Yeditepe Üniversitesi Hastanesi Ortopedi ve Travmatoloji uzmanı Prof. Dr. Gökhan Meriç, Diz-kıkırdak aşınması hakkında bilgilendirmelerde bulundu.
Prof. Dr. Gökhan Meriç, “Diz-kıkırdak aşınması, yaşla birlikte kadın hastalarda gördüğümüz en büyük sıkıntılardan bir tanesidir. Kıkırdak aşınması, çarpma veya düşmeye bağlı olmakla beraber genetik olarak hastalarda bir yatkınlık var ise de ortaya çıkabilen bir durum. Kıkırdaklarımız bir kaplama dokusu, eklemler de pürüzsüz bir yüzeydir. Bunun sayesinde ağrısız bir şekilde günlük hareketlerimizi yapabiliriz. Bahsi geçen kıkırdakların zamanla yıpranması ve aşınmasıyla halk arasında kireçlenme dediğimiz ileri kıkırdak aşınması olabilir. Erken dönemde kıkırdak aşınmasından korunmak için diz içi enjeksiyon, kilo verme, egzersiz gibi birçok tedavi yöntemini hastalarımıza öneriyoruz. Ancak buna rağmen 60-65 yaş üstü hastalarda şikâyetler geçmiyorsa; günlük hareketlerinde sıkıntılar devam ediyorsa, 500-600 metre yolu bile ağrısız yürüyemiyorsa, geceleri uykusundan uyandıran ağrısı devam ediyorsa diz protezi uyguluyoruz.”
Diz protezinin eklem kıkırdağının yüzeyindeki kaplama dokusunun çıkartılması ve oraya metal bir kaplama yapılmasıyla gerçekleştiğini vurgulayan Meriç, “Halk arasında sanki diz kemiğinin tamamen kesildiği ya da tüm dizin alındığı gibi yanlış bir algı var. Bizim amacımız aşınan diz yüzeyini tekrar pürüzsüz hale getirmek. Bunun için sadece kıkırdak bölgesini alıp oraya metal bir implant koyuyoruz. Eklemde tekrar pürüzsüz bir yüzey oluşturmak amacıyla kemiğe bir kesi yapıyoruz ama sadece kıkırdak bölgesini alıyoruz ve metal bir implant koyuyoruz. İki metal yüzey arasında plastik polietilen dediğimiz bir malzeme koyuyoruz. Bununla beraber hastanın günlük hayatını rahat bir şekilde geçirmesini sağlıyoruz. Ameliyatı cerrahi tekniğine uygun olarak, olası riskleri için önlemler alarak ve hastanın diz yapısına en uygun implantı seçerek protez cerrahisindeki başarımızı arttırıyoruz. Amacımız hastanın bir an önce yürümesini sağlamak ve yatağa bağlı kalmasını önlemek.’’
Uyğun hasta seçimi önemli
“Doğru protezin doğru hastaya uygulanması” prensibi yerini getirildiğinde diz protezi ameliyatlarından oldukça başarılı sonuçlara ulaşılabildiğinin altını çizen Meriç, “Bugün diz protezi cerrahisinde ameliyat sonrası süreç de hasta açısından oldukça konforlu denilebilir. Ameliyat sonrasında 4-5 gün hastanede kalan hastaya ameliyat sonrası yapılması gereken egzersizleri ve yürüme teknikleri anlatılır. Amaç hastanın günlük hayatında rahat yürümesini sağlamak olduğu için de ameliyatın ertesi günü hastalarımızı ayağa kaldırıyoruz. Ve düzenli olarak hareket etmesini sağlıyoruz. Beraberinde çeşitli ilaç tedavisiyle de ameliyat sonrası gelişebilecek riskleri minimize ederek olası komplikasyonların da önüne geçebiliyoruz.”
Hasta kas gücünü yüksek tutarsa, protezi 20-25 yıl kullanabilir
Protezin ömrünün 15-25 sene arasında, hastanın kilosuna ve kullanımına bağlı olarak değişiklik gösterebileceğini belirten Yeditepe Üniversitesi Hastaneleri Ortopedi ve Travmatoloji uzmanı Meriç, “Kilolu bir hasta yoğun aktivite yaptığında oradaki aşınma diğer insanlara göre bir miktar daha fazla olur. Bu yüzden hastaya kas gücünü yüksek tutmaya çalışıyoruz. Hasta kas gücünü yüksek tutarsa, protez cerrahisi sonrasında kilosuna dikkat ederse protezi yaklaşık 20-25 yıl boyunca kullanabilir. Protez bazen ciddi sıkıntıları olan genç hastalara yapılsa da genellikle 60-65 yaş üstü hastalarda uygulanmasını tercih ediyoruz. Hasta, protez ameliyatı için geç kalmış ya da korkmuşsa günlük hayatında sürekli ağrı çekmek zorunda kalabilir. 1-2 yıl bekleyen hastalar oluyor; bu süre hastanın psikolojisi etkilemekle kalmıyor, hastanın günlük hayattan kopmasına neden olabiliyor. Hasta normalde bir yere gitmek istemesine rağmen, gidememeye başlıyor. Hareketsiz olması kilo almasına bu durumda ağrılarının daha da artmasına sebep olarak hasta için bir kısır döngüye sebep oluyor.” diye konuştu.