COVID-19 krizi, reel üretimin yani sanayi üretiminin ekonomilerimizin bel kemiği olmaya devam ettiğini göstermiştir. Ancak aynı zamanda üretim sistemlerimizin ani şoklara karşı savunmasızlığını da göstermiştir. Devam eden pandemi sürecinde iyileşmenin gerçekleşmesi için pandeminin sanayi sektörünü nasıl etkilediğini ve tüm dünyadaki ekonomiler toparlanmaya devam ederken sanayileşmenin geleceğine ilişkin beklentileri anlamak kritik önem taşımaktadır. Birleşmiş Milletler Sınai Kalkınma Örgütü tarafından yayınlanan 2022 Yılı Sınai Kalkınma Raporu (Industrial Development Report 2022), krizin ülke, endüstri ve firma düzeyindeki etkilerine kanıtlar sağlayarak ve aynı bağlamlarda dayanıklılık ve kırılganlığın etkenlerini inceleyerek bu tartışmaya katkıda bulunmaktadır. Raporda öne çıkan anahtar bulgular şöyledir:
- COVID-19 salgını dünyanın her köşesine nüfuz etmiştir, ancak etkisi bazı ülkeler, endüstriler ve işçiler için diğerlerinden daha şiddetli olmuştur. Salgın, yüksek sosyal maliyetli büyük ekonomik kayıpları beraberinde getirmiştir. Pandemide 2020’de dünya gayri safi hasılası yüzde 3,3 küçülerek dünya ekonomisi 70 yılın en kötü resesyon (ekonomik büyümenin belirli bir süreliğine negatif olması)’una sürüklenmiştir. Ekonomik faaliyetin ani durması, tahmini 255 milyon tam zamanlı iş kaybına yol açmıştır. Daha da çarpıcı bir şekilde, pandeminin 97 milyon insanı daha yoksulluğa itmesi öngörülmektedir. Pandeminin sosyo-ekonomik etkisi bölgeler, endüstriler, firmalar ve işçiler arasında oldukça dengesiz olmuştur. Pandeminin sosyo-ekonomik etkileri bölgeler, endüstriler, firmalar ve çalışanlara göre başlıklar halinde aşağıda verilmiştir.
Pandeminin bölgeler üzerindeki sosyo-ekonomik etkisi
Salgının ekonomik faaliyet üzerindeki etkisi bölgeler arasında eşitsiz olmuştur. Sanayileşmiş ekonomiler gelişmekte olan ve yükselen sanayi ekonomilerinden daha az etkilenmiştir. Pandemi öncesi tahminlere göre 2021 yılında bu iki grubun tahmini ortalama üretim kaybı sırasıyla yüzde 3,9 ve yüzde 7,7’dir. Pandeminin etki aralığı, öngörülen üretim kayıplarının Gelişmekte Olan Küçük Ada Devletleri’nde maksimum yüzde 13,8’den Çin’de minimum yüzde 1,4’e kadar değiştiği gelişmekte olan ve yükselen sanayi ekonomilerinde çok daha belirgindir. Gelişmekte olan ve yükselen sanayi ekonomilerindeki endüstriyel üretim, sanayileşmiş ekonomilerden daha keskin bir şekilde düşmüştür. Gelişmekte olan ve yükselen sanayi ekonomileri’leri ayrıca daha yüksek heterojenlik ile karakterize edilmiştir. Aynı şekilde, toparlanma hızı ülkeler arasında farklılık gösterdi: bazı ekonomiler 2021’in ikinci çeyreğine kadar pandemi öncesi sanayi üretim seviyelerini çoktan aşmışken, diğerleri hala çok geride kalmıştır.
