65 yaş ve üzerinde yüzde 2 sıklıkta, gençlerde ise çok daha nadir olarak görülen nörolojik bir hastalık olan Parkinson; genellikle belirti vermeden yavaş yavaş ilerliyor. Parkinson’un genetik yatkınlık ve olası çevresel etkiler sonucu ortaya çıkabildiğini belirten Medicana Sağlık Grubu Nöroloji Bölümü’nden Uzm. Dr. Oğuzhan Onultan, 11 Nisan Dünya Parkinson Günü’nde hastalıkla ilgili bilgiler verdi:
“Parkinson hastalığı; genellikle elde titreme, uzuv hareketlerinde tutukluk gibi belirtilerle ortaya çıkar. Hastalık ilerledikçe konuşma ve yutma sorunları gelişebilir. Hastalıkla başa çıkma sürecinde destek almak için aile, arkadaşlar ve sağlık uzmanlarıyla iletişim halinde kalmak önemlidir.”
Parkinson; hastaların yüzde 60’ında dinlenme halinde el parmaklarında, el ya da kolda, bazen de ayakta titreme, yüzde 30’unda ise hareketlerde yavaşlama ve uzuv hareketlerinde tutukluk şeklinde belirtiler gösteriyor. Parkinson hastalığının tanısı klinik muayene verilerine dayanılarak konuluyor. Medicana Kadıköy Hastanesi Nöroloji Bölümü’nden Uzm. Dr. Oğuzhan Onultan, hastalıkta erken tanının öneminin büyük olduğunu belirtiyor: “Parkinson hastalığının ilerlemesini yavaşlatabilecek veya semptomları yönetebilecek tedaviler var. Erken tanı konulduğunda bu tedaviler daha etkili olabilir. Erken tanı, semptomların daha iyi yönetilmesine olanak tanırken hastaların yaşam kalitesini de artırabilir.”
Hastalığın semptomları arasında; REM uykusu bozukluğu ve diğer uyku sorunları, koku alma duyusunun kaybı, özellikle bir elde titreme, yazının daha küçük olması, hareket etme veya yürüme zorluğu veya öne eğik yürüyüş, kabızlık, yüz ifadesinin kaybı, düşük veya yumuşak ses bulunduğunu açıklayan Uzm. Dr. Onultan, “Parkinson hastalığının ilerlemesi, bir dizi komplikasyona yol açabilir. Erken tanı, bu komplikasyonların önlenmesine veya geciktirilmesine yardımcı olabilir. Bu nedenle, erken belirtiler fark edildiğinde ve hastalıktan şüphelenildiğinde bir nöroloji uzmanına başvurmak gerekmektedir” şeklinde konuştu.
Tedavi kişiselleştirilmiş olmalı
Hastalığının tedavisinde genellikle semptomların yönetimine odaklanılarak hastanın yaşam kalitesinin artırılmasının hedeflendiğini söyleyen Uzm. Dr. Oğuzhan Onultan, “Tedavi genellikle bir multidisipliner yaklaşımı içerir. İlaç tedavisi, cerrahi müdahaleler, fizik tedavi, konuşma terapisi ve diğer rehabilitasyon yöntemlerini de içerebilir. Parkinson hastalığının tedavisi kişiselleştirilmiş olmalıdır ve bir uzman hekim tarafından yönlendirilmelidir. Tedavi planı, hastanın semptomlarına, yaşına, sağlık durumuna ve diğer bireysel faktörlere göre uyarlanmalıdır” dedi.
Hastalığının tedavi seçenekleri hakkında bilgi veren Uzm. Dr. Oğuzhan Onultan, bu seçenekleri aşağıdaki şekilde sıraladı.
- İlaç tedavisi: Parkinson hastalığının semptomlarını kontrol etmek için bir dizi ilaç mevcuttur. Levodopa (L-dopa), en yaygın olarak kullanılan ilaçtır ve Parkinson semptomlarını azaltmaya yardımcı olur. Diğer ilaçlar arasında dopamin agonistleri, MAO-B inhibitörleri, antikolinerjikler ve amantadin bulunur. Tedavi, semptomların şiddetine ve hastanın yan etkilere toleransına bağlı olarak kişiselleştirilir.
- Cerrahi tedavi: İlaç tedavisine yanıt vermeyen veya ilaçların yan etkilerini tolere edemeyen bazı Parkinson hastaları için cerrahi seçenekler değerlendirilebilir. Derin beyin stimülasyonu (DBS) en sık kullanılan cerrahi tedavi yöntemidir. DBS, beyindeki belirli bölgelere elektrotların yerleştirilmesini ve bu elektrotlardan gelen elektrik sinyallerinin sinir aktivitesini düzenlemesini içerir.
- Fizik tedavi ve egzersiz: Parkinson hastaları için fizik tedavi ve düzenli egzersiz, kas kontrolünü artırabilir, dengeyi geliştirebilir, güçlendirebilir ve esnekliği artırabilir. Bu, hastaların günlük yaşam aktivitelerini daha bağımsız bir şekilde gerçekleştirmelerine yardımcı olabilir.
- Konuşma ve yutma terapisi: Parkinson hastalığının ilerlemesi ile birlikte konuşma ve yutma sorunları gelişebilir. Konuşma terapisi ve yutma terapisi, bu tür sorunları yönetmeye yardımcı olabilir ve iletişim becerilerini ve beslenme işlevlerini geliştirebilir.
