Kore’de yapılan bir araştırmanın sonuçları, prebiyotik ve probiyotik gıdaların daha fazla tüketilmesinin, anksiyete belirtilerinin şiddetini azalmasıyla önemli derecede ilişkili olduğunu gösterdi.
Son on yılda yapılan araştırmalar, diyet ve bağırsak sağlığının bağırsak mikrobiyotasındaki değişiklikler yoluyla anksiyete semptomlarını etkileyebileceğini gösterdi. Prebiyotik ve probiyotik gıda tüketiminin anksiyete üzerindeki etkisini incelemek için Koreli araştırmacılar tarafından ülke çapında nüfus temelli bir grup çalışması yürütüldü.
Prebiyotik ve probiyotik gıda tüketimini değerlendirmek için bir gıda sıklığı anketi kullanıldı. Prebiyotik gıdalar meyveler (reçeller, tatlandırılmış meyveler ve meyve suları hariç) ve çiğ sebzelerden oluşurken, probiyotik gıdalar turşu, kimchi ve lahana turşusu gibi fermente sebzeleri kapsayacak biçimde tanımlandı.
Elde edilen sonuçlar yaş ve cinsiyete göre ayarlandığında, prebiyotik gıda tüketimi ile anksiyete arasındaki ilişki istatistiksel olarak anlamlı kaldı. Ek olarak, prebiyotik ve probiyotik gıda alımı arttıkça anksiyete olasılık oranının azaldığı belirlendi.
Erkekler ve kadınlar arasındaki farklar
Bir alt grup analizi, prebiyotik ve probiyotik gıda tüketimi ile erkekler ve kadınlar arasında anksiyete belirtileri arasındaki bağlantıda farklılıkları ortaya çıkardı.
Prebiyotik gıda tüketiminin erkeklerde ve kadınlarda daha düşük anksiyete oranlarıyla önemli ölçüde ilişkili olduğu görüldü. Ancak probiyotik gıdalar erkeklerde anksiyete semptomlarını azaltmada önemli bir yararlı etkiye sahipken, kadınlarda bu etki görülmedi.
Cinsiyet hormonları bağırsak mikrobiyota kompozisyonunda önemli bir rol oynar ve bu da pro-enflamatuar aracıları ve olumsuz psikolojik tepkileri artırabilir. Örneğin, kadınların bağırsak mikrobiyomlarında erkeklere kıyasla daha düşük Bacteroides bolluğuna sahip olduğu biliniyor. Özellikle, psikolojik sıkıntı yaşayan bireylerin fekal mikrobiyotasında Bacteroides’te önemli bir azalma olduğu, yapılan çalışmalarla gösterildi.
Ayrıca, önceki çalışmalar erkek ve kadın bağırsak mikrobiyotasının diyet manipülasyonuna farklı tepki verdiğini ve erkek mikrobiyotasının diyet alımından kadınlara göre daha fazla etkilenebileceğini gösterdi.
Mikrobiyota-bağırsak-beyin ekseni
Dünya genelinde anksiyete bozukluğu tanılarının sayısındaki artış, kısmen daha fazla hastalık farkındalığının yanı sıra modern tempolu yaşam ve beslenme düzenindeki değişimlerden kaynaklanıyor.
Anksiyete semptomlarının ise bağırsak mikrobiyomu değişiklikleri ve inflamasyonun azaltılması yoluyla beslenme müdahaleleri ile düzenlenebileceğine dair kanıtlar ise artıyor.
“Psikobiyotikler” olarak da tanımlanan prebiyotikler ve probiyotikler, yalnızca bilişsel ve sistemik etkileri nedeniyle değil, aynı zamanda anksiyolitik ajanlar olarak gösterildiğinden, birçok çalışma ile incelendi.
Örneğin probiyotiklerin, bağırsak-beyin ekseni yoluyla gama-aminobütirik asit (GABA), glutamat, histamin, serotonin ve beyin kaynaklı nörotrofik faktör (BDNF) dahil olmak üzere proteinleri ve nörotransmitterleri modüle etme yetenekleri gösterildi. Bu nörotransmitterler nöral uyarıcı-inhibitör dengeyi, ruh halini ve anksiyeteyi yönetmek için gereklidir.
Probiyotiklerin bir diğer potansiyel etki mekanizması da anti-enflamatuar özellikleridir. Plazma IL-10 gibi enflamatuar sitokinleri ve oksidatif stres belirteçlerini azalttıkları bulunmuştur.
The effect of prebiotic and probiotic food consumption on anxiety severity: a nationwide study in Korea
Over the past decade, research has reported that diet and gut health affect anxiety symptoms through changes in the gut microbiota. Therefore, the introduction of prebiotic and probiotic food favorable for the intestinal microbiota is necessary to improve the mental health of the host.
The purpose of this study was to examine the contribution of prebiotic and probiotic foods to lowering anxiety symptoms using a large, nationwide population-based database.