Pandeminin endüstriler üzerindeki sosyo-ekonomik etkisi
Bazı sektörler diğerlerinden daha fazla etkilenmiştir. 2022 Yılı Sınai Kalkınma Raporu, iki ana sektör grubunu tanımlar. İlk grup, nispeten düşük bir etki ya da güçlü bir olumsuz etki yaşayan ancak hızlı bir şekilde toparlanmayı başaran sektörlerden oluşmaktadır. Bunlar “dayanıklı” endüstriler olarak tanımlanmaktadır. Geriye kalan sektörler ise pandemiden en çok etkilenen ve hızlı toparlanmayan ikinci grubu oluşturmaktadır. Bunlara “kırılgan” endüstriler veya sektörler denir. Temel mal üreticileri (gıda ve kimyasallar, ayrıca kağıt); acil sağlık durumu nedeniyle artan taleple karşı karşıya kalan endüstriler (ilaç, bilgisayar ve tıbbi ekipman); ve ilk etkiden (makine ve elektrikli ekipman) hızla geri dönmeyi başaran sermaye yoğun yüksek teknoloji endüstrileri sağlam endüstriler grubuna aittir. Kırılgan sektörler arasında emek yoğun sektörler (giyim, deri, tekstil, mobilya, diğer imalat) ile bazı sermaye yoğun sektörler bulunmaktadır. Bunlar arasında, özellikle sınır ötesi kısıtlamalardan en çok etkilenen endüstriler (motorlu taşıtlar, diğer ulaşım ekipmanları, petrol) bulunmaktadır.
Pandeminin firmalar üzerindeki sosyo-ekonomik etkisi
Küçük ve orta ölçekli işletmeler (KOBİ’ler), büyük ölçekli firmalara kıyasla salgından orantısız şekilde etkilenmiştir. Her bir büyüklük kategorisinde, imalat dışında (özellikle hizmet sektörlerinde) veya kırılgan sektörlerde faaliyet gösteren firmalar en çok etkilenmiştir. Bazı durumlarda, etkideki farkın büyüklüğü 10 kat veya daha fazladır. Örneğin, kırılgan sektörlerdeki KOBİ’ler, satışlarında, dayanıklı sektörlerdeki büyük firmalardan ortalama olarak 14 kat daha yüksek bir düşüş bildirmiştir.
Pandeminin çalışanlar üzerindeki sosyo-ekonomik etkisi
Salgın öncesinde zaten daha kırılgan olan işçiler diğerlerinden daha fazla etkilenmiştir. Veriler, pandeminin kadın çalışanları orantısız bir şekilde etkilediğini göstermektedir. Bu, aylık satışlardaki değişikliklere bağlı olarak kadınlar arasında erkeklere kıyasla daha büyük bir tahmini istihdam değişikliği ile yansıtılmaktadır. Cinsiyet boşluğu (kadınlar ve erkekler arasında katılım, erişim, haklar, ücret veya yardımlar açısından herhangi bir alanda farklılıkların olması), tüm çalışanların zaten işlerini kaybetme riskinin daha yüksek olduğu kırılgan sektörlerde daha büyüktür. Geçici işçiler için risk daha da belirgindir. Bu sonuç, kadınların krizler sırasında istihdam kayıplarına karşı kırılganlığını azaltmak için sanayi sektöründe cinsiyet ayrımcılığını azaltma ihtiyacının altını çizmektedir.
- Endüstriyel yetenekler ve dijitalleşme, pandemi sırasında ülkelerin direncini destekledi. Firmaların dijitalleşme düzeyi, pandemi sırasında dayanıklılığı artırdı. Burada endüstriyel yeteneklerin hem ülke düzeyinde hem de firma düzeyinde etkisi ele alındıktan sonra dijitalleşmenin firmalar üzerindeki etkisine yer verilmiştir.
Endüstriyel yeteneklerin ülke düzeyinde etkisi
2021 yılına kadar ülkeler arasında öngörülen üretim kayıplarının belirleyicilerinin analizi, endüstriyel yeteneklerin oynadığı role ışık tutmaktadır. Çalışma, pandeminin ekonomik etkisini artırması beklenen üç faktörü içermektedir: (i) sağlık krizinin ciddiyeti, (ii) getirilen sınırlayıcı önlemlerinin katılığı ve (iii) kırılgan sektörlere bağımlılık. Ayrıca pandeminin etkisini hafifletmesi beklenen üç faktörü içerisinde barındırmaktadır. Bunlar; (i) gelir seviyesi, (ii) iç pazarın göreceli büyüklüğü ve (iii) endüstriyel kapasite seviyesi. Bulgular, endüstriyel yeteneklerin seviyesinin hem olumsuz (yani, öngörülen çıktı kaybını azalttığı) hem de oldukça önemli olduğunu göstermektedir.
