“Gülümseyen depresyon kadınlarda daha fazla görünüyor”
Atipik ya da popüler psikolojide örtülü depresyon olarak da adlandırılan maskeli depresyonun kadınlarda daha yaygın olarak görüldüğünü ifade eden Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Bu depresyona gülümseyen depresyon da denir. Elem, keder ve hüzün gibi diğer depresyon belirtileri yoktur. Kişi, günlük işini yapıyordur neşelidir ama organ diliyle yaşıyordur depresyonu. Bizim kültürümüzde çok fazla kadınlarda vardır.” dedi. Atipik depresyon yaşayan erkeklerde öfkenin ortaya çıktığını kaydeden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, kimi zaman unutkanlığın sebebinin beyindeki stres hormonu olduğunu vurguladı.
Tarhan, “Depresyon yarası içinde bir hastalıktır. Yaşamayan bilemez. Toplumsal önyargılar nedeniyle insanlar depresyonu bastırıyor. Toplum olarak onlara ifade ettirmiyoruz.” ifadelerini kullandı.
Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü, Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, depresyon ve çeşitlerine ilişkin değerlendirmede bulundu.
Depresyonda 8 ana belirti var!
Klasik depresyonda kişinin depresif ruh haline sahip olduğunu, hüzün, elem ve keder içerisinde olduğunu kaydeden Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, depresyonun 8 ana belirtisine dikkat çekti. Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Klasik depresyonda kişi depresif bir duygu duruma sahiptir. Hiçbir şeyden tat ve zevk alamamaktan şikayetçidir. Bu iki ana belirti önemlidir. Diğer belirtiler de uyku bozukluğu ve iştah bozukluğu ortaya çıkabilir. Bunlar da zaman zaman artar bazen çoğalır. Kişide enerji azalması olur.” dedi.
Ölüm düşüncesi ortaya çıkar
Depresyonda diğer belirtilerden birinin de ölüm düşüncesi olduğunu söyleyen Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Kişinin aklına çok sık ölüm düşüncesi gelir. Günde 10 defa ölümü düşünebilir. Bir de kişide ilgi azalması olur. Hayata, normal rutine, günlük alışkanlıklar ve normal günlük aktivitelere karşı ilgisi azalır. Dikkat ve konsantrasyonda azalma, anlama ve algılama yavaşlığı ortaya çıkar.” uyarısında bulundu.
Hafif minör depresyonda iş verimliliği aksamıyor
“Hafif minör depresyon” denilen depresyondan da bahseden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Kişi mutsuzdur ama kimi zaman bazı şeylerin tesiri olmaz. Ama ‘3 ay içinde mutlu olduğunuz zaman mı çok, mutsuz olduğunuz zaman mı çok?’ diye sorulduğunda kişi mutsuz olduğu zamanların daha fazla olduğunu söylerse minör depresyon deniyor. Kişi hafif depresif ruh halinde olur, hiçbir şeyden zevk alamıyor ama iş gücü verimliliği aksamıyor. Bunlar yaşam kalitesini bozan bir şeydir.” dedi.
Duygu durum bozukluğu olan bipolar depresyona da değinen Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Bipolar depresyonda bir dönem depresyon olur, kişi çökkün olur. Bir dönem de kişi maniye girer.” dedi.
Gülümseyen depresyon kadınlarda daha çok görülüyor
Atipik ya da popüler psikolojide örtülü depresyon da denilen maskeli depresyonun yaygın olarak görüldüğünü ifade eden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Bu depresyona gülümseyen depresyon da denir. Kişi organ diliyle yaşar. Elem, keder ve hüzün gibi diğer depresyon belirtileri yoktur. Kişi günlük işini yapıyordur, neşelidir ama organ diliyle yaşıyordur depresyonu. Bizim kültürümüzde daha çok kadınlarda vardır. Atipik depresyon yaşayan kişi, sık sık doktora gider, muayeneler olur, bir şey çıkmaz ama arka planda mutsuz, depresif bir durum vardır. Depresyonu doğrudan ifade edemez. Duygu körlüğü ortaya çıkabiliyor. Bu kişiler genellikle duygu ifadesini yapamıyor ve duygular ters ifade ediliyor.” diye konuştu.
Atipik depresyonu belirlemek için bir ölçek uygulandığını kaydeden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Bu ölçeği uyguladığımız zaman kişilerde hastalık belirtileri anlaşılmaya çalışılıyor. Kişi arka planda bir depresyon mu yaşıyor? Duygularını organ diliyle mi ifade ediyor? Bunu anlamaya çalışıyoruz.”dedi.
