Dijital düşünme şirketi TING İstanbul, bu yıl pandemi ve etkilerini odağına alarak gerçekleştirdiği Dijital Düşünme Araştırması ve Raporunu yayımladı. 8 farklı sektörden 146 üst ve orta düzey yöneticinin katılımıyla hazırlanan araştırma raporu, pandemi ile birlikte dijitalleşmenin büyük hız kazandığını ortaya koyarken, Türkiye’de ‘dijital düşünme’ konusu ve dijital dönüşümün gidişatına dair çarpıcı veriler içeriyor. Araştırma verileri geçen seneye göre dijital dönüşümü ana iş stratejisi olarak belirleyen şirketlerin %72’ye ulaştığını ortaya koyuyor. Araştırma sonucunda ağırlıklı olarak “Teknoloji, Medya ve Telekomünikasyon”, “Sağlık ve İlaç”, “Finansal Hizmetler” ile “Tüketici Ürünleri ve Perakende” sektörlerindeki şirketlerin dijital dönüşümü ana iş stratejisi olarak belirlediği görülüyor.
Dijital düşünme şirketi TING İstanbul, Türkiye’de şirketlerin dijital düşünme, strateji oluşturma ve rekabette güçlenme yolculuklarına rehberlik edecek bilgi ve veriler içeren ‘Dijital Düşünme Raporu 2021’i yayımladı. Bu yıl pandemi ve etkileri odağında şirketlerin dijital dönüşüm yolculuklarındaki davranışlarını ve stratejilerini inceleyen araştırmanın raporu, geçtiğimiz yıl ile kıyaslandığında önemli değişimlere işaret ediyor.
Geçtiğimiz yıl Türkiye’deki şirketlerin ve yöneticilerin ne kadar dijital düşündüklerini, dijital dönüşüme hangi mesafede durduklarını derinlemesine inceleyen rapor, bu yıl hem verileri karşılaştırıyor hem de pandemi ekseninde değişen yönelimleri analiz ediyor. Anket çalışmasına ek olarak, araştırmaya bu yıl farklı sektörlerden derinlemesine görüşmeler gerçekleştirilen 14 üst düzey yönetici de katkı sundu.
Dijitalleşmenin kolektif akıl gerektiren, zihinsel bir değişim yolculuğu olduğunu aktaran TING İstanbul Kurucu Ortağı Can Yıldızlı, araştırma ile ilgili “Pandemi ile birlikte, tüm dünyada sosyal etkileşim ve ekonomik hareketlilikte öncü rol oynayan dijitalleşmenin önemi daha da belirginleşti. Ancak, dijitalleşme, tamamlanması gereken bir süreçten öte bir yolculuk ve bir iş yapış biçimi. Kurum kültürü açısından dijital bir şekilde örgütlenme, faaliyet gösterme ve düşünme gibi alanlarda kolektif zeka gerektiren zihinsel, kültürel bir değişimi içeriyor. TING İstanbul olarak, bu bakış açısıyla belirli kriterler doğrultusunda şirketlerin dijital olgunluk seviyelerini ölçüyor, dijitalleşme sürecinin hangi aşamasında olduklarını belirliyoruz. Türkiye’de şirketlerin dijital düşünme, strateji oluşturma ve rekabette güçlenme yolculuklarına rehberlik edecek bilgi ve veriler içeren ‘Dijital Düşünme Raporu 2021’i hazırlarken farklı sektörden şirketlerin dijital olgunluk seviyelerini de ölçme, analiz etme fırsatı bulduk.
‘Dijital Düşünme Raporu 2021’i iş dünyasına ve şirketlere sunmaktan mutluluk duyuyor, Türkiye’nin dijital dönüşüm yolculuğuna katkı sunmaya devam ediyoruz” dedi.
Düşünsel kriterlerden ‘uygulama’ya dair kriterlere geçiş başladı
Raporda, halihazırda bir dijital dönüşüm stratejisine sahip şirketlerin yüzde 85’inde pandemi ile birlikte yatırımların ve uygulamaların hız kazandığı aktarılırken, şirketlerin yoluna hasarsız devam edebilmesi için çevik yönetim yaklaşımı ve hızlı karar almanın bir zorunluluk haline geldiği belirtiliyor. Raporda ayrıca, dijital düşünme kriterlerinde geçen seneye kıyasla dikkate değer bir farklılık da göze çarpıyor.