Endüstriyel yeteneklerin firma düzeyinde etkisi
Yaygın olarak kullanılan iki kurumsal performans göstergesinin (firmanın hayatta kalması ve istihdamdaki değişiklikler) analizi, endüstriyel yeteneklerin pandeminin etkisini azaltmada çok önemli bir rol oynadığını ortaya koymaktadır. Etkilerinin ciddiyeti ve hükümet önlemlerinin katılığı yine firma düzeyindeki sonuçlarla olumsuz olarak ilişkilidir. Yine de, daha yüksek endüstriyel kapasiteye sahip ülkelerdeki imalat firmaları, pandemi sırasında, endüstriyel kapasiteleri daha zayıf olan ülkelere göre ortalama olarak daha sağlam olduklarını kanıtlamıştır.
Dijitalleşmenin firma düzeyinde etkisi
2022 Yılı Sınai Kalkınma Raporu için toplanan verilere dayalı olarak belirlenen bir diğer dayanıklılık faktörü, firmalar arasındaki dijitalleşme düzeyiyle, özellikle de Gelişmiş Dijital Üretim (ADP) teknolojilerini benimsemeleriyle ilgilidir. Dijital olarak gelişmiş firmalar, yani üretim süreçlerinde en son dijital teknolojileri kullananlar, pandeminin satışlar, kârlar ve istihdam üzerindeki etkisini daha hafif atlatmışlardır. Örneğin, dijital olarak gelişmiş firmaların satışlarında yaşanan düşüş, dijital olarak gelişmiş olmayan firmalardan üç kat daha düşüktür. Dijitalleşme ayrıca firmaların krize yanıt vermeye hazır olmalarını da desteklemiştir.
- Pandemi sonrası görünüm, üç önemli mega trend tarafından şekillendirilecektir: dijitalleşme, üretimin yeniden dengelenmesi ve yeşil endüstrileşme. Ülkeler iyileştirme stratejilerini tasarlarken bu mega trendleri hesaba katmalıdır.
Dijitalleşme
Salgının gelişmekte olan ülkeler de dahil olmak üzere dijitalleşmeyi artırdığına dair güçlü işaretler bulunmaktadır. Ancak dijitalleşme fırsatlarını uygulamaya dönüştürmek zordur. Gelişmiş dijital üretim teknolojilerinin benimsenmesi zorluklarla dolu bir süreçtir çünkü bu tür teknolojiler bilim ve teknoloji arasındaki birçok karşılıklı bağımlılığa dayanır. Destekleyici bir inovasyon sisteminin büyüklük, yetenek ve mevcudiyeti (veya eksikliği) arasındaki farklılıklar, firmalar arasındaki günümüzün dijital uçurumunun büyük bir bölümünü oluşturmaktadır. Özellikle gelişmekte olan ülkelerdeki KOBİ’ler, daha büyük ölçekli işletmelerin gerisinde kalma eğilimindedir.
Üretimin yeniden dengelenmesi
Mevcut kanıtlar, pandeminin Asya ülkelerine yönelik küresel ekonomik kaymayı da öne çıkardığını göstermektedir. Çin’in imalat sektörü hızla toparlanmıştır. Çin ve diğer Asya ülkelerinin gelişmekte olan dünya imalat üretimindeki payları 2020 ve 2021 boyunca büyümeye devam etti. COVID-19’un küresel değer zinciri örgütlerini de etkilemesi beklenmektedir. Küresel değer zincirleri (GVC’ler), bir ürün veya hizmeti fikir aşamasından pazara getiren sınır ötesi ağlardır. Bu zincirlerde en fazla değer katan görevler, genellikle ürün tasarımı veya pazarlama gibi üretimden önce veya sonra gerçekleşir. Çok uluslu şirketlerin “tam zamanında” risk yönetimi modellerinden “her ihtimale karşı” risk yönetimi modellerine geçiş yapmasıyla birlikte iş modelleri şimdiden sürece uyarlanmaktadır. Son olarak, bir başka yaygın endişe de pandeminin maruz bıraktığı güvenlik açıklarının bazı firmaları değer zincirlerini kısaltmaya veya nihai tüketiciye yaklaştırmaya yönlendirebileceğidir.