Erkek depresyonu öfke şeklinde yaşar
Erkeklerde de rastlanan atipik depresyona da dikkat çeken Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Burada da erkek işini yapar, koşturur, güleceği zaman güler ama çok öfkelidir. Öfke şeklinde yaşar depresyonu. Kişi her şeye kızar, bu kapının eşiği niye burada diye, domatesi niye böyle iri doğradın diye bahaneler üretir. Genellikle çevresindekiler bu kişilerden korkar, şiddet eğilimli olurlar. Bu kişiler depresyona girdiği zaman öfkeliliği artar. Bu da maskeli depresyonlardan birisidir.” dedi. Prof. Dr. Nevzat Tarhan, bazı erkeklerin depresyonu zayıflık olarak gördüklerini de sözlerine ekledi.
Gülümseyen depresyonda kişinin iç dünyasında fırtına vardır
Gülümseyen depresyonda kişinin neşeli görünmesine karşın iç dünyasında hüzün ve karmaşa yaşadığını kaydeden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Kişi gayet neşelidir, gülüyordur fakat tamamen dışarıya karşı güçlü rolü oynuyordur. İç dünyasında müthiş bir savaş ve mahşer vardır. Gülümseyen depresyon dediğimiz durumlarda kişi neşeli, canlı ve enerjiktir. Bu kişilerin depresyonda olduğuna inanmazsınız Ancak iç dünyalarında fırtına vardır, beyinlerinde fırtına vardır. Öyle ki bu tip kişilerde kalp krizi geçirme riskleri yüksektir. Erken yaşta ani ölümler görülebilir. Böyle kişilerin ardından genellikle ‘Çok neşeliydi, espriler yapardı, herkesi güldürürdü.’ diye konuşulur.
Atipik depresyonda beta dalgası yüksek çıkıyor
Gelişen teknolojiyle beraber beyin görüntüleme yöntemleri sayesinde beyindeki bu hareketlerin gözlenebildiğini kaydeden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Amerikalı meslektaşlarımız beyin üzerine yeni bir yazılım geliştirdi. Yeni bir veri tabanı oluşturdu. Normal veri tabanında beynin her yaş grubunun normal veri tabanı belli. Beyinde hızlı, alfa, beta, teta, delta gibi dalga grupları var beyinde. Beyin haritalamasının en yaygın metodu bu. Kişinin beyin fonksiyonu dalgasını ölçtüğümüz zaman bazılarında beta dalgası yüksek çıkıyor. Beta dalgası yüksek çıkması beyinlerindeki enerji akışı ve bilgi akışının hızlandığını gösteriyor. Beyin serotonin maddesini tutamadığı için azalıyor. Kişi böyle durumlarda dışarıya güçlü rolü oynar ama beyinde depresyon vardır. ” dedi.
Beynin çalışma sisteminin network modeliyle çalıştığını kaydeden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Mesela beynimizde kim, ne, ne zaman, nerede, niçin, nasıl networkleri var. Bu 5N1K diye bildiğimiz aslında beynimizdeki hafızanın 6 sadık etkisi diye bilinen bir şeydir. Beyindeki networkler birbiriyle etkileşim halindedir. Birkaç dil bilen kişilerde örneğin İngilizce network vardır, Fransızca network vardır, Türkçe network vardır. Bu dilleri konuştukça beyin o yönden çalışır. Beynimizin böyle olağanüstü bir sistemi var.” dedi.
Depresyona bağlı unutkanlıklar görülebiliyor
Vücudumuzun en uzun sinirinin vagus siniri olduğunu kaydeden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Bu sinir bütün organlarla bağlantılıdır. Bütün organlardan beyne mesaj gider. Hangi organ yavaş çalışıyor, hangisi hızlı çalışıyor, hangisinde ritim bozukluğu var. Beyne mesaj gider. Beyin onu alır kimyasal yolla rahatla, sakin ol mesajı gönderir ve organlar rahatlar. Tedavide özel bir Vagus Simulation diye bir sistem var. Vagus sinirini uyararak beyini tedavi etmeye çalışır. Epilepsi tedavisinde de kullanılıyor. Beynimizde müthiş bir sistem bulunuyor. Vücudumuzda dünyanın etrafında dönmeye yetecek kadar sinir ağı var ve beyinde bunlar birbirleriyle devamlı konuşuyorlar. Depresyonda bu sinir ağlarındaki kimyasal ileti maddesi serotonin, dopamin, noradrenalin azalıyor. Kişilerde bunlar azaldığı zaman beyinde kavrama, algılama, anlama azalıyor. Örneğin, unutkanlık şikayetiyle gelen bir kişide bakıyorsunuz unutkanlığı depresyona bağlı, sekonder unutkanlık yani kişi Alzheimer değil. Kişi Alzheimer olduğunu sanıyor ama değil. Beyin depresyonda olduğu için artık enerji akışı yavaşladığı için anlama kavrama ve algılamayı yeterli yapamıyor. Unutkanlık şeklinde geçirilen depresyon da bu atipik depresyonlardan birisidir. Depresyon tedavi edildiği zaman kişinin unutkanlığı da düzeliyor.” dedi.