- Rehabilitasyon ve destek hizmetleri: Parkinson hastaları ve aileleri için eğitim ve destek hizmetleri mevcuttur. Bunlar, hastalığın yönetimi, ilaçların kullanımı, günlük yaşam becerileri ve ruh sağlığı gibi konularda rehberlik ve destek sağlarlar.
Ruhsal ve duygusal bakım da önemli
Hastaların ve ailelerin yaşamlarını kolaylaştıracak tavsiyelerde bulunan Uzm. Dr. Onultan, “Parkinson hastalığıyla başa çıkmanın zorlu bir süreç olabileceğini kabul ederiz. Ancak hastaların ve ailelerin yaşam kalitesini artırmak için bir dizi strateji ve tavsiye bulunmakta. Her hasta ve aile farklı ihtiyaçlara sahip olduğundan, kişisel bir yaklaşım benimsemek önemlidir. Hastalıkla başa çıkma sürecinde destek almak için aile, arkadaşlar ve sağlık uzmanlarıyla iletişim halinde kalmak da önemlidir” şeklinde konuştu ve bu süreçte yardımcı olabilecek bazı önerileri aşağıdaki gibi sıraladı.
- Bilgi edinme ve eğitim: Parkinson hastalığı hakkında bilgi edinmek ve sürekli olarak güncel kalmak önemlidir. Hastalık hakkında bilgi sahibi olmak, semptomların nasıl yönetileceği konusunda daha iyi bir anlayış geliştirmenize yardımcı olur.
- Sağlık bakım ekibiyle iş birliği: Parkinson hastalığıyla başa çıkmak için bir sağlık bakım ekibiyle iş birliği yapmak önemlidir. Bu ekip, doktorlar, fizyoterapistler, konuşma terapistleri, beslenme uzmanları ve diğer sağlık uzmanlarını içerebilir. Birlikte çalışarak en iyi tedavi planını oluşturabilirsiniz.
- Düzenli egzersiz: Egzersiz, Parkinson hastalığının semptomlarını yönetmeye yardımcı olabilir. Düzenli egzersiz yapmak, kas gücünü artırabilir, dengeyi geliştirebilir, esnekliği artırabilir ve genel yaşam kalitesini iyileştirebilir.
- Sağlıklı beslenme: Dengeli ve sağlıklı bir beslenme düzeni, genel sağlığı korumak için önemlidir. Antioksidanlar ve omega-3 yağ asitleri gibi besinlerin Parkinson semptomlarını hafifletebileceği belirtilmektedir.
- Günlük yaşamı kolaylaştıran uygulamalar: Parkinson hastaları ve aileleri, günlük yaşamı kolaylaştırmak için çeşitli pratik uygulamalara başvurabilirler. Bunlar arasında evde yapılan düzenlemeler, yardımcı cihazlar kullanımı, düzenli aktivite planlaması ve diğer yaşam kalitesini artırmaya yönelik adımlar yer alır.
- Sosyal destek: Parkinson hastaları ve aileleri için sosyal destek almak çok önemlidir. Destek gruplarına katılmak, diğer insanlarla deneyimleri paylaşmak ve duygusal destek almak, hastalıkla başa çıkmayı kolaylaştırabilir.
- Ruhsal ve duygusal bakım: Parkinson hastaları ve aileleri için ruhsal ve duygusal bakım da önemlidir. Stresle başa çıkmak, rahatlama tekniklerini uygulamak ve gerektiğinde profesyonel danışmanlık almak önemlidir.
Gençlerde de görülebiliyor
Parkinson hastalığının gençlerde de görülebileceğini söyleyen Uzm. Dr. Onultan, “Parkinson hastalığı genellikle yaşlılarda görülse de gençlerde de nadiren ortaya çıkabilir. Ancak, gençlerde Parkinson hastalığının sıklığı genel popülasyona kıyasla oldukça düşüktür. Gençlerde Parkinson hastalığına nadir rastlanmasının nedeni, hastalığın genellikle yaşla birlikte ortaya çıkması ve yaşlanma süreciyle ilişkili nörodejeneratif bir bozukluk olmasıdır. Günümüzde Parkinson hastalığının yaş çerçevesinde bir değişiklik olduğunu belirten somut bir kanıt bulunmamaktadır. Ancak, bazı çalışmalar hastalığının genç yaşlarda da ortaya çıkabileceğini göstermektedir. Genel popülasyona kıyasla gençlerde Parkinson hastalığı görülme sıklığı yaklaşık olarak yüzde 5’ten daha azdır” şeklinde görüş belirtti.
Düzenli egzersiz hastalığın riskini azaltabilir
Bazı araştırmaların belirli yaşam tarzı ve alışkanlıkların Parkinson riskini azaltabileceğini öne sürdüğünü açıklayan Uzm. Dr. Oğuzhan Onultan, şu bilgileri verdi: “Düzenli egzersizlerin hastalığının riskini azaltmada önemli bir rol oynayabileceği öne sürülmüştür. Egzersiz, kas gücünü artırabilir, dengeyi geliştirebilir, koordinasyonu destekleyebilir ve genel olarak beyin sağlığını koruyabilir. Ayrıca, egzersiz yapmak depresyon ve anksiyete gibi duygusal durumları yönetmeye de yardımcı olabilir. Ancak herhangi bir egzersiz programına başlamadan önce bir sağlık uzmanıyla görüşmek gerekmektedir. Yapılan araştırmalar, özellikle Arjantin tangosunun Parkinson hastalığı riskini azaltabileceğini ve semptomları hafifletebileceğini göstermektedir. Dengeli beslenme, yeterli uyku, stres yönetimi ve düzenli tıbbi kontrollere de dikkat edilmelidir.”