2020’de dijital düşünmenin getirdiği kriterlerden ‘iletişime açık olmak’ (%62,5) şirketlerde en geçerli kriter olarak karşımıza çıkarken bu sene ilk sırayı ‘hiyerarşi yerine ortak karar almak ve sürekli iletişim halinde olmak’ (%62) alıyor. Bunu sırasıyla ‘iletişime açık olmak’ (%58,7) ve ‘uzun dönemli planlar yapmak yerine deneyime dayalı çözümler üretmek’ (%53,3) izliyor. Veriler, düşünsel bir kriterden ziyade uygulamaya dair bir kriterin ilk sırayı almış durumda olduğunu gösteriyor ve dijital öncelikli davranışların kalıcı olacağı görülüyor.
Dijital dönüşümü ana iş stratejisi olarak belirleyen sektörler çoğalıyor
Şirketler dijitalleşmenin bir zorunluluk olduğu konusunda belli bir bilince ulaştı. Nitekim araştırma verileri de geçen seneye göre dijital dönüşümü ana iş stratejisi olarak belirleyen şirketlerin %72’ye ulaştığını ortaya koyuyor. Bununla beraber dijitalleşmeyi sadece proje bazlı olarak değil ana iş strateji olarak gören sektörler ve şirketler çoğalıyor.
Araştırma sonucunda ağırlıklı olarak “Teknoloji, Medya ve Telekomünikasyon”, “Sağlık ve İlaç”, “Finansal Hizmetler” ile “Tüketici Ürünleri ve Perakende” sektörlerindeki şirketlerin dijital dönüşümü ana iş stratejisi olarak belirlediği görülüyor. Geçen seneden farklı olarak bu yıl “Taşımacılık ve Lojistik” sektörü temsilcileri dijital dönüşümü ana iş stratejisi olarak belirlediklerini ve aksiyon almaya başladıklarını söylüyor. Bununla birlikte, “İnşaat ve Altyapı” ile “Enerji” sektör temsilcileri henüz bir dijital dönüşüm stratejileri olmadığını belirtiyor.
Pandemi, dijital dönüşüm yatırım ve uygulamalarını hızlandırdı
Bu yıl araştırma katılımcılarının %90’ı şirketlerinde dijital dönüşüm sürecini başlattıklarını söylerken, kalan %10 ise planlama aşamasında olduklarını belirtiyor. Süreci başlatanların oranı geçen sene %80 seviyesinde iken bu yıl artışın hızlandığı dikkat çekiyor.
Dijital dönüşümü ana iş stratejisi olarak belirleyen şirketlerin dijital dönüşüm stratejilerinin nasıl etkilendiği iş dünyasında merak edilen önemli konulardan biri olmaya devam ediyor. Bu noktada araştırmaya katılan şirketlerin %95’i pandeminin, dijital dönüşüm stratejilerini etkilemediğini aksine yatırım ve uygulamaları hızlandırdığını aktarıyor. Dijital dönüşüm yatırımlarını pandemiye rağmen uygulamaya devam eden ve/veya hızlandıran şirketlerin sektörel dağılımına bakıldığında, “Teknoloji, Medya, Telekomünikasyon” ile “Sağlık ve İlaç” ön plana çıkıyor.
Şirketler dijital dönüşümden ne bekliyor?
Dijital Düşünme Araştırması’na katılan yöneticilerin dijitalleşmeden temel beklentilerinde ilk 3 sırayı %78,3 ile ‘iş süreçlerinin kısalması’, %76,1 ile ‘veri odaklı hale gelinmesi’, %73,9 ile ‘müşteri beklentilerinin daha iyi karşılanması’ alıyor. Dijitalleşme beklentileri arasında ‘büyümenin hızlanması’, ‘gelirlerin artırılması’ gibi kriterlerin %50 seviyeleri ve altında kalması dijitalleşmenin pandemi döneminde daha stratejik bir boyutta ele alındığını bir kez daha gözler önüne seriyor. Dijital dönüşüm sürecini başlatan şirketlere beklentilerinin karşılanıp karşılanmadığı sorulduğunda ise kriterlerdeki değişim dikkat çekiyor. %76,1 olan ‘veri odaklı hale gelinmesi’ beklentisinin %44 gerçekleşme oranı ile geri planda kaldığı dikkat çekiyor. Değişen pazar koşulları, rekabet ve kısıtlamalar neticesinde şirketlerin hayatta kalma stratejilerinin veriye odaklanma konusunun önüne geçmiş olabileceğini gösteriyor.
Dijital dönüşümde şirketler en çok hangi süreçlere ağırlık veriyor?
