmektedir.

Yargı sisteminde zorunlu Arabuluculuk kurumunun devreye girmesiyle anlaşarak ayrılmanın daha yaygın hale gelmesini umuyoruz.

W- İş mahkemesinde davası devam eden arkadaşınızın işe başvurusu-girişi menfi etkilenebiliyor mu?

A.D.- Böyle bir durum söz konusu değil. Çünkü, firmalar kendi içinde de rekabet halinde olduğu için bir başka firma aleyhine açılan dava, mevcut firmayı ilgilendirmemektedir. Zaten, bu firmaların rekabet kurumu nezdinde ki yükümlülüklerine de aykırı bir durumdur.

W- Aktardıklarımızdan anladığımız ilaç firmasının sanırım en hassas olduğu alan satış ve onu sağlayan satış ekibine yapılan baskı! Bu iklim içinde saha yönetiminin ekibe, bölge yöneticisinin Tıbbi Mümessile “mobbing”i söz konusu olabiliyor mu?

A.D.- Bizim sektörümüzde “mobbing” satış baskısı olarak karşımıza çıkmaktadır. Her hafta gelen ims verileri tüm çalışanlarda stres yaratmaktadır. Üst yönetim bu baskıyı aşağıya doğru yaymakta ve sonucunda sahadaki Tıbbi Mümessiler bu status tarzı baskıya maruz kalmaktadır. İlaç satışlarının sonuçlarından sadece Tıbbi Mümessillerin sorumlu tutulması doğru bir uygulama değildir. Zaten bu konuda bizim tabi olduğumuz yönetmelik olan Beşerî Tıbbi̇ Ürünleri̇n Tanıtım Faali̇yetleri̇ Hakkında Yönetmeli̇k’te bunu yasaklamaktadır.

W- Sıkıntıları yanında güzellikleri olmasa bu meslek tutkuyla yapılmazdı sanırım, işinizin ne gibi güzellikleri vardır?

A.D.-  Öncelikle kişisel yetkinliğin, becerilerin ve etkinliğin , öğrenmenin en yüksek oran da olduğu bir meslektir . Özgür ruhlu olanların özellikle tercih edeceği bir meslek , her daim dinamizm içinde olmak , kişilere fayda sağlayıcı bir rol üstlenmek onların iyileşmelerine , hastalıklarına derman olmaya aracı olmak , devamlı bilgi paylaşmak ve her zaman iletişim içinde olmak, yeni kişiler tanımak, yeni yerler görmek ve sürekli, sürekli yeni bilgiler almak-öğrenmek ayrıca belirtmem gerekir ki hizmet verdiğimiz kişiler sağlık, tıp ve eczacılık profesyonelleri dolayısı ile çok seviyeli-kalıcı ilişkilere sahip olmak gibi güzellikleri sayabiliriz .

Biliyorum ki dünyaya bir kez geldim bir kez daha gelmiş olsaydım inanın ne şart altında olursam olayım nerede olursam olayım bu kutsal mesleği seçeceğime eminim .

Yeni meslektaşlarıma veya bu mesleği seçmeyi düşünen gençlere önerim MESLEĞİMİZİ SEVİN , MESLEK OLARAK GÖRÜN , MESLEĞİMİZE TUTKU İLE BAĞLANIN , MESLEĞİMİZİN SAYGINLIĞINI HİÇ BİR ZAMAN KAYBETTİRTMEYİN ÇÜNKÜ HEPİNİZ BİRER BAYRAKSINIZ YERE DÜŞÜRMEYİN , LEKELETMEYİN , KİRLENMESİNE MÜSAADE ETMEYİN .

W- Atay Bey değerli görüşlerinizi paylaştığınız için teşekkür ederiz.

İlaç Sektörünün Cefakar Çalışanları,

Hekim ve Eczacıların Vefakar Yoldaşı,

Tıbbi Mümessil Kardeşlerimize Atay Bey&MUDAD

İle Yaptığımız Söyleşiler ile Katkımız Olursa

Ne Mutlu Bize

 

Önceki paylaşımlarımız:

Resmi adımız “Ürün Tanıtım Temsilcisi”, yerleşik adımız “Tıbbi Mümessil”

Unvanımız dağları aştı ama meslek olarak tanınmıyoruz…

Bizler firmaların gider değil gelir kaynağıyız!