Yeşil endüstrileşme
Krizin ilk aşamasında, sera gazı emisyonları hızla ve aniden düşmüştür. Bununla birlikte, 2021’de endüstriyel operasyonlar yeniden başladığında emisyon seviyeleri hızla yükselmiştir. Yine de, daha yeşil bir küresel ekonomiye geçiş için sahnenin hazır olduğuna dair işaretler var. İmalat firmaları giderek çevre dostu uygulamaları benimsemekte ve gelişmekte olan ülkelerdeki firmalar arasında bile yeşil uygulamaların daha yaygın olarak benimsenmesini tetiklemesi beklenmektedir. Artan verimlilik açısından ekonomik faydalarının, gelişmiş firma performansı ve rekabet gücü ile el ele gidebileceği ve ülkeleri ve firmaları şoklara karşı daha dayanıklı hale getirebileceği konusunda artan bir farkındalık mevcuttur.
- Daha iyisini inşa etmek, endüstriyel politikalara yeni yaklaşımları ve uluslararası toplum tarafından koordineli eylemleri gerektirecektir. Yerel çabalar tek başına daha iyi bir yapı oluşturmak için yeterli olmayacaktır. Daha iyi bir yapı oluşturmak için pandemi sonrası iyileştirme politikaları, “olağan işlerin” ötesine geçmeli ve daha sürdürülebilir ve daha güvenli bir kalkınma yolu izlemelidir. Yeşil endüstrileşme, COVID-19 sonrası iyileştirme programlarının merkezinde yer almalıdır. Yeşil endüstrileşme, endüstriyel ürünlerin üretimi için sürdürülebilirlik standartlarının benimsenmesi, düşük karbon teknolojilerinin uygulamaya konulması ve daha geniş perspektifte düşük karbonlu teknolojilere ve “yeşil becerilere” olan talebi teşvik edecek politikaların uygulanmasıyla başarılabilir. Sanayi politikaları sosyal kapsayıcılığı teşvik etmelidir. Mevcut bağlamda bu, pandemi karşısında daha kırılgan olanlara özel dikkat vermek, kısa vadede iyileşmelerine yardımcı olmak ve orta ve uzun vadede dayanıklılıklarını güçlendirerek onları desteklemek anlamına gelmektedir. Sosyal açıdan kapsayıcı sanayi politikaları, istihdam yaratmayı ve kayıt dışı çalışanların, gençlerin ve kadınların imalat sektörüne katılımını artırmayı amaçlamalıdır. Sanayi politikaları, imalatın dijitalleşmesini desteklemelidir. Endüstriyel politikalar, dayanıklılık ve risk yönetimini birlikte planlamalıdır. Salgının bize öğrettiği önemli bir ders, ülkelerin olağanüstü olaylarla bağlantılı risklere karşı dayanıklılıklarını inşa etmeleri ve güçlendirmeleri gerektiğidir. Pandemi sonrası endüstriyel politikaların bu nedenle dayanıklılık ve risk yönetimi planlamalarını entegre etmesi gerekir. Bu politikaların göz ardı edilmesinin en büyük riski, yıllarca süren sanayileşme çabalarını büyük bir dış şoka kaptırmak olacaktır.
Özetle, 2022 Yılı Sınai Kalkınma Raporu’nda yer alan anahtar bulgulardan yola çıkıldığında pandeminin küresel ekonomilerde küçülmelere ve büyük ölçekli istihdam kayıplarına neden olduğu, ülke ekonomilerin pandemi başta olmak üzere olağanüstü krizlere hazırlıklı olmadığı belirtilmiştir. Aynı raporda bu ve buna benzer krizlere hazırlıklı olabilmek için ülke ekonomilerinde özellikle sanayi sektöründeki KOBİ’lerin dijital dönüşüme ve dijitalleşmeye, yeşil endüstrileşmeye geçişi hızlandırarak dayanıklıklarının artırılması gerektiği vurgulanmıştır. Devlet politikalarının ise bu süreci hazırlayan ekosistemi proaktif bir şekilde belirlemesi ve hazırlaması gerekmektedir.
Farkındalık oluşturması dileğiyle…
Bilimle ve teknolojiyle kalınız.
Saygılarımla…
Tevfik Bulut
https://tevfikbulut.net/
Yararlanılan Kaynaklar
- United Nations Industrial Development Organization, 2021. Industrial Development Report 2022. The Future of Industrialization in a Post-Pandemic World. Key findings and implications for UNIDO operations. Vienna.
- Global Value Chain Development Report 2021: Beyond Production, http://dx.doi.org/10.22617/TCS210400-2.
- European Commission (1998). 100 Words for Equality: A Glossary of Terms on Equality between Women and Men.