Uzaktan çalışma ile şirketlerin çalışma şekilleri değişirken, müşterilerin beklentileri de farklılaşıyor. Daha kısa zamanda, doğru veriyle müşteri beklentilerini en iyi şekilde karşılayacak adımların atılması gerekliliği çok daha ön plana çıkıyor. Bu da şirketlere dijital dönüşüm sürecinde sadece teknolojik yatırımların yeterli olmadığını, aynı zamanda şirketlerin yönetim ve iş yapış şekillerinin de bu sürece paralel olarak şekillenmesi gerektiğini ortaya koyuyor.
Araştırmada, çalışan memnuniyetinin artırılması ve bunun yaratacağı domino etkisiyle müşteri memnuniyetine katkı sağlanması için dijital dönüşümde hangi süreçlere öncelik verildiği de önemli bir veri olarak karşımıza çıkıyor. Dijital Düşünme Araştırması katılımcıları, bu konuda %74,5 ile ‘Pazarlama ve İletişim’i ilk sıraya alırken, %54,5 ile ikinci sırada ‘Satış’ geliyor ve %49,1 ile ‘İnsan Kaynakları’ ve ‘Muhasebe/Finans’ üçüncü sırayı paylaşıyor.
TING İstanbul, bu yıl şirketlerin ‘dijital olgunluk’ seviyelerini ölçtü
TING İstanbul’un şirketlerin dijital olgunluk seviyelerini belirlemek için geliştirdiği, gerekli kriterlerin ölçüldüğü ‘Dijital Düşünme Skoru’, bu yıl şirketlerin dijital olgunluk seviyelerini belirledi.
Yanıtlar sektörel bazda incelendiğinde ‘Tüketici Ürünleri ve Perakende’ sektörünün temsilcileri, şirketlerinin dijital olgunluğunu çoğunlukla ‘orta seviye’ olarak değerlendirirken, ‘Teknoloji, Medya ve Telekomünikasyon’ sektöründe önemli bir çoğunluk dijital olgunluğun ‘yüksek seviye’de olduğunu belirtiyor. ‘Finansal Hizmetler’ sektöründe yine çoğunluk dijital olgunluğu yüksek olarak tanımlarken, ‘Sağlık ve İlaç’ sektöründen katılımcılar şirketlerinin dijital olgunluğunun henüz ‘orta seviye’yi geçemediğini belirtiyor. ‘Üretim’ sektöründe değerlendirmeler ‘orta seviye’de kalırken, ‘Otomotiv’ sektöründe ise dijital olgunluk henüz orta seviyeye dahi ulaşamamış görülüyor.
Dijital dönüşümün liderliğinde dikkat çeken değişim: CEO etkisi
Pandemi süreci, iş dünyasında kemikleşmiş yapıların, geleneksel iş yapış şekillerinin ve hantal organizasyonların dijital dönüşümün önünde büyük bir engel oluşturduğunu gösterdi. Şirketler güne, gündeme, yeni dünya şartlarına, krizlerin getirdiklerine uyum sağlamak için kurum kültürlerini de esnetmek ve hatta sürekli işleyen, gelişen ve geliştiren bir yapıya dönüştürmek zorunda. Araştırmada; dijital dönüşümün başarısı için tüm şirketin, bir liderin öncülüğünde birlikte hareket etmesi, süreci benimsemesi ve bu yönde hareket etmesi gerektiği konusu öne çıkıyor.
Dijital dönüşüm süreçlerinin liderliği konusunda geçen yıl ile bu yıl arasında önemli bir değişim dikkat çekiyor. Geçen seneki araştırmanın katılımcılarının verdiği yanıtlar, aslında dijital dönüşümün öne çıkan bir liderinin olmadığını ortaya koymuştu. Oysa bu yılki sonuçlara göre şirketlerin yarısına yakınında dijital dönüşümün liderliğini CEO’lar (%47) üstlenmiş durumda. Bu oran geçen yıla göre önemli bir değişime işaret ediyor. Ayrıca araştırmaya göre katılımcıların %58’inin dijital dönüşüme ayrılan bütçesi geçen seneye göre artmış durumda.
TING İstanbul ekibi, rapor sonuçlarından yola çıkarak önerilerini 5 başlık altında paylaşıyor
Rapor kapsamında şirketlerin dijitalleşme stratejilerine yönelik öneriler de hazırlayan TING İstanbul ekibi, “kültür, yetenekler, ilişkiler, düşünme şekli ve davranışlar“ olmak üzere 5 başlığa dikkat çekiyor. Dijitalleşmenin, kurum kültürü açısından dijital bir şekilde örgütlenme, faaliyet gösterme ve düşünme gibi alanlarda kolektif zeka gerektiren, zihinsel bir değişim olduğu vurgulanırken, raporda bu beş başlık altında iş stratejileri, çalışanlar, müşteriler, yeni öğrenme yöntemleri gibi konularda öneriler sunuluyor.