Güncel teknoloji ile günümüzde birçok hastalığın tedavi süreçleri kolay ve konforlu hale gelmeye başladı. Son yıllarda görülme sıklığı artan kanser türlerinden biri olan meme kanserinde de erken tanı ve tedavi imkanlarının iyileştirilmesi ile kansere bağlı ölüm oranları da gün geçtikçe azalıyor. Meme kanseri tedavisinde RFID yöntemi tümörün çıkarılma süreci ve meme korunmasında sağladığı avantajlarla öne çıkıyor. Memorial Bahçelievler Hastanesi Meme Sağlığı Merkezi’nden Prof. Dr. Fatih Aydoğan, meme kanseri tedavisinde radyofrekans teknolojisinin kullanımı hakkında Türkiye’de ilk kez uygulayan hekim olarak bilgi verdi.
Radyofrekans teknolojisi kanser cerrahisinde de kullanılıyor
Radyofrekans teknolojisi günlük hayatta verileri aktarmak ve nesneleri tanımlamak için kablosuz radyo dalgalarını kullanan bir teknoloji olarak tasarlanmıştır. Temelde bir etiket ve bir okuyucudan meydana gelmektedir. Lojistik, envanter yönetimi, ürün takibi ve güvenlik uygulamalarında sıkça kullanılmaktadır. Bu teknolojinin sağlıkta kullanılması da kanser tedavisi alacak hastalar için yeni bir umut olmuştur. RFID yöntemi olarak da bulunan radyofrekans teknolojisi, meme koruyucu cerrahide lezyonların hassas bir şekilde işaretlenmesi ve hedeflenmesi için tasarlanmış radyoaktif olmayan bir radyofrekans lokalizasyon sistemidir. Günümüzde bu teknoloji, FDA onayı sonrasında meme ameliyatlarında cerrahlara rehberlik etmek için kullanılmaya başlanmıştır.
Ameliyat sürecini kolaylaştırıyor
RFID teknolojisi pirinç tanesi kadar küçük bir çipten ve bu çipin yerini gösterecek elde taşınabilir bir okuyucudan (detektör) oluşmaktadır. Bu çipin meme içerisine yerleştirilme işlemi 10 dakikadan az sürmekte ve ameliyattan günler, haftalar veya bir ay önce yapılabilmektedir. Okuyucu çipin yerini ve mesafesini hassas olarak gösterme potansiyeline sahiptir. Ayrıca her çipin, okuyucuda görüntülenen çipe özgü kimlik numarası gibi bir tanımlama numarası mevcuttur.
RFID teknolojisinin meme kanseri tedavisinde 3 kullanım alanı bulunuyor
- Klinik muayenede elle tespit edilmeyecek kadar küçük tümörlerin yerinin doğru ve hassas bir şekilde belirlenmesini ve çıkarılmasını sağlamaktadır. Tümörlerin çıkarılması için kullanılan tel yönteminde telin bir kısmı vücudun dışında olduğundan hastaların ameliyattan önce teli çarpmamaya veya hareket ettirmemeye dikkat etmeleri gerekiyordu. Rahatsız edici olmasının yanı sıra, tellerin memeden dışarı çıkması bazı hastalar için sıkıntı vericiydi. RFID yönteminde ise hasta, çipin yerleştirilmesinden sonra memede varlığını hissetmez. Aynı zamanda çipleri kaydırma korkusu olmadan hasta rahatlıkla hareket edebilir.
- Tedaviye direkt kemoterapi ile başlanan hastalarda tümörün tam kaybolma durumlarına karşı tümör yatağının (kanserin önceki olduğu bölgenin) doğru bir şekilde çıkarılması için kemoterapi öncesinde tümör sınırlarına yerleştirilmesi gerekmektedir. Bu teknoloji öncesinde; tedaviye başlayacak hastalara kemoterapi öncesinde ve sonrasında iki kez işaretleme işlemi yapılıyordu. Bu yöntem sayesinde hastalar bir kere çip yerleştirme işlemi ile tedaviye başlayabilme imkanına sahip oldu.
- Bu yöntem tedavi öncesinde metastaz bulunan lenf bezlerinin yerinin belirlenmesini ve ameliyatla çıkarılması kolaylığını da sağlamaktadır. Tedavi öncesinde lenf nodu içine konulan çip ikinci kez işaretlemeye gerek olmadan çipi saptayan özel detektör / okuyucu yardımıyla çıkarılabilmektedir.
Daha kolay planlama ve daha fazla cerrahi hassasiyet sağlıyor
RFID çipleri ameliyattan günler, haftalar önce yerleştirilebilmektedir. Bu, hastalara ve sağlık ekiplerine planlama konusunda daha fazla esneklik sağlamaktadır. Aynı zamanda RFID yönteminde kullanılan detektör sayesinde çıkarılmak istenen bölgenin yeri, milimetrik ölçülerde hassas bir şekilde belirlenebilmektedir. Bu sayede gereksiz sağlam meme dokusu çıkarılmadan nokta atışı olarak hedefe yönelik bölge çıkarılması sağlanmış olur. Kozmetik olarak da hastalara avantaj sunmaktadır.