Beyindeki stres unutkanlığa yol açabiliyor
Prof. Dr. Nevzat Tarhan, kimi zaman unutkanlığın sebebinin beyindeki stres hormonu olduğunu ifade ederek “Kimi zaman stres hormonu çok salgılanıyor. Beyinde kronik stres var. Depresyon ilacıyla beyin rahatlıyor ve unutkanlık azalıyor ya da ortadan kalkıyor. Unutkanlığın sebebi atipik depresyon olabiliyor. Atipik depresyonlar depresyonu yaşıyor duygu olarak, ifade olarak, ters ifade ediyor.” diye konuştu.
İntihar ile yaşamına son verenler ile normal şekilde yaşamını yitiren kişilerin beyin omurilik sıvıları ölçüldüğünde önemli farklılıkların tespit edildiğini kaydeden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “1980’lerde yapılan çalışma bunun bir beyin hastalığı olduğunu gösteriyor. İntihar edenlerin beyni serotonini metabolite edememesiyle ilgili yürütülen önemli araştırmalar var. İşte bu çalışmaların sonunda üçüncü kuşak ilaçlar ortaya çıktı.” dedi.
Depresyonu yaşamayan bilmez
Özellikle depresyon hakkında toplumsal önyargılar olduğunu ve hastaların bu durumdan çok etkilendiklerini kaydeden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Depresyon yarası içinde bir hastalıktır. Yaşamayan bilemez. Toplumsal önyargılar nedeniyle insanlar depresyonu bastırıyor. Toplum olarak onlara ifade ettirmiyoruz. Onlar da böyle yaşıyorlar. Kişiler baş edemiyorsa ya da yaşam felsefesi o konuda müsaitse çok rahatlıkla intihar girişiminde bulunabiliyor.” uyarısında bulundu.
Depresyonda olan kişileri anlamanın zor olmadığını kaydeden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Daha önce hiç ölüm sohbeti yapmaz iken bu kişiler ölümden söz ederler. Ya da uzun bir yolculuğa gidecek gibi hazırlık yaparlar. Vedalaşıyorlarmış gibi davranırlar. Gülümseyen kişilerin biz depresyonda olduğuna inanmayız. Kişinin depresyonu var ise ölüm ile ilgili söylemlerde bulunuyorsa, vedalaşıyor ise böyle konuları çok sorguluyorsa ve araştırıyorsa hemen bir uzman yardımı almak gerekir.” diye konuştu.
Çocuklarda atipik depresyon görülebilir!
Yetişkinlerde olduğu kadar çocuklarda da depresyon görülebildiğini söyleyen Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Özellikle dikkat sorunu olduğundan şüphelenilen çocuklarda apitik depresyon ortaya çıkabiliyor. Çocuklarda duygularını ifade etme becerileri gelişmemiştir. Ben şu an buna üzüldüm diye ifade edemezler. Eğer ailede baskı ile yaşayan bir çocuksa, çocuk davranışsal olarak yaşar. İdrarını kaçırır, eşyalara zarar verir. Okul reddi vardır. Çocuk ters kimliğe girer. Cinsel kimlik bozukluğu yaşıyorsa arkasında depresyon bozukluğu vardır. Anne baba kızıyor. O da tamamen bilinçdışı bir hareketle rahatlatıyor kendini. Ders çalışmaya çok önem veren anne babaya karşı tembellik şeklinde yaşanan çocukluk depresyonu vardır. Çocuk mutlu değildir, ders çalışmıyordur. Ders çalışmama ve okul reddiyle kendini ifade eder. Buna davranışsal uyum bozukluğu diyoruz. Yetişkinlede davranış bozukluğu dediğimiz durumlar, çocuklarda apitik depresyon bozukluğudur. Onları değerlendirirken çoğu zaman tedaviyi göz önünde bulundurarak onun depresif olmasına sebep olan nedenler araştırılır. Çocukluk travmaları olup olmadığı araştırılır.